karlm marx üzerine türker armaner'in güzel bir söyleşisi. selahattin hilav'ın bir kitabında şöyle bir şey okumuştum, hegel'i anlamadan marx anlaşılmaz diye, türker armaner de hem hegel hem marx konusunda gayet bilgili, iyi seyirler dilerim.
Bu grup şöyle ya ne kadar marksist varsa o kadar marx var. Her dinleyen başka şey anlıyor ama ortodoks markistler adlı bir fan kulübü var. Ondan uzak durmak gerek. Sonra postmodernizmi yanlış anlamak, şarkıları özel mülk haline getirmek gibi yanlışlar olabiliyor.
Tabii derrida adlı grubu çok sevdiğimden şarkılarını dinlerken melodilerini yapısökerim.
Konserlerinde sadece kendi resitalini yapmayan seyircilerin de bilfiil konsere dahil olmasını isteyen, gene dinleyicilerine iyi müzik ayaklarına gelsin diye beklemenin boş olduğunu, iyi müziği yapmaya bizzat kitlenin kendisinin vakıf olduğunu ağır metal rifleri eşliğinde söyleyen kolektif anonim bir müzik grubunun hipster ve aynı zamanda da sapla samanı birbirinden ayırd edememiş solisti.
kim bilir ne düşünüyordun tütünsüzlükten kıvrandığın gecelerde işçi sınıfının geleceğine dair.
kim bilir tahmin ediyor muydun canını verdiğin, hayatını feda ettiğin işçilerin bir gün senden nefret edebileceğini..
güzel kalpli, temiz insan, düşüncelerine ekleyecek, marksist teoriyi pratiğe taşıyacağız.
gün bu gün değil, ama o gün, biz; sömürünün, haksızlığın olmadığı, insanların açlıktan ölmediği, hastalıktan kırılmadığı, ilaçları parayla alıp köle gibi çalıştırılmadığı dünyayı kuracağız, ve seni yeniden gülümseyerek anımsayacağız.
Üniversitede dersteyiz. (çok tuhaf, derse girmişim.) hoca kültür konusunu anlatıyor. Önümüzde kitaplar ve makaleler duruyor. Kültürün tanımını yapan tüm log'ların (biyolog, sosyolog, antropolog) isimleri ve kültürle ilgili tanımları yazıyor bu kitap ve makalelerde. Sayfalarca yazıyı okuyup incelememiz gerekiyor. Tanımlar birbirinin devamı gibi. Hep aynı şeyler. Ama sonunda öyle bir cümle gördüm ki kültürle ilgili yazılmış tüm kitapları ve makaleleri yok saydım.
"Kültür, doğanın yarattıklarına karşılık insanın yarattıklarıdır."
Karl Marx'ın mükemmel cümlesi. Demek ki 200-300 yıllık birikimi olan insanlar, 200-300 yıldır yazılan şeyleri tek bir cümlede özetleyebiliyor.
Teşekkürler Karl abim, mezarına burdan papatyalar.
Düşüncelere öyle çok dalmıştı ki, kendini davası için, daha doğrusu bu davanın yolunu belirlemek için kapatmış, sınırlandırmış ve bedenini ölüme sürüklemişti.
Oysa istese, fikirlerini bir kenara atıp fabrikatör çocuğu olan can dostu Engels ile birlikte mükemmel lüks bir hayat sürer; açlıktan, hastalıktan çocuklarının ölmesini engellerdi ve adam gibi yaşardı, insan gibi.
Ama o kendisi insan gibi yaşasın diye başkalarını köle yapmak istemedi, dahası bunu isteyenlere karşı mücadele vermek ile geçti ömrü ve dünya tarihine ilk kez sınıf eksenli bu mücadelenin bilimsel temelini attı.
Düşüncelerine öyle önem verir, zaman ayırırdı ki, kendi ve çevresi ile ilgilenemezdi yaşlandığında.
Rivayet edilir ki Marx öldükten sonra cenazesini almaya gelenler, marx'ın yaşadığı odada bir dakika kalmayı bile eziyet kabul ettiler.
Oysa Marx orada hayatını geçirmiş, daha doğrusu başkalarının hayatını değiştirebilmek için kendi hayatını feda etmişti.
