Poşeti doldurmaması tembellik değil. Benim evimin yakınında a101 var ve yeni açıldı. Ne zaman gitsem kasiyerler içeride, dışarıda oturuyorlar. Kasaya gittiğimizde hep biz çağırıyoruz. Etiketleride değiştirmiyorlar 8 lira yazan ürün kasada 14 lira çıkıyor. Her gün gittiğimde böyleler. Bende yüzlerine her kasaya geldiğimde fiyat farklı çıkıyor hep aynı sorun dedim bir daha almayız diyip çıktım.
şikayet et o zaman dedirtendir. bizim insanımızda sosyal medya muhalefetinden başka bir şey yok ha. şikayet et gerekirse işten çıkart eğer haklı bir sebep yoksa ortada durumu takip et. 2023 seçimlerinde de aynısı olacak. reisin emriyle çomarlar sokağa inince muhalefet kedi gibi evde pısacak.
yazıma başlamadan önce belirtmeliyim ki eleştirmen değilim ve kitaplarla ilgili, okumak dışında, bir işin ucundan tutmuşluğum da yok dolayısıyla tamamen amatör bir eleştiri yazısı olacak benimki.
kitabı aylar evvel turkuvaz kitap' ın genel yayın yönetmeni , namı diğer egoistokur, gülenay börekçi' nin tavsiyesi üzerine edinmek için yanıp tutuşmuş fakat kendi kitapçımda da bulamayınca unutmuştum. börekçi, murata' dan dişi murakami olarak söz edince merakım hayli kabarmıştı, geçen gün kitabı satın aldım ve bir iki saat gibi bir sürede bitirdim. referans kuvvetli olunca beklentimi yüksek tutmuşum sanırım, hayal kırıklığından fazlası olmadığını söylesem yeridir. murakami aşığı olduğum söylenemez lakin murakami' nin yarattığı karakterlerin hayatın içindenliklerinin yanında kendine has oluşlarını yansıtmadaki başarısı yadsınamaz, kurgusu sürükleyip götürür. murata' daysa bu akıcılık daha ziyade hikaye nereye bağlanacak kaygısıyla ilgiliydi.
sosyal normlar altında ezilmiş ve toplumun bir parçası olmakta zorlanan insanları anlatarak sistem eleştirisi yapan pek çok kitap okumuşuzdur, bu yüzden sistemi eleştirmek isteyen bir hikayenin aradan sıyrılmak adına hayli kuvvetli bir kurguya ve bir o kadar başarılı karakterlere sahip olması gerekiyor bana kalırsa. bu açıdan murata ve murakami' nin tek ortak yönünün başarılı betimlemeler olduğunu ; bunun yanında karakter yaratmada murata' nın oldukça zayıf kaldığını düşünüyorum. zira başkarakterimiz keiko normlara kafa tutan, aykırı bir kadından ziyade bir şizoid gibi aktarılmış. karakter hikayelerindeki eksikliği derinden hissediyor bu yüzden karakterlerle empati kuramıyorsunuz.
okuduklarımın bana bir şeyler katması hissini çok seviyorum. bu yalnızca bilgi içerikli kitaplar değil, romanlar için de böyle. esaslı bir roman bir cümleyle- bir betimlemeyle dahi kişiyi altüst edebilir, bir aydınlanma yaşarsınız tabiri caizse ; sayfalarda dolaşmaktan keyif almak, gerçeklikten bir anlığına kopmak dahi bir katkıdır. ne yazık ki kasiyer romanında bunların hiçbirini bulamadım, ufacık haz almadan, son üç sayfasına geldiğimi dahi fark etmeden şimdi beni şaşırtacak beklentisiyle tatminsiz bir şekilde bitirdim kitabı. bu tatminsizlik de beni bir yazı yazmaya ve kim ne derse desin bu kitabı okumanıza gerek yok demeye itti. yine de benim göremediğimi görüp beni aydınlatarak haddimi bildirmek isteyen olursa bir mesaj kadar uzağınızdayım.*
küçükken hep kasiyer olmak istemiştim. o kasalardaki paranın duruşu kasanın açılıp kapanması benim hep ilgimi çekmiştir çok eğlenceli geliyordu bana çocukluk işte.
üç beş parça malzemeyi önce okutup, en sona pedi bırakan ve barkod cihazından geçirmeyip yüzüme sırıtarak "başka bişey var mıydı" diyen gerzek kasa sorumlusu.
Cinsiyet belirtmeme gerek yok dimi?
ülkemizde para getirmeyen mesleklere köpek çeken ezik toplum hastalığıdır. kasiyersen işini gereğince yerine getireceksin. temizlikciysen keza öyle her işte olduğu gibi. sanki herkez doktor, avukat, mühendis olmak zorunda.
macrocenter'daydım. akşam 7 filandı saat. alacaklarımı aldım, kasiyer kadın bildiğin ruh gibi. hoşgaldınıss dedi kısık sesle. her şeyi geçirdi, en sevdiğim içeceği geçirmemiş. ben de sanıyorum ki, içeceğimi orda unuttum. hemen fişime baktım, meğersem okutmamış. dönüp bir güzel kavga çıkaracaktım, dedim boşver uğraşmaya değmez.
kardeşim herkes çalışıyor, işine gücüne gidiyor, yoruluyor, beziyor. ama biz de böyle yapsak toplum işlemez ki.