Besim Tibuk'un kendisi hakkında güzel sözleri vardır açar dinlersiniz. Tekrar etmenin lüzumu yok. Şu var ki içimizdeki kominikler adamı tanrı gibi görüyor. Yazdığı das kapital'i bile okumamış tipitipler başımıza devrimci kesiliyor..
gerçekten bir zamanlar kral olmaktan bıkıp halktan biri gibi yaşamaya başladığını zannettiğim sırf bu yüzden dolayı aşırı saygı duyduğum tarihi karakter. söylenene göre das kapitali de kendisine cinni taifeleri yazdırmış.
"din halkın afyonudur." sözünün yanlış anlaşıldığı, revizyonistler tarafından düşünceleri kendi kalıplarına uydurulduğu ve cemil meriç'in de dediği gibi, marksistlerin dahi kendisini anlayamadığı bir öncüdür.
püsküllü mısri ile yakın zihniyette olan cemil meriç ve kumarhane sahibi besim tibuk üzerinden karl marx eleştirisi yapan liboş bile olamayan yazarlar(!) bana bakunin'in abimizin şu karikatürünü anımsattı. orantısız bulüğlar sizi! https://galeri.uludagsozluk.com/r/2357072/+ (bkz: mihail aleksandroviç bakunin)
herkes kendine bir "ilah" yaratma gayretinde. işte karl marx da birilerinin tabiri caizse ilahlaştırdığı (burada ilahlaştırma kutsaliyet atfetme olarak kullanılmaktadır) kişilerden. her sözünü kanun olarak görenlerin olduğu fakat çalışmalarından ve yaşadığı dönemlerden bir çok insanın da habersiz olduğu bir tarihi kişiliktir. kilise sonrası hristiyan alemine yeni ahlaki değerler verme düşüncesinde olduğunu söylerseniz alacağınız en olası tepki "ama din afyondur dedi yüce marx" dır. belki bizim yaşımız gereği artık herhangi birinin doğru söylediği ön kabulünden uzaklaştığımız için bize bir çok söylemi komik geliyor.
Marx okumalarıma kendi gözlemlerimi dahil edince, günümüzü anlamaya çalışırken özneleşme teorilerine neden bakmamız gerektiğini anladım. Psikanalizi kuramsal aygıt olarak kullanmaya öff puff yapmasın kimse zira insanların bilincini etkileyen, daha doğrusu düşünme biçimini etkileyen faktörleri basitçe dış unsurlara bağlayamayız. Yani organik olan süreçleri, arzulayan özneler olduğumuzu, bir psişeye sahip olduğumuzu göz önünde bulundurmamız lazım. Neden var olan düzeni olduğu gibi kabul edip, toplumsal yeniden üretim ilişkilerine sorunsuzca katılım gösterdiğimizi ancak bilinci daha etraflı düşünmeye başlayarak anlayabiliriz. Mute compulsion denen illeti daha iyi anlamak için. Bu yüzden deleuze ve guattarinin öznellik üretimini, libidinal ekonomiyle birlikte düşünmesi kıymetli. Kim ne derse desin.