Liberalizme tepki olarak doğmuştur. Liberal düzenin sunduğu sinirsiz mülkiyet hakkini ve bunun sonucunda olusan adaletsizligi eleştirmiştir. Üretime em çok katkısı olan işçilerin sefil hayat yasamasina tepkisi büyük ve 3 cilt kapital adlı eserinde sosyalizmin bilimsel temellerini atmıştır. Mülkiyet hakkina karşıdır. Ortaya koyduğu sosyalizm ekonomik düzeni saf olarak hiçbir ülkede uygulanamaz. Mümkün değildir. Kar faktörüne karşıdır. Özel firmalara karşıdir. Fakat özel firmaların toplumsal faydayi bir şekilde maksimize ettiğini unutmuştur. Devlet üretim yaparken kar amaci gutmeyecekse toplumun taleplerini asla dikkate almaz. Özel mülk ve herkesten ayrı bir ekonomik zenginlik elde edemeyen bir doktor, bir mühendis asla verimli çalışamayacak bunlari göz ardı ediyor.
marx 1818 de doğdu, 2018 marx'ın doğumunun 200.yılı vesilesi ile 'gazete duvar' da yapılan kısa kısa programlar var, 10 adet şuan, izlemeye yeni başladım. belki çok derin değil ama bilgi verici ve zihin açıcı. marx'ı biraz olsun bilmek isteyen arkadaşlara öneririm. iyi seyirler...
adam resmen eserlerinde günümüzü anlatmış. eserlerinde ezilen işçi sınıfı zengin fakir arasındaki uçurum üst sınıfın (zenginlerin) alt sınıf fakiri yönetmesi gibi şeylere yer vermiş marksizimin kurucusudur. her ne kadar komunizm fikrine karşı çıksamda adam kapitalizmin tehlikelerini güzel bir biçimde öngörüp ortaya koymuştur. bu kişiye göre reklam din eğitim gibi şeyler üst sınıfın egemenliğini elinde tutabilmek için alt sınıfa karşı kullandığı bir kozdur. sistem içerisinde ahlak gurur onur insanlık gibi kavramlar yoktur. tek bir şey vardır o da para. paranın çoğunluğu zenginlerin elinde biriktiği ve fakir halkın her geçen gün fakirleşmesi paraya duyulan ihtiyacı çok daha fazla artıtıt. ve ortaya paraya hakedddiğinden çok daha fazla önem veren insanlar topluluğu çıkar. sistem tıpkı doğadaki gibi tek şey üzerinde kuruludur. güçlü olan kazanır. güçsüz olan kaybeder. adamın düşünceleri üç aşağı beş yukarı bu yönde. günümüz şartlarını düşündüğümüzde adam haklı mı değil mii? kararını siz verin.
kendisi hukuk okumuş bir filozoftur. ama mevcut düzenin sağladığı hukuk onu tatmin etmemiş, bir şeylerin yolunda gitmediği ve daha fazlasının katılabileceği düşüncesi onu felsefeye daha fazla itmiştir ve maceraya atılmıştır.
bu macera sırasında fredrick engels ile tanışmış beraber çalışmalar yürütmüşlerdir. öldükten sonrada kendi çalışmalarını engels devam ettirmiştir.
her filozofta olduğu gibi fikirlerinin doğru ve yanlış kısımları vardır; ne olursa olsun fikrin her türlüsü değerlidir.
eğer ki düşüncelerini köşeyi dönmek üzerine yorsa bunu becerebilecek kadar zekiyken, ileride kendine küfür edecek insanları uğradığı haksızlığa karşı uyarmak için kullandı zekasını.
fakirlikten çocuğu öldü gözlerinin önünde, bir gecede dertten saçları beyazladı.
ömrünü adadığı kitap, insanların kurtuluşunu gösteren kitap aynı insanlar tarafından önemsizleştirildi, kazandığı para içtiği tütünü karşılamadı bile..
ölümünden yıllar sonra engels'in katkıları ile teorileri geliştirildi ve Lenin tarafından uygulanarak insanlık tarihinin en büyük ilerlemelerinden birisi gerçekleştirildi, başka bir dünyanın somut pratiği.
elbette kapitalizm tarafından yıkılmaya çalışıldığı için, kapitalizm ile savaşmak zorunda kaldığı için tam olarak teorileri uygulanamasa da, birçok teorisi yanlış çıksa da insanlara 'umud'un ne olduğunu gösterdi.
yüzyıllar sonra söyledikleri bilimsel olarak ispatlandı, yeri geldi nasa çalışanları tarafından bile haklı bulundu..
yüzyıllar önce kanıtladığı şeyleri insanlar bugün anlamaya başladı, ruhu şad olsun.