nazım hikmet'in adının bolca geçtiği film. perihan savaş'ın idamı bekleme sahnesi tüyler ürperticidir. hülya koçyiğit'in tözey karakteri çok başarılı hapise düşmüş bir hayat kadını ve aşık olduğu erkek için küçük çaplı bir savaş vermesi daha da başarılı.
neden bu kadar kıyıda köşede kaldığını anlayamadığım kemal tahir romanı.
daha ilk seferinde kapağında yazan anadolu kadının hapiste de bitmeyen çilesini anlatıyor cümlesiyle okuyucuyu kendine çeker.
beni en etkileyen kısım ise uğradığı haksızlık ve aşkıyla hanım'ın dokunaklı hikayesidir.
"Sevmek böyle olur beyim. Adam, adamı neden sevdiğini bilmez ki... Bilse dişini sıkar da sevmeyiverir... Adam, işte sever..."
Kitap- sinema ikiliğinde, birinden vazgeçemeyecek derecede saran eserdir kendileri. Kitap Kemal tahir, yönetmen Halit refiğ.. daha neler. Şöyle de bir parça koyalım kitaptan:
“ne halt eder bu hal.. biz galiba hep küçük meselelerde bahtiyar olmaya alışmışız.
öyleyse.. üzüntülerimiz de küçük işlerden.. büyük saadetleri, taşımaya gücümüz mü yetmiyor? saadete karşı bu derece mi yabancılaştık?
ama bu birkaç neslin kabahati, nankörlüğü değil..
ayak parmaklarımızın ufalması, vücudumuzun kılsız kalması, kör bağırsağın vazifesini kaybetmesi gibi, veraset kanunlarına tesir eden, anadan doğma saadet acemisi olmuşuz..