her zaman guzelin de guzelinin var oldugu, yada guzellik anlayisinin zaman icerisinde degisebildigi goz onune alindiginda cok da gercekci durmayan varsayim.
biz deriz ki sadakat bir tercihtir. dis faktorlerin oyle cok da belirleyici olmadigi..
ozunde kendinizle yaptiginiz bir anlasma..
güzel bir kadını sonsuza dek bağlılık yeminiyle,yazılı bir akitle kendine bağlamış erkeğin egosu şişeceği ve ''bu baktıysa daha iyileri de bakar'' mantığını yürüten içgüdülerini dinleyeceği vakit,yanlış duruma düşen önermedir.
karısı güzel olanın işi paranoyaklığa vurup 'başkaları karıma bakıyor mu?' diye düşünmesi,hatta kimi zaman sebepsiz yere tartışma çıkarması da ayrı bir durumdur.
hugh grant isimli dallamanın tee 1995 yılında çürüttüğü önermedir. kendisi dünyanın en taş kızlarından biriyle (bkz1) beraberken, bir arabanın içinde 20 dolarlık bir kokoş ile (bkz2) iş pişirmiş öküzdür.
artık karısı güzel gelmiyorsa, istediği kalitede pozisyon yaratamıyor, ilişikiye hakim olamıyor ve en baştan boyun eğiyorsa bir fenerbahçeliyi pek bir ilgilendiren sözdür. zevk ve tercih meselesidir. *
ne alaka lan diyeceğim ba$lıktır. karı algısı, yani uzun süreli bağlılık sıkar erkeğin canını, genelde bu yüzden aldatır zaten. örnek mi?
(bkz: nietzche ağladığında)
(bkz: doktor breuer)
maymun iştahlı yaratılmış erkeğin gözü, her daim dışardadır önermesi daha doğru olacaktır kanımca. üstelik tercih edilen kadın nedense hep daha çirkindir karısından. aslında bunun güzellikle, iyi sex yapmakla ilgisi yoktur. evlilik sorumluluğunun ağır gelmesi, sürekli aynı kadınla beraber olmak, dışarıdan gelen taleplere artık hayır diyememe zayıflığı vs. erkeği dışarı iter.
yalanın dik alasıdır. varlığının başlangıcından bu yana kadın erkeğin en büyük zaaflarından biridir(belki de en büyüğü) ve güzel bir kadın her şartta erkeği yoldan çıkarır. hem karın dünyanın en güzel kadını olsada "başka" bir tat "başka" bir ten... benim o bilim adamlarının aklına s.çayım.