Yalnız insandır.
Zira kime kapalı, yağışlı havaları sevdiğimi söylesem aldığım ilk cevap "nefret ederim" oldu. Onun için kimseye söylemeden içimizde yaşayalım.
Hava ile ruhu arasında bağ kuran insandır. Keşke hep yağmur yağsa keşke insanlar hep yere bakarak yürüse mahcup gibi. O toprak kokusu burna hep gelse... Bir yudum çay icerken fonda çalan zeki müren ile dalıp gidilse...
kasvetli demeyelim de kapalı bulutlu havaları seven insandır. kasvet kelime anlamı olarak sıkıntı demektir. bulutlu havaları, gri günleri seven insanların huzur arayışında olduğunu düşünüyorum ki şahsen bende o gruptayım. güneşli cıvıl cıvıl olan bahar sabahları, yaz günleri de kötü değil elbet ama bana yorucu geliyor açıkçası. tüm o hareket, enerji, gürültü vs koşturmaca beynimin içinde filler tepişirmişcesine yoruyor beni. ama şu manzaraya baktığım da bile bir rahatlama geliyor, orada olmama bile gerek yok.
Hüzünden, kasvetten rahatsız olmayan, bunların, hayatın bir başka görüntüsü olduğunu bilen insandır.
Düşünmek, sorgulamak, kendinle başbaşa kalmak için en iyi havadır.
Dikkatini bozacak, janjanlı parlaklık, görüntüler, gürültüler yoktur.
Kasvetten çok, uslu bir huzur vardır havada, o yüzden sevilir.
eğer ki bir kır evinde ve ortalık yeşilliklerle dolu ise; ev güzel sıcaklıka ve dışarı çıktığında esen rüzgar ve toprak kokusu var ise yeme de yanında yat havasıdır.
kahve yapılır. sade ve şekersiz. uzun bir kazak yağmurun sesi dinlenir...
ahh ulan sonbahar.
insana huzur veriyorsun.
benim kır evime gitme vaktim geliyor.
kasvetli sonbahar insanıdır. her yerde sararmış yapraklar vardır. otobüsüne biner kulaklığını takar başını cama yaslar. muhtemelen amatör slow bir parça çalmaktadır. içi acır çünkü bir ayrılık daha vardır hayatında. bir daha sevmeyecekti. söz vermişti. belki de herkesin dünyada sonsuz aşkı tadamayacağını düşünüp kendini avutacaktı. sonra gülümsedi. hava bulutluydu. eskiden böyle havalarda dışarı çıkarlardı. sağanak yağmurun altında sıcacık sohbet ederlerdi. otobüsün hareket edmesiyle birlikte bir şimşek çaktı. ve bir sağanak. suratındaki aptal gülümseme bir anda kayboldu. dudakları titredi gözleri doldu. şu anda mezarının sular içinde kaldığını düşündü.
su çamur yarım metre toprak ve bir ceset. alt alta. gözlerini yumduğu sırada gözlerinden bir damla yaş aktı. ve eski güzel hatıraları gözlerinde canlandırmaya çalıştı. tebessüm içinde eski hatıralarda kayboldu...
bir de yağmur olsa yanına, nasıl rahatlatır biliyor musun; hele hava da bugün olduğundan daha keskinse, kafa da her zamanki gibi doluysa, en olmayacak şeylere bile canın sıkılmışsa, gece gündüz, sabah akşam dinlemez gönüllü zatürre olmaya davet eder bu hava.
beni bu kasvetli havalar mahvetti,
böyle havada zatürre oldum.
düştüm yataklara.
tütünü böyle havalarda daha bi' sevdim,
böyle havalarda öğrendim aşık olmayı;
paltomu sırtıma, atkıyı boynuma geçirip
böyle havalarda unuttum anahtarı kapının üstünde;
orhan veli şiirleri uyarlama hastalığım
hep böyle havalarda nüksetti;
beni bu kasvetli havalar mahvetti.