kurban olduğum mevlamdan erkeklere verilmiş bir görevdir. karpuz bilindiğinin aksine iki aşamada seçilmelidir. ilk aşamada; saplarına bakıcaksın. sapları dik ve taze olanlar ikinci aşamada yarışmaya hak kazanmış olanlardır. 2. aşama da karpuzun gazı çıkarırmışçasına pıt pıt vurmaktır. tabi bu değişebilir o şu şakil vurur bu şu şakil vurur kimse kimsenin vuruşuna karışamaz ha. lakin ki önemli nokta vuruşta da değildir, seste de değildir. vurduğunda karpuzun içinden en okkalısından en Zzzz'ından bi titreşim geliyorsa o 2.aşamayı da geçmiş alınmaya hak kazanmıştır.
işte karpuz böyle seçilir arkadaş! ayrıca hakikaten güzel bi karpuz yemek istiyosan en az 10 kilo alıcaksın... bunu bilir bunu söylerim.
doğuştan gelen efsanevi bir yetenektir. amma velakin olayın aslı ses geliyor mu gelmiyor mu.. ondan sonrası ise o doğuştan gelen yetenekle hissetmekdir.
insan kendisiyle gurur duymasını sağlayacağı gibi utandıracağı bir eylemdir. yani o kadar önemlidir. kişi deneme yanılma yöntemiyle kendi yöntemini belirlemelidir. uzunca bir süredir belirlemiş olduğum yöntemle seçtiğim her karpuz muhteşemdi.
uğraşmayın boşuna gidip yarım karpuz satın alın. bazı marketlerde oluyor, hem içini görüyorsun hem de buzdolabına rahatça sığıyor. hele tek ya da 2-3 kişilik aileyseniz içi geömeden de bitiriyorsunuz...
Şamarı vurduğun zaman güzel açık tonlu bir ses gelmesi lazım. Dışardan bakan insanların sanki böyle dünyayı kurtaran adam görmüş gibi bakmasına çok gülüyorum. Karpuzu seçen bensem, haliyle utanıyorum sözlük.
vurunca lap lap diye değil tak tuk diye tok ses vercek, sapı (kuyruğu) kurumuş olcak, boyutu da ortadan fazla olmalı bi de, meyve-sebze reyonculuğumdan aklımda kalanlar, (bkz: sedef avcı) ya karpuz seçmişliğim var benim!