felsefe tarihinin ardıllarını en çok etkilemiş filozoflarından biri. varoluş sorununu sermaye-emek çelişkisi bağlamında ele alan ve bu çelişki çözülmedikçe emeğine yabancılaşan insanın gerçek anlamda varolamadan yaşamını tüketeceğini eserleriyle ortaya koymuş çok büyük bir düşünürdür aynı zamanda. bana göre de varoluşçu geleneğin içinde ele alınması gerekir, 20. yüzyılın büyük varoluşçu düşünürü Jean Paul Sartre'ın orta döneminde Marksizme geçiş yapması ve Marksizmle varoluşcu düşünceyi harmanlayan Diyalektik Aklın Eleştirisi'ni yazması tesadüf değildir. marx'ın ölümünden sonra marksizm adıyla yapılan uygulamaların başarısızlıkla sona ermesi bu büyük filozofun önemini asla azaltmaz. emek-sermaye çelişkisinin insan varoluşu önüne koyduğu engeller türlü şekilli kılıklara girerek, çağdaş versiyonlarıyla yükselmektedir.
aslında kominizm tarzı bir yaşamı ilk olarak eflatun ortaya atmıştır. tabiki o zamanlar kominizm diye bir isim yoktu. hatta yanılmıyorsam devlet kitabında bundan bahseder. kağıt üzerinden en mükemmel ideoloji gibi gözüksede insan doğası gereği uygulanması sözkonusu değildir kanımca.
Geçmişte kalmış, bir dönem uygulanmaya çalışılıp başarılı olamamış, gelecekte uygulanması mümkün olmayan, ancak bazı bölümlerinden yararlanılabilecek hayalci bir bilgi yumağının yaratıcısıdır kendileri.
kapitalizmin kişileri meslek sahibi olmaktan uzaklaştırıp,fonksiyonsuzlaştırdığını söylemektedir.Örneğin verimlilik ve zamandan kazanmak uğruna bir işçi elbise yapımında sadece düğme yapımında veyahut katlamada uzmanlaşmaktadır.Tek başlarına eskiden olduğu gibi bir terzi olamamaktadırlar.Küresel ekonomik krizle birlikte,yabancı devletlerin büyük kuruluşlarını kurtarmak amacıyla onlara yaptıkları yardımlar dolayısıyla kapitalizmin geleceği hakkında acaba marx haklı mıydı şeklindeki soruları gündeme getirmiştir.
"şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf savaşımları tarihidir"
tezini ortaya atmıştır. burdaki sınıf kavramı önemlidir. marks'ın bahsettiği sınıf ezen ve ezilen midir acaba? misal din savaşları sınıf savaşları mıdır? eğer öyle değilse günümüz savaşları marks'ın tezleri dışında mı kalıyor acaba?
devamla,
"
...özgür insan ile köle, patrisyen ile pleb, bey ile serf, lonca ustası ile kalfa, tek sözcükle, ezen ile ezilen birbirleriyle sürekli karşı-karşıya gelmişler, kesintisiz, kimi zaman üstü örtülü, kimi zaman açık bir savaş, her keresinde ya toplumun tümüyle devrimci bir yeniden kuruluşuyla, ya da çatışan sınıfların birlikte mahvolmalarıyla sonuçlanan bir savaş sürdürmüşlerdir.
tarihin daha önceki çağlarında, hemen her yerde, çeşitli zümreler halinde karmaşık bir toplum düzeni, çok çeşitli bir toplumsal mevki derecelenmesi buluyoruz. eski roma'da patrisyenleri, şövalyeleri, plebleri, köleleri; ortaçağda feodal beyleri, vasalları, lonca ustalarını, kalfaları, çırakları, serfleri; bu sınıfların hemen hepsinde, gene, alt derecelenmeleri görüyoruz.
feodal toplumun yıkıntıları arasından uç vermiş olan modern burjuva toplumu, sınıf karşıtlıklarını ortadan kaldırmadı. yeni sınıflar, yeni baskı koşulları, eskilerin yerine yeni savaşım biçimleri getirmekle kaldı...
"
basite alınmayacak şekilde incelenmesi gereken bir devrimci, ekonomist, filozof...
simdi patron ile girdigim sinirli bir diyalog sonucunda tekrar hatirladigim guzel insan. bu herifin agiz kokusunu cekmek artik cok zor geliyor. marx iyi demis valla.
son zamanlardaki garanti bankası reklamlarını izlese kahrından ölürdü heralde. kapitalist yapıyı çocuksu bi dilde nasıl anlatılır çok iyi anlatmış garanti reklamı.
uzun yıllar boyunca pariste yaşamak zorunda kalmış olan,dialektiği geliştirip işçi sınıfı ile capitalistlerin çatışması sonucu sınıfsız olan topluma geçiliceğini söyleyen fakat bu konuda yanılan,kominizmin kurucusudur.Fakat şöyle de bir gerçek vardır ki şimdiye kadar kurulmuş olan hiçbir kominist devlet karl marx'ın anlattığı şekilde kurulamamıştır.
kapitalizmin herşeyini gözler önüne sermiş sosyalist kişilik. engels ile diyalektik materyalizm akımının kurucusudur. felsefesi kısaca " dünyayı anlamak yetmez, onu değiştirmek gerek. " tir. bir çok alanda araştırmaları ve tezleri vardır. kapital kitabı bir zamanlar yasaklılar listesindeydi. dünyanın çeşitli bölgelerinden komünistlerin oluşturduğu, komünist birlik tarafından engels ile birlikte, " komünist parti manifestosunu " yazmak için görevlendirilmiştir. felsefede hegel den etkilenmiş ama kendi diyalektiğinin hegel in diyalektiğinin tam karşıtı olduğunu söyler.
