erkan ogur ve ismail hakkı demircioğlu'nun hayat verdiği türkü.. sözlerin, pir sultan abdal'ın ölümüne yakın bir zamanda söylediği rivayet edilmektedir.. ama sözlerde zamanın ötesine gecme istegi acıkca belirmektedir.. bedenen terkedilecektir belki dünya ama ruh kalacaktır.. haksızlığa karsı bir meydan okuma, dogru bildiginden sasmama.. ayrıca şah ile kastedilen ise şah ismail'dir..
sözleri pir sultan abdal'a ait türkü. erkan oğur çok güzel seslendirmiştir. yanılmıyorsam* arif sağ'da seslendirmiştir ama, erkan oğur ve ismail hakkı demircioğlu bir başka seslendirmiştir.
sözleri şöyle:
Karşıdan görünen hey dost ne güzel yayla
Bir dem süremedim vallah giderim böyle
Ala gözlü pirim pirim sen himmet eyle
Ben de bu yayladan hey dost şaha giderim
Eğer göğerüben hey dost bostan olursam
Şu halkın diline hey dost destan olursam
Kara toprak senden senden üstün olursam
Ben de bu yayladan hey dost şaha giderim
Alınmış abdestim hey dost aldırırlarsa
Kılınmış namazım hey dost kıldırırlarsa
Sizde şah diyeni hey dost öldürürlerse
Ben de bu yayladan hey dost şaha giderim
Pir Sultan Abdal'ım hey dost dünya durulmaz
Gitti giden ömür ömür geri dönülmez
Gözlerimde şah yolundan ayrılmaz
Ben de bu yayladan hey dost şaha giderim
pir sultan abdalın ölmeden önce son yazdığı nefesdir. erkan oğur trt müzik ödüllerinde pir sultan için son bizim için sonsuz bir eser demişdi. gerçektende türk şiir tarihinde mertebe olarak ulaşılamıycak noktada bir eserdir.
alınmış abdestim hey dost aldırırlarsa
kılınmış namazım hey dost kıldırırlarsa
sizde şah diyeni hey dost öldürürlerse
ben de bu yayladan hey dost şaha giderim.
biraz özet geçilmiş olay ancak ben de bir anlatayım. bir gün pir sultan'a bir müridi gelir ve "pirim himmet eyle istanbul'a gideyim ilim irfan öğreneyim dergahımıza bir yardımım dokunsun" der. Pir sultan "gitme ey oğul sonra gelir bizi asarsın" der ama müridinin ısrarına karşı koymaz ve gitmesine izin verir.
tarih 16. yy yine bir isyan Osmanlı yönetimine. Malum pir sultan abdal'ın da türkmen kızılbaş devleti Safevi'ye hayranlığı da malumunuz. neyse zamanında pir sultan'ın müridi olan hızır, istanbul'a gidiyor okumak için ve sivas'a Pir sultan'ın müridi olan hızır değil Hızır Paşa olarak geliyor. isyan hızır paşa tarafından bastırılıyor ve isyanın başı olduğu düşünülen Pir Sultan Abdal hapsediliyor. hapisteyken hızır paşa geliyor ve pir sultan abdal başlıyor şiirini okumaya:
Güzel aşık cevrimizi
Çekemezsin demedim mi
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi
Yemeyenler kalır naçar
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi
Bu dervişlik bir dilektir
Bilene büyük devlettir
Yensiz yakasız gömlektir
Giyemezsin demedim mi
Çıkalım meydan yerine
Erelim Ali sırrına
Can ü başı Hak yoluna
Koyamazsın demedim mi
Aşıklar kara baht(ı) olur
Hakk'ın katında kutl'olur
Muhabbet baldan tatl'olur
Yiyemezsin demedim mi
Pir Sultan Abdal Şahımız
Hakk'a ulaşır rahımız
On ik'imam katarımız
Uyamazsın demedim mi
Hızır Paşa dinler bütün kıtalarını ve başlar konuşmaya. "üzerimde emeğin çoktur. bana içinde 'şah' geçmeyen üç şiir söyle seni bırakayım." der. pir sultan abdal başlar şiirlere. Bunlardan biri;
Hızır paşa bizi berdar etmeden
Açılın kapılar şaha gidelim
Siyaset günleri gelip yetmeden
Açılın kapılar şaha gidelim
dizeleri geçen açılın kapılar şaha gidelim adlı şiiridir. diğeri;
Pir Sultan Abdal' ım ey Hızır Paşa
Gör ki neler gelir sağ olan başa
Hasret koydu bizi kavim kardaşa
Kâtip ahvalimi şaha böyle yaz
dizeleri geçen Katip arz-u halim yaz Şah'a böyle şiiridir sonuncusu ise malumunuz başlıkla aynı ada sahip Ben de bu yayladan Şah'a giderim şiiridir. ve hızır paşa çıldırır ve pir sultan'ı asmaya karar verir.
Şöyle bir hikâyesi vardır , zamanin hükümdarı pir sultanı çağırıp der ki eğer sen içinde şah geçmeyen bir şiir yazarsan senin canını bagisliyacagim , asil adi haydar olan pir sultan icinde ki derin dusunceleri inanclari felsefeleri bir kenara atamayip başlar bu şiiri yazmaya
...
Sizde şah diyeni öldürürlerse
Bende bu yayladan şaha giderim .
...