istanbul uluslararası film festivali ve 26. montpelliler film festivalinde en iyi film, san sebastian film festivalinde jüri özel ödülü kazanan , kütahya/tavşanlı'da çekilen bir filmdir
Olmayacak işler için boşuna uğraşmak diye kullanılır karpuzcu Mustafa bu sözü, karpuz kabuğundan gemiler yapmak. Oysa herkesin hayatında olmayacağını bile bile hayal ettiği şeyler yok mudur?
Recep ve Mehmet 60lı yıllarda Tepecik adlı bir köyde yaşayan iki kafadardır. Yaz aylarını herkes gibi aylak aylak geçirmemek için yakındaki kasabada çıraklık yaparlar. Recep bir karpuzcunun, Mehmet ise bir berberin yanında çalışır. Hayat hep böyle mi geçecektir, bir karpuzcu ve berber olma uğruna çalışmayla? iki çocuğun ufku ne o köye ne de kasabaya sığmayacak kadar geniştir. Boş kalan tüm zamanlarını terkedilmiş bir ahırda film projeksiyon makinesi yapmaya çalışarak geçirirler. Kimsenin umursamadığı bu uğraşlarında tek bir destekçileri vardır, köyün delisi Ömer.
O yaz sandıklarından çok daha fazla genişletecektir ufuklarını. Recep, kelek çıkan karpuzları toplamaya gelen Nezihe ile ahbap olur ve kadının evine arada bir yemek yemek için gidip gelmeye başlar. Tüm hayallerinin ötesinde bir duyguyla tanışır ve aşık olur. Aşk, iş, hayaller Bu iki çocuk için Tepecikli köyünde ömürleri boyunca unutamayacakları bir yaz yaşanmaktadır.
ahmet uluçay ın yönetmenliğinde 60lı yılların kütahya sında geçen bir filmdir. oyunculuklar sade ve mükemmeldir. (filmin başında cenazenin karpuzcu abinin gözü önünde hafiften hareket etmesi hadisesi mükemmel bir tasarımın ürünüdür. çünkü bana kalırsa "dandik bir gerilim vermeye çalışan yönetmen" görüntüsü çizmek istemiştir uluçay. "bula bula bunu mu buldun. ölü taklidi bile yapamayan adamı oynatıyorsun filmde" dedirtmek istemiştir. *)
doğal film.
olayların bu kadar basit ve güzel anlatılması karşısında sizi hafifletecek bir filmdir.Her şey güzeldir falan ama özellikle dialoglar,kullanılan Türkçe'nin güzelliği sizi sizden alacaktır,bu kadar diyorum.Gerçi, bazen o kadar doğallaştı ki oyuncular,dediklerini anlamakta zorlandım, umarım bizim film klübünün ** ses düzeneği yüzündendir.neyse, sonuçta filmin dili de pek bir güzeldir efendim,istanbul türkçesine uzak olması *** onu değerli kılmıştır.kılsındır.*
filmin yapımcısı ve yönetmeni , milyon dolarlar harcanmayarak da çok güzel filmler yapılabilineceğini göstermiştir. film içinde , etraftaki böceklerin ötüşündeki doğallık bile muhteşemdir.
beyaz giyme toz olur siyah giyme söz olur türküsüne bir kez daha hayran olduğum senaryosu ve oyuncularıyla uzun süre etkisinden çıkamadığım ve elime geçen karpuz kabuklarıyla gemiler yapmama neden olan film..
ahmet ulucay bir röportajında cevresindekilerin özellikle babasının yönetmenlik arzusunu eleştirdiğinden dolayı bu ismi koydugunu ima etmiştir. kendisini fazlasıyla eleştiren babası ise film cekimleri sırasında vefat etmiş.
sinemada izlemiş bir avuç insandan biri olarak * mutlaka izleyin diyorum, naçizane...
büdüt: kötüleyen arkadaş bi' zahmet araştırsın türkiye'de kaç kişi izlemiş bu filmi, sinemada...
ben gemilerden karpuz kabuğu yapmak istiyorum..! herbirinin üzerine renkli mumlar yakılmış, dünyanın tüm karpuz kabuklarının birleşip aynı anda sulara yürümesini, şafak sökmeden hemen önce.. eşeklerin izin vermesini onlara yanlarından geçip giderlerken, kemirmek yerine.. yaşasın eşeklerle karpuz kabuklarının kardeşliği.. yaşasın mor yağmur da acı-erotik çığlıklar atan tori amos..
sınırlı bir hayal gücü. karpuz kabuğu o şekilde kesildiği için (genellikle belki kesinlikle) halkımız insanının uydurup kılıfına sokabildiği şey sadece karpuz kabuğundan gemi yapılabileceği. nerde benim zeki güzel sanatlar öğrencilerim. beş yaşındaki çocuk bile bu kadarını düşünebilir. karpuz kabuğundan led zeppelin yapan varsa gelsin. onu uçan balonlarından öpeceğim. (bkz: 99 luftballons)