*yazın akşamüzeri karpuzkaldıran'a girince en az 5 masaya takılırsın...diğerlerine uzaktan selam verirsin..ve parkta kasabalı olmayan biri varsa anında farkeder kim olduğunu soruşturursun..çünkü sen kasabalısın..
*sürekli farklı bişeyler yapma çabasındasındır ama hep aynı şeyi yapmakta olduğunun farkında değilsindir..yaptığın şey hiçbirşey yapmamaktır..
tüm aktivitelerin tek bir cadde etrafındadır..
ve farkında değilsin sen ama..hep yolun ortasından yürüyosun!! çünkü sen kasabalısın!
*illa ki bikaç kere izmir'e GiRMiŞ olman lazım!!! Ama nasıl?
Şöyle ki;
a:Abi geçen gece ahmetle karnımız acıktı,TOPÇU'ya gidip bi çorba içelim dedik.inanmıcan BORNOVA'YA TAM 11 DAKKADA GiRDiK
b:Vayyyyy iyi girmişiniz iyi..
Senin de rekorların varsa KASABALISIN!!!
*Belediyenin sinema günlerini hatırlayınca duygulanırsın. çünkü sen kasabalısın.
nuri bilge ceylan ın her bir sahnesi ayrı ayrı fotograf karesi olan siyah beyaz filmi. sakin ve belkide biraz sıkıcı ilerliyor film ama film gibi film mi? evet
(bkz: kendin sor kendin cevapla ekolu)
uzak'taki taşra/ kent yaşamına derinlikli bakış açısının izlerini görebileceğimiz pastoral film. nuri bilge ceylan filmi. koza'dan sonra çekilen film de kasaba yaşantısının daraltıcılığı irdelenmiş. filmin ortalarında saffet'in kasabadan niye kaçıp gitmeyi istediği tam manasıyla veriliyor. 97 yapımı siyah beyaz film, 82 dakikalık uzunluğuyla önceki kısa filmden çıkılmadığının da göstergesi. zaten üç bölümden oluşuyor film. biraz uzun tutulan sahneler var, lakin doğal doğa gözlemleri filmi çokta sıkılmadan izlemeyi sağlıyor.
film de yoğun kar yağışının çevrelediği kasabada ilkokul öğrencilerinin ders anından bir kesit başlangıcı sunuyor. burda akılda kalan üç sahne var. çocukların sınıfta tüyü üfleyip yukarıya doğru çıkartıp indirmeleri ve o tüyün sonra öğretmenlerinin önüne düşmesi, derse sonradan gelen çocuğun kardan donmuş halde oluşu ve üstünü başını çıkartıp sobanın başında kurumaya terk etmesi/ ceketten gelen damlacıkların sobaya düşüşü ufaklığın çorabını çıkartırken ayakların büzüşmüş hali ve de beslenme çantasındaki bozuk yiyecekten gelen kokunun öğretmeni rahatsız edişi. hocanın tüm öğrencilerin beslenme çantasındaki yiyecekleri koklayışı ve peşisıra ufak kızın mahcubiyeti...
çocukluk dönemi sanrılarından birisi de hayvanlara yapılan eziyettir. film de ablasıyla gezip duran ufaklığın kaplumbağayı keşif çalışmaları ona sinirlenip onu ters döndürmesi ilgi çekici kuşkusuz. bir de taş fırlatıyor dedeye. şu kaplumbağanın ters döndürülüşü ufaklığın rüyasına annesinin düşüşü olarak giriyor.
filmin taşra/ kent yaşamıyla ilgili derin bir perspektif sunduğu güzel diyalogların geçtiği en başarılı sahnesi saffet'in amerika'da eğitim görmüş yemek yerken burnunu karıştıran ali'yle atışmaları. gene dedenin öngörüleri, gecenin sessizliğinde doğa içi aile sohbetinin yer yer hesaplaşmaya dönüşmesi, çocukların bu esnada uyuması...
film, nuri bilge'nin ilk filmlerinden. daha az diyalog, fazlaca sakinlik/sükunet, bol doğa tasviri,çiçekler, böcekler...budur bu film! yapmacıklıktan uzak tarafı dikkati çekiyor!olduğu gibi bir film! minimal/ kendi halinde bir başyapıt!yıllar sonra daha da büyüyerek uzak'ı çıkaracak,şu malum aile sohbeti öyle diyor mevzu babında.
10 üzerinden 8!
başroldeki kadının, tozun toprağın, dağın bayrın içinde her bölüm 10cm topukla geziyor oluşu insana daral getiren dizi. o sıcakta o ayaklar ne oldu kuzum hiç çıkardığını görmedim de? bravo valla, ayak değil, mermer herhalde seninkiler.
hükümetin kürt açılımına destek vermek için; ege de 5,5 aylık bebeğe tecavüz eden, samsun da 80 yaşındaki kadını tecavüz ederek rahim kanamasından öldüren, yaptıkları gasp ve hırsızlıklar yüzünden sakarya da karışıklık ve isyana sebep olan, büyükada da ünlü oyuncuya tecavüz eden, balıkesir de 17 yaşındaki lise öğrencisine gruplu tecavüz ederek vidyoya kaydedip şantaj yapan, ısparta da 6 yaşındaki kız çocuğunu tecavüz edip öldüren, sarıyerde ingiliz öğretmenin evine girip yaralayarak gasp ve tecavüz eden, muğlada arkadaşıyla beraber 6 yaşındaki öz kızına tecavüz eden "mevsimlik işçilerin" sütten çıkmış ak kaşık, muhteşem insanlar vs. olarak gösterilerek önümüze sunulan dizi.
"bu yaz", 2009 yazında; mevsimlik işçiler 12 tanesi 18 yaşının altında, 9 tanesi 10 yaşın altında, 1 tanesi erkek çocuğu olmak üzere 26 kişiye tecavüz etmiş; kendilerine 22 defa linç girişiminde bulunulmuştur.
bu korkunç bir rakamdır. bu; sadece bilinen rakamdır. bu; türk insanının bazı tabloları en yakından gördüğü durumlardan bir tanesidir.
şimdi kasabalarda/köylerde yaşanan 22 linç girişiminin ne kadar kötü ve haksız olduğu; esasında mevsimlik işçilerin ne kadar muhteşem, mert, delikanlı, namuslu ahlaklı olduğu konusunda kıçını kaloriferli evlerinden dışarı çıkartmayan, en büyük kültür birikimi seda sayan olan tiplere anlatacak bir dizimiz var.
tomris giritlioğlu kişisinin esasında ne olduğunu hepimiz biliyoruz zaten, bir kez daha gözler önüne serilmeli. bu kadının yapımcılığını üstlendiği istisnasız bütün yapımlar; kürtler üzerinedir. bu kadın yeni nesil ibrahim tatlısestir. "pis, kaypak, lanet batılı türk; delikanlı, yiğit, mert kürt" temalı aklama dizileri çekmektedir.
yemezler tomris. yemezler. bu memlekette artık herkes kimin ne mal olduğunu biliyor; sen dahil.