tanıyıp tanıyabileceğiniz, izleyip hayranlık duyabileceğiniz en güzide aktrislerden biridir. şu güne dek oynadığı bütün yapımlardan alnının akıyla çıkmıştır. canlandırdığı karakterler ile vücut kimyası ve karakteri birebir uyuşuyor. tek başına bir filmi çekip çevirecek bir oyunculuğu var. iz bırakacak performans sergileyecek nadir oyunculardan.
iyi bir aktris olmasına rağmen hiç vurdulu kırdılı charlie'nin melekleri tarzında bir filmde dövüş sanatları konusunda uzman birini canlandırmadığı için biraz hantal bir oyuncu olduğunu düşündüğüm oyuncu.
ama erkeğin şehvetini kudurtacak gibi bi güzellik değil ondaki. saygı duyulacak, hayran olunacak bir güzellik. eva longoria yı gördüğünüzde aklınızdan geçenler bu kadını gördüğünüzde geçmiyor.
ilk cikisini "titanic "'le degil, Marianne Dashwood roluyle" Sense and Sensibility" ile yapmistir.doneminin ve yas grubunun en iyi ingilizce telaffuza sahip aktristi secilmistir,ayrica hos bir sesi ve iyi bir yorumcu kimligi olup,az rastlasak da sarki soyleyebildigini de biliyoruz..
kate winslet'in the reader'daki performansinin neredeyse tumu soyunmak, sevismek, banyo yapmaktan ibaretti maalesef. oscar odulunu kesinlikle hak etti ama the reader filmindeki oyunculugu icin degil de revolutionary road'da canlandirdigi karakter icin.
tamam oyunculugundan bahsetmis oldum; simdi tamamen yuzeysel, sig acidan analiz edelim. bu kadinin bedeni turk olculerine gore 40'tir ve diger aktrislere gore "kocaman" duruyordur. o endustrideki ince olma, hatta inceyi de gectim de anoreksik gorunme baskisina kurban gitmemistir en azindan. bu yuzden ona sisman diyenler, koca gotlu, bilmem ne diyenler once bu goruslerinin dunyanin kadinlarinin vucutlarini nasil algiladiklarini ne bicim etkiledigini dusunsunler once. kadinlarda diyet ve spor manyakliginin bu kadar yaygin olmasinin sebebi de medyadan kaynaklaniyor; yuzlerce sene once, tombul kadinlar begeniliyordu, unutmayin.
sonra da "sevgilim sadece salata yiyor" ya da "ayy suna bak, cok sisman" gibi laflarla gelmeyin bana.
titanic ve e.s.o.t.s.m.'den sonra, 2008'de, the reader ve revolutionary road ile sinema dünyasında adı en fazla duyulanlardan biri olmuştur.
the reader'da sanki rev road'daki oyunculuğu sergilememiş; ancak yahudi meselesi işlendiği için mi artık bilemedik, daha çok hanna schmitz olarak konuşuldu. 2 filmde de, canlandırdığı karakter, bir şekilde intihar etti enteresan şekilde.
neyse, 2008'de diyorduk, bu kadın; akademi gecesindeki yıldızlardan en çok dikkat çekeni idi ama winslet'ı winslet yapan şeylerin tümüyle o geceye en az ait olanlardan da biriydi. yani, hak etmedi, demiyorum ama oscar gecesi, sinemasal olmaktan öte parıltısal bir gecedir ve kate winslet da parıltısız güzelliği ile gönüllerde yer etmiştir.,
bu kadının bakışları yağmur sonrası güneş açmış gökyüzü gibi be kardeşim, öyle parlak, saydam gibi; garip bir hüzün... alay ederek bakıyor. güzel gacı ve de çatlak gacı, hayatı yaşayan; meydan okuyan sağlam bir gacı.
niye bir kadının güzelliği her zaman erkeğinkinden daha çok şey anlatır, ya da neden kadının yaşanmışlığı erkeğinkinden daha değerlidir, daha çok bedel ödemek zorunluluğundan mı acaba?
oscarı sonuna kadar haketmiş, güzel ve büyük oyuncu.( ridır'da kıçı-başı falan gözükmüş, hafiften porno sektörüne göz kırpar gibi olmuştur ama şan pen'in milk'te yaptıklarının yanında lafı bile olmaz. )
oynadığı rolden dolayı yahudi cemaatlerinden tepki alan, oscar'ı alamaması için yapılan lobi faaliyetlerine maruz kalan ama yinede ödülü kucaklamış oyuncudur.
the reader filmiyle en sonunda hak ettiği oscara kavusmus olan yetenek abidesi, guzellik pinari, rahat insan. en azindan guzel seylerin hep 0 bedenlere denk gelmedigini hatirlattigi icin filmlerine ayri bir gerceklik katar dunyadaki kadinlarin cogunun 0 beden olmadigini dusunecek olursak...
hastasiyiz kendisinin titanic'den beri. su veya bu sebeple eger bu yilda oscari alamasaydi, gidip toreni basip " yahu arkadas siz bi naapiosunuz kendinize gelin" diye jurinin ensesine tokat patlatma ihtimalim vardi.
aslında vücut ölçüleri gayet normal olan, ancak hollywood aktrislerinin çoğu gibi midesi sırtına yapışık, hastalık derecesinde zayıf bir görünümü olmadığı için "şişman" sayılan oyuncu. bu durumun kendisinin çok da şeyinde olmadığını düşünüyorum, o ayrı.
yanılmıyorsam ilk oscar'ını almış olan güzel oyuncu.. pek bir sevindi, gözleri dolu dolu oldu.. hep kocasına teşekkür etti.. allah böyle bir eş nasip etsin bizlere de diyorum..
sonunda oscarını da almış dünyalar tatlısı, törende gözyaşlarına boğulan ,tanımadığım etmediğim,gözyaşları benim gibi öküzü bile etkileyen ; adamın tekinin çocuklarının anası, adamın tekinin eşi
ingilizlerin halktan kopup gelmiş güzelliği oyuncu.
ah ulan ah.
öyle makyajlı kostümlü güzelliğine bakmayın olay budur.