hayri sağ kanattan bindiriyor, üstünde kot ceket altında zincirli pantolon.
melis beyaz tişörtün içine, siyah südyen giymeyi yeni keşfetmiş; minnak nonniklerini sergiliyor ve mustafa her sene olduğu gibi, o sene de karne gününe beyaz gömlek, gri kumaş pantolon ile geliyordu...
yine kandırıldı mustafa, ülke gündemini meşgul etmedi. daha ufaktı onunkisi. arkadaşları bir önceki gün "okul formasıyla gelmeyene karne verilmiyor." diye, bu sene de kandırmışlardı onu. olsundu, mustafa o üzerindeki üniformadan hiçbir zaman utanmadı.
ortaokulda tanıdım seni; platonik aşkların, süpermanlı beslenme çantan, hiçbir zaman görevini yapmayan suluğun -ki ortaokulda o dönem suluk ve beslenme çantası taşımak kötü bir durumdu- , monami yapıştırmasız küçük resim çantan ve çok güzel kokan ama bir türlü silmeyen silginle... ben her gün servisimle okula giderken seni görüyordum, okula doğru yavaş yavaş yürüyordun.
pek parlak değildi derslerin kabul etmek gerekirse; babandan dayak yemeyecek ve sınıfı geçecek kadardı. arkadaşların da derslerin gibiydi; pek eğlenmeyecek ve pek de sıkılmayacak kadar. hepsi iyi çocuklardı, en az senin kadar...
sınıfta hoca -o dönemler öğretmen deniliyordu- için sıradan, ne övülüp ne de sövülecek bir çocuktu. öğretmenler gününde çiçek, vergi iade dönemlerinde fiş ve can matematik dergisi satışı sırasında para getirecek, orta sıranın vazgeçilemez sol kanat oyuncusuydu. sıradan bir okulun, sıradan bir öğretmenin, sıradan bir öğrencisiydi; ilerde ne dünyayı değiştirecek bir formül geliştirdi, ne muhteşem bir roman yazdı, ne de ismi gazetelerin üçüncü sayfalarını süsledi.
okulun ilk gününde de üstünde gri pantolon beyaz gömlek vardı, son gününde de... karne gününde, hava atmak için serbest kıyafetle gelmiş çocuklara ve karnendeki birkaç iki, üçe rağmen bu muhteşem kostümünle dururdun hep, altında da beyaz spor ayakkabıların...
orta okulda ant içecek çocuktu, biraz büyüdü, cuma günleri istiklal marşından kaçanların yerine milliyetçi, okeyde dördüncü, halı sahada on dördüncü, kan verilmesi gereken durumlarda ilk akla gelen kişi, düğünlerde halaybaşılığı gibi toplumun kendisine verdiği görevleri mükemmel bir şekilde yerine getirdi.
bugün o okulda boşalttığı sol kanatın yeri, hiçbir şekilde doldurulamadı...
bin selam olsun sana gül yüzlü çocuk, bin selam olsun...