karşımda benden cevap bekleyen o çirkin yüze öylece bakmaktaydım. bir an zamanın durduğu ve genleştiği hissine kapıldım. karşımda duran insanın da tıpkı benim gibi iki kolu, iki gözü vardı. sadece benden birkaç cm daha uzundu.
her şekilde aynı koşullardayken, aynı oksijeni paylaşırken; sadece hayata benden önce geldiği için mi bana olan tavrının vizesi?! tecrübe dedikleri şey cv' nizde güzel dururken, yüzünüze kattığı o çirkin tavra ne demeli?!
aynı yollardan geçiyor olmanın bilinci bir insana erdem kazandırırken, bir diğerinin elinde kırbaca dönüşebiliyor. karşındakinin canını yaktığı oklar, bir ucu da ona değdiğinde ancak acı olarak tanımlanabiliyor. çünkü aynı ok iki insanın canını aynı derecede acıt-a-mıyor, gücü elinde bulunduran acı çekebiliyor yalnızca.
güçlü- güçsüz.. hayatta hep karşıtlıklardan besleniyor ve zehirleniyoruz. ıskaladığımız en önemli detay ise herkes hayatın en az bir alanında başarısızdır, güçsüzdür. zaten karşımdakinin bir kuyruk acısı olmasa; o çirkin yüzüne böyle methiyeleri nasıl yazdırabilirdi bana?!