içinden çıktığı toplumun mesih inancını (dine aksi şekliyle) kullanmış maddeci filozof. savlarına en güzel karşılık(elbette göreceli ama)henry bergson tarafından verilmişdir. kapitalizm eleştirilerin de çoğu zaman haklıdır. ama bu kendi ideolojisini haklı yapmamaktadır.eserlerinin bazı bölümlerin de kendisine karşı öne sürülecek aksi tezleri öngörerek kaleme alması zekicedir.böylece karşıtının aklını okuyarak çaresiz bırakma yolunu seçmişdir.bu yöntemi marxın çağdaşı bir sahte peygamber de daha müşahade ettim ve takdir ettim.hayata ve hadiselere dair okumaları sırf ideolojisine dayanak oluşturmak için subjektif ve aslında kimi zaman saçmadır.son tahlilde fıtrata aykırı bir ideoloji oluşturmuşdur.ideolojisine tarihsel temel oluşturmak için kollektif tasavvur uğraşıları(klanlar aslında şirinler misali komünal bir toplumdu tadında)makul değildir.
fikirlerini gerçekten anlamak için bile epeyce iyi bir alt yapı gerektiren düşünürdür. özellikle aristo' nun zamanında çözmek için kafa patlatıp çözemediği emek-değer ilişkisini çözmesi bile her türlü takdire şayandır ve sanılanın aksine pek çok kapitalist ekonomist gerektiğinde bu düşünürün eserlerine başvurur.
kapitalizmin analizini ondan daha iyi yapan çıkmadı. altyapı üst yapıyı belirlediğini savunsa da gramsci le beraber bu tersine dönmüştür. kısacık manifestoyla çok şey anlatmıştır muhterem. devrimi göremese de çok iş yapmıştır ;ancak işçilerin sus payıyla susturabileceğini düşünememiştir.
Yazı da çok kötüdür.Paraya çok ihtiyacı olduğu bir zamanda demir yolu memurluğuna bu sebepten dolayı alınmamıştır.
bizim mahallede büyüseydi; o saçını sakalını semtteki abileri zorla berbere götürüp kestirirdi. Ensesine şaplağı yedikten sonra bir de cebine 20 lira koyarlardı; bırak olm bu işleri derlerdi. Ergenliğe girdikten bi kaç sene sonra olm büyü de karıya gidelim diyen arkadaşları çıkardı sağdan soldan. halı saha maçı, hamam organizasyonları derken zorla marx da kapitalist olurdu. marx kapitali yazmazdı kısacası. ya da bizden asla bir marx çıkmaz. *
karl marx'ın saçı ve sakalı tamamen egoist dürtülerinin bir ürünüdür. neden mi? normal sıradan bir yüze sahip olsa idi insanlara sıradan görünecekdi. karl marx halkı düşünen bir zat değil. sadece tarihin sayfalarında yer edinme mücadelesi veren bir egoistti. o saçı ve sakalı bunu anlatmaya yeter...*
ama kendisi çok manyak bir teoriye imza atmıştır. kapitalizmi tam anlamıyla irdelemiş ve çirkefliğini gözler önüne sermiştir.
unuttuğu bir şey var ki, o da insani zaaflar ve içgüdülerdir.
kişiler: sosyalizmin babası karl marx ve liberal kuramcı john stuart mill
yer:19.y. y. flozoflarının yaşadığı gök kenti
tarih:1878
john stuart mill karl marx'la konuşmasında uzun uzun ifade özgürlüğü, köylü ve işçi kesim gibi yoksul ve dışlanmış kesimin oy hakkı , parlementerizm ve demokrasiden bahseder. karl marks ise kendisine göre kafayı ifade özgürlüğü ve oy hakkı ile bozmuş mill'e şöyle cevap verir;"biz marksistlerin söylediği gibi ,farklı sorunlarla ilgilenmiş olmamızın nedenlerini açıklamaya çaışırken , senin buna metafiziksel ve psikolojik sorunlar araman raslantısal değil. bir tarihsel materyalist bunu da farklı şekilde açıklayacaktır. orta sınıf bir ailenın mensubu ve küçüklüğünden beri kendini entelektüel tartışmaların içinde bulmuş birisi olarak yükselen işçi sınıfı hareketine karşı orta sınıf ideolojilerin savunucularındandın. toplumdaki nesnel işlevinde eğitim görmemiş kitlelerin iktidar taleplerınden mahrum kalmasını haklı çıkaracak gerekçeler bulmaktı. eğer bu bazı ayrıcalıklı insanlara iki oy hakkı tanımak ya da ancak kilise bağışlarıyla geçimini sağlayabilen bir insanı oy hakkından mahrum etmek içinse öyle olsun . bir devrimci değilde parlementer olarak ifade özgürlüğünü vurgulaman normaldir. ancak işçinin sorunu ifade özgürlüğü değil yoksulluk, sefalet ,insanlık dışı muamele ve sömürüdür. sen çoğunluğun tiranlığıyla ben ise azınlığın tiranlığıyla ilgileniyordum.
sosyalizmin kurucusu kapitalizm karşıtı düşünür. anti-kapitalist akımın babası olmasına rağmen bugün mezarını ziyaret etmek için kapital dökmeniz lazım.* yani kapitalizme karşı olan bu zat kapitalizme kurban olmuş gitmiştir. tıpkı che, deniz gezmiş ve onun gibileri gibi.*
edit: bu entry'nin neden eksilendiğini anlamış değilim. eksileyen arkadaş bi mesaj atıp beni uyarırsa anlaşılmayanın ne olduğunu da öğreneceğim. ne yani ben mi paralı yaptım mezarına girişi? dirisini köle kapitalizme köle yapamadılar, ölüsünü yaptılar...