Platonik aşka benzeyen aşktır. aralarında bulunan fark platonik aşkta sizin sevginizden karşı tarafın haberi yoktur. Karşılıksız aşkta ise haberi vardır ama kişi sizi istememektedir.
Bu aşkı yaşayan kişilerin işi abartmaması gerekir. Çünkü bu iş bir saplantı haline gelirse, kötü olayların yaşanması kaçınılmaz olur. Ülkede bu yüzden işlenen birçok cinayetler ve vahim olaylar bulunmaktadır.
işin özeti bu aşk türünden uzak durmak en iyisidir.
- efendim, insanın bazen gönlünden iki türlü ses geliyor. biri, yalnız sevmekle iktifa et... yeter, diyor. diğeri de yalnız sevmek kafi midir, sevilmek de lazım! diye sesleniyor. acaba ikinci ses, nefsin sesi midir?
- "nefisle ruh arasında bir perdenin, yani ruhtan ziyade nefse yakışan bir mananın sesidir."
- şu halde bu ikinci sese verilecek cevap nedir efendim?
- "çok!.. bir kere: sen sevdiğinden gayrı mısın ki ayrıca sevilmeye talip oluyorsun? dersin. bana şirkten bahsetme, sus! dersin. sevmeyi, yani aşkı sana veren kim, a budala? dersin, dersin, dersin!"
Fazla zordur. Hele bu yıllarca uzaktan, söyleyemeden ve karşılıksız sürdüyse. insanda anksiyete, depresyon veya psikolojik rahatsızlıklar yaşatır. Unuttuktan sonra da hissedemez duruma gelirsin.
gerçek aşktır.
aşk dediğin kavuşamamak değil midir zaten.
kavuşamazsan aşk, kavuşursan meşk olur ; dememişler mi ki zaten.
insanın canını çok yakıyor. eee ulan gerçek aşk bu, yakacak tabi, yakacak.
ve insan özlüyor. gerçek aşkı yaşamayı özlüyor.
kavuşmayı da istiyor esasen.
ama umudun varlığı ne anlam ifade ediyorsa,
kavuşma isteği de o anlama geliyor,
yani histeri.
gerçek aşktır. saygıyı hak eder. sadece insanların buna tahammülü yok. çünkü her şey çıkara dayalıymış. dünya düzeni böyleymiş. sadece buna inananı öznesi ya da kölesi yapar. şimdi ben ona rağmen onu seviyorum ama sevilmek gibi bi derdim de yok. valla düşünün lan biraz. sevmesin beni, karşılık felan istemiyorum. beni sever, sevecek, bana problem olacak korkularınızı unutun. bu kişi zaten aklında ve kalbinde bu tip şeyleri ikame etmiştir. her neyse bugün deniz kenarında oturdum saatlerce düşündüm, dalgaları izledim. bana doğru gelen sadece dalgalar mıydı hayatımda? denizi yalnız başına seyrederek derin düşüncelere dalacak kadar karşılıksız yaşıyormuşum...
Karşılıksız Aşk (biraz uzun olabilir kabul ediyorum)
Şöyle bi düşünün hayatınıza aniden biri giriyor ilk başta bir hayranlık duyuyorsunuz sonra o duyduğunuz hayranlık zamanla önce sevgiye sonra aşka dönüşüyor onu görmek istiyorsunuz konuşmak istiyorsunuz aşkınızın karşılığınıda almak istiyorsunuz ama bir türlü olmuyor. Bunu ona söylediğinizde ilk hayır diyor neden diye üstelediğinizde size kızıyor rencide ediyor. Beklemeye başlıyorsunuz her bekleyişinizde ona daha çok bağlanıyorsunuz o sırada acıda çekmeye başlıyorsunuz ilk aşk acınız öyle bir geliyor sanki kalbinize bıçak saplayıp onu orada bırakıp gidiyor sizde o bıçağı çıkarmasını bekliyorsunuz ama gelmiyor. Her attığınız mesajdan sonra bir kavga oluyor yüreğiniz daha çok yaralanıyor kanıyor. Gel zaman git zaman bu böyle devam ederken artık bir yerden sonra alışıyorsunuz onun acısına aşkına bağlanıyorsunuz. O mutlu olduğunda sizde mutlu oluyorsunuz o üzülüyor siz üzülüyorsunuz. Hayatınızı hep ona göre yön veriyorsunuz. Lakin karşılıksız aşk o kadar can yakıcı birşey ki gelmeyeceğini bilip bir umutla onu beklersiniz. Hani olur ya yarınınızı bir hevesle beklersiniz, onuda bir hevesle beklersiniz. Fakat ne kadar beklesenizde gelmez çünkü sizi sevmiyor. Karşılıksız aşkın en kötü yanıda gelecekte o mutlu olurken siz onun açtığı yarayı kapatsanızda öyle bir zamanda gelicekki onu hatırlayıp durulucaksınız ve tekrar kapatmaya çalışıcaksınız. Kapattığınızı sandığınız o yara aslında hiç kapanmamış olucak ve onu hatırladığınız da o yara tekrar açılıcak. Karşılıksız aşk öyle bir yerde gelir ki o aşka kolay bağlanıp zor unutuyorsunuz. Bembeyaz hayatınız bir anda simsiyah olur. Mutlu hayatınız gider yerini acıların olduğu yaraların kapatılmadığı bir hayat gelir. Karşılıksız Aşk nedir diye sorduklarında bana benim verebileceğim tek cevap; gelmeyeceğini bilip bir umutla onu beklemek…
tek başıma aşığım karşımda duran güzelliğe ama karşılıklı bir aşk hikayesi olmuyor..
