karpuzun etrafını sararak onu dış etkilerden koruyan kabuk. insanlardan çok çeker. karpuzu seçerken ellenir, okşanır; keserken kesilir, yarılır, bölünür. karpuz afiyetle yendikten sonra da çöpe atılır. karpuzun kırmızı ve tatlı kısmının yanında ezilir, hor görülür.
ayrıca eşeklerin aklına düşürülmemesine büyük önem arzetmektedir.
iyiki diyarbakırda deniz yok yoksa allah muhafaza-düşünsenize denizin yaz geldi denildiğindeki halini- dedirticek dışı yeşil içi kırmızı küçük çekirdeklere sahip büyük yuvarlak meyvenin eşit olarak bölünen dilimlerinin yendikten sonra geriye kalan bölümü.
karpuzun tum çilelerini çeken, tum cefayi çeken, bedelini ağir odeyen,hor gorulen, yarılan, kesilen, vurulan, okşanan, beğenilmeyip kenara atılan, içi yendikten sonra çöpe yada eşek onune atılan, küçük emrah' ın çektiği çileleri çeken, yuvasından koparilan kimsesiz.
Gemi yapımında kullanılan bir materyaldir kendisi. Tuzla tersanesinde bol miktarda bulunur. Özellikle transatlantik yapımında kullanılmakla birlikte, dünyayı dolaşma hayaline sahip kişileri cezp eder bu malzeme. Ergime sıcaklığı 1030 santigrat derece olup d= 3.2 gr/cm3tür.
karpuzla fazlasıyla haşır neşir olduğumuz şu günlerde feci canımı sıkan sunta. çöpte yarım saat durmuyor. çöpü leş gibi kokutuyor. ne kadar kuru koysanız bile bir şekilde, çöpü kaldırınca şapır şapır akıyor. yani akşam sekizde yenmeli karpuz; dokuzda da apartmanın önündeki çöpe atılmalı. ben bunu anladım sözlük.
yolda görüldüğü zaman mutlaka kaldırılması gereken ve yiyenlerin de çöpe atması gereken bir meyve kabuğu, üstüne basıldığı zaman bir yeriniz kırılmasa da incinir.