beyaz önlük giyen heybetli esnaf türüne verilen addır.
böyle metalik renkli büyük buzdolapları olur. tezgahın arkasındaki duvara yayla; dağ; bayır; kır görüntüleri içeren manzara resmi asanlar da yine bunlardır.
şüphesiz ki onlar baş aşağı asılmış koyunların kıçına çiçek koymayı akıl etmişlerdir. postmodernistlerdir bu yönleriyle.
"her mahalleye bir kasap lazım, ama o kasap sen olma" sözü Abdulkadir Geylani'ye aittir. Kasaplık, her ne kadar kötü ve yasak olmasa da, teşvik de edilmemiştir.
Osmanlı döneminde kasaplar zorunlu olarak altı ayda bir bir aylığına bahçıvanlık yaparmış. Sürekli hayvan kestikleri için içlerinde ki vicdan, merhamet gibi duygular kaybolmasın diye.
Şuan gitsem et isteyemeyeceğim kişi. Et yemeyi severim ama hangi çeşit etten ne tür yemek yapıldigini bilmem. Ayrıca köydeki kasaplar şehirdekilere göre daha hesaplıdır.
18. asır başlarında kasapları hükümet tayin ederdi ve bunları zengin kimselerden seçerlerdi. Bunlar narha göre satarlar ve zararları olursa hükümet kapardı. Zorla kasap yazılan bir zengin Mısır’a kaçmıştı.
Gözlemlerim sonucu hayvancılık ve kasaplık mesleği icra edenlerde yalan söylemek, abartmak iş gereği yapılır hale gelmiş. Elbette dürüstlüğünden ödün vermeden mesleğini icra edenlerde var ama çok nadir bulunuyor.