beni keşke sevebilse, fakat bana bir şey yapmasa da olurdu.. sevgimin karşısında bir karşılık bekleyemezdim. buna hakkım yoktu.
iki karşılıksız durum arasında tutunmaya çalışıyorum.
bir yandan aşk hikayesi yazmak isterken, bir yandan onu hep uzaktan seveceğim gerçeği, yüreğimi sıkıştırıyor.
bazen ellerini tutmak, bazen kokusunu en yakından hissetmek istiyorum. çizik gözlerine uzun uzun bakmak istiyorum.. 32 dişi göstere göstere gülmeni, her hareketime laf atmanı..
saatlerce yükseklerden manzara izlemek, gece boyu baktığım yıldızları anlatmak. yanında olmak, bağırıp çağırıp şarkı söylemek.
sınırı yoktu bu isteklerin.. sadece senin olmak istedim.
buraya yazarken, seni okuyorum aslında. seni yaşıyorum çok uzaklardan. acı çeksem de, alıştı buna artık bu beden.
cevapsız mesajlar, kaçan gözler ve daha niceleri.
kendimi çekememekten, seni üzmekten, seni kaybetmekten korktuğum kadar başka bir şeyden hiç korkmamıştım.
evet, bu bir gerçek.
hissederek yazıyorum. ne kadar uzak olursan ol, sen bir siriussun.
ışığın bu yer yüzüne hep ulaşacak. istediğin kadar uzaklara gitsen de,
ben bu ışığı hep seveceğim.
uzaktan seven gencolar, hatta ergenuslar. umudunuzu yitirmeyin. savaş hep devam edecek.
sevgi, aşk, tutku.. en büyük silahlarınız olacak.
size aşık olanlar var ise, onları kırmayın. onlar mutluluk için yaşayan insanlar.. zararsızlar.. sadece severler ve gizlice ağlarlar.
Yazılan şiirler, alkollu geceler, ağlamaktan şişmiş gözler,ardı ardına yakılan sigaralar ve ruhta bırakılan keskin yaralar olarak tabir edilebilir. En çok acıtanı ise hiçbir zaman sizi sevmeyecek olmasıdır. Üzülmeyin demicem çünkü yıllar geçse bile kanamaya en müsait yaradır ve çok acıtır.
Sigaraya ağzımı vurmam derken bir nefeste bir kutu bitirten şeydir. anan telefonda sesin niye böyle olmuş deyince grip oldum yalanını söyleten şeydir. karma eğitimi sorgulatan şeydir. yalnız bir köşede ağlarken, Allahtan Allah var dedirten şeydir. Allah düşmanımın başına vermesin..
Yaşadığım için söylüyorum, insanın dengesini bozan, gece yastığa başını koyduğun zaman aklına gelen ama hiç bir zaman karşı tarafın aklına gelmediğin bir durumdur.
insan verdiği değere acıyor bazen.
Sevdigin kadar sevilmiyorsun, senin gözün onun üstünde onun gözü başkasının üstünde kısacası sözlük aklı olan aşık olmasın hele de karşılıksız bir durumda hemen olay yerinden uzaklaşın.
en güçlü insanı bile psikolojik olarak zayıf hissettirebilen şeydir. düşünsene lan, senin kafada bir sürü düşünceler var, planlar var ya da sürekli karşı tarafı düşünüyorsun sonra onun seni düşünmediğini farkediyorsun. hatta hiç umrunda falan da değilsin. o senin hayatında büyük, unutulmayacak izler bırakırken sen onun gözünde bir zamanlar siklemediği bir pürüzsün.
Karşılıksız aşk acı verici bir durum.aynı zamanda kimi insanlar için mutluluk kaynağı olabilir. Bu durumdaki insan birine aşık olma hissinin (karşılıksız dahi olsa) çektiği bütün acılara değdiğini düşünebilir. Vazgeçmeye çabalamak yerine bu halde kalmayı tercih edebilir. Kendini vazgeçmeye şartladığında bunu bir yenilgi hezimet olarak hisseder ve vazgeçemez.
eğer bir yazarsanız ya da şairseniz veyahut ressamsanız, kısacası yaratıcı bir işle uğraşıyorsanız işinize yarayacak bir aşk türüdür. sizi ihamlardan ilhamlara sürükleyebilir. bunun dışında karın ağrısından başka bir şey değildir. üretemezsen içinde patlar. bu aşkın yarattığı büyük hacimli hissi içine alırken öte yandan da bir şeyleri bir şekilde dışarı vermen gerek. etki-tepki yasası üzgünüm ki tinsel olarak da geçerli.
Kavuşmaları ve sevişmeleri öyle uzun bir süre hayal etmişti ki, gerçekle hayal iç içe geçmiş resimler gibiydi. Kendi bile ayırt edemiyordu artık gerçekle gerçek dışını.Aşk diye bildiği bilmediğiydi.