karpuzun tum çilelerini çeken, tum cefayi çeken, bedelini ağir odeyen,hor gorulen, yarılan, kesilen, vurulan, okşanan, beğenilmeyip kenara atılan, içi yendikten sonra çöpe yada eşek onune atılan, küçük emrah' ın çektiği çileleri çeken, yuvasından koparilan kimsesiz.
iyiki diyarbakırda deniz yok yoksa allah muhafaza-düşünsenize denizin yaz geldi denildiğindeki halini- dedirticek dışı yeşil içi kırmızı küçük çekirdeklere sahip büyük yuvarlak meyvenin eşit olarak bölünen dilimlerinin yendikten sonra geriye kalan bölümü.
karpuzun etrafını sararak onu dış etkilerden koruyan kabuk. insanlardan çok çeker. karpuzu seçerken ellenir, okşanır; keserken kesilir, yarılır, bölünür. karpuz afiyetle yendikten sonra da çöpe atılır. karpuzun kırmızı ve tatlı kısmının yanında ezilir, hor görülür.
ayrıca eşeklerin aklına düşürülmemesine büyük önem arzetmektedir.