ülkemizde diyojen'le başlayan.daha sonraları leman,lemanyak,lombak,atom,kemik,penguen...vs.vs. devam ettirilen. abartı sanatıdır.anartmadan karikatür olmaz.bir çizimin karikatür olması için sade olması gerekir. gereksiz taramalara yer verilmez.esprinin de sağlam olması gerekir.siyasi içerikli karikatürler daha bir ilgi görmektedir.sanırım hergün gördüğümüz ülkeyi yöneten insanların tipten tipe girmesi bizi güldürüyo.
(bkz: rte nin penguen e dava açması)
genelde en komik olanları geceleri barda, bira bardakları masaları ıslatmasın diye altlarına konulan peçetelere çizilen küçük sanatsal parçacıklardır. belki hiç bir karikatür sizi kahkahadan öldürmez ama karikatür çizimindeki amaç bu değildir zaten. ufak bir tebessüm, küçük bir gülümse ve çizilen olayla ilgili çok değil 30 saniyelik bir düşünme süreci çizerin mutlu olması için yeterlidir.
eğer karikatür manyağıysanız ve selçuk erdem'in , yiğit özgür'ün bütün karikatürlerini defalarca okumuşsanız her konuşma size bir karikatürü hatırlatır.
sayfalarca yazılan bir yazıyı, saatlerce süren bir konuşmayı bir çırpıda anlatabilecek kadar etkili; her türlü kavramı, fikri, eleştiriyi barındırabilecek kadar kapsamlı; sizi deli gibi güldürebilecek kadar komik; kafanızın içinde onlarca soru işareti oluşmasına neden olacak kadar ilginç; bir insanın kolaylıkla bağımlısı haline gelebileceği* resim sanatıdır.
bambaşka bir dünyadır karikatür. gerçekten bir dünyadır. yorumsuzluğun dünyasıdır.
yazılı karikatürü okumak zaman zaman insana kahkaha attırır, zamanla gülümsetir. enfestir.
yazısız karikatür ise gerçekten yorumsuzluğun dünyasının orta dünyasıdır. yazısız karikatüre bakıp da "ne anladın" sorusuna cevap vermek diye bir şey yoktur.
çizmek ise çok gariptir. kah taramalı, kah sade, kah renkli... kişinin iç dünyasını yansıtır. çizdikçe kişi hayallere dalar. sonra bir bakarsınız hayaller gerçek olmuş. yorumsuzluğun dünyası kağıda dökülmüş.
birileri baş kahraman olmuş o dünyada; birileri seyirci.
güzel türkiye'mde malesef insanlar tarafından tahammül edilemeyendir.
"demokrasi demokrasi" diye haykıran ancak karikatürle ifade edilmiş aykırı düşünceye dava açan bir hükümet!
"bu ne şimdi komik mi" diyen halk...
sanatçı diye geçinip sanatla kültürle alakası olmayan sanat insanlarının hiciv karşısındaki yersiz tepkileri.
bu yersiz tepkilerin en büyüğünü sanırım en son, karikatürist oğuz gürel yaşamış. kendisine dava açılmasa da oğuz gürel'in "hayalin için söyle" yarışmasında jüri üyelerini konu alan karikatürleri... ibrahim tatlıses'in bu hicvi kaldıramaması, ortalığı kasıp kavurması ve sunucu cenk eren ve gül gölge'nin gerginliğin faturasını karikatüre kesmesi.
ben böyle cahillik,anlayışsızlık görmedim. hükümeti aynı, halkı aynı, sanatçısı aynı...
her çizgisinin altında bir anlam yatan mizahi resimdir.
karikatürün komikliğini çizgi ve espri belirler. iyi bir karikatürde ikisi de dengede olmalıdır. mesela ersin karabulut'un çizgisi iyiyken umut sarıkaya'nın esprileri daha güzeldir. buradan ersin ve umut abinin dandirikten, koftiden karikatürcü olduğu yargısı asla çıkmasın, ki zaten aralarında bulunmaktan gurur duyduğum pek çok kişi sandık içi ve işimdeyim gücümdeyim köşesinin müptelasıdır.
genellikle toplumun ileri gelenleri tüm çıplaklığıyla eliştirilemediği için halk mecburen devlet adamlarına duyduğu şikayeti mizahi bir dille anlatmaya çalışır. karikatürün çıkış noktası burasıdır.
yakın tarihimizdeki dergilerden örnek verecek olursak; leman' da bu eleştiri karşıt bir fikrin propagandasına kaçmaktadır ki bu yer yer o fikrin karşıtı okuyucuyu rahatsız eder. penguen'in ise esprileri havada kalmaktadır. mesela şu meşhur tayyipler alemi karikatürü, şimdi eğer birisinin ağzından hayvanla ilgili tabir-i caizse bir malzeme çıkmamışsa o kişiyi hayvan şekline sokmak espri niteliği taşımaz. bu işi alnının akıyla başarabilen bir topluluk varsa o da uykusuzdur. öyle başarılı kapaklar çizerler ki gerçekten kapak kelimsei o karikatürle anlam kazanır.
kanımca türkiye'de en iyi yapanlardan biri uğur gürsoy'dur. esprileri ile yarıp geçmektedir. "bir karikatür bu kadar içimizden birileri ve bu kadar günlük hayatımızdan olabilir mi?" dedirtir. fırat tiplemesi de ayrı bir muhteşemliktedir. keza yiğit özgür de aynı şekilde harika karikatürcülerden biridir. çizgilerinde kabından taşmasalar da, esprileri ile aklımızı alırlar. ersin karabulut ise, çizgileriyle gönlümüzü fethetmiş, ancak uzun zamandır karikatürlerinde espri kullanmaması ile ne yazık ki diğerleri kadar güldürememektedir. karikatürlerinde daha çok dram vardır nedense. insanı gülsem mi ağlasam mı ikileminde bırakır. ve tabi ki de ülkemizde, karikatür işini çözmüş, bu işin ilahi olmuş dergi uykusuzdur. bunu kimse inkar edemez. penguen'in kadrosunun uykusuz'u çıkarması ile de penguen de bitmiştir. günümüzde okunabilecek tek mizah dergisi bence uykusuz'dur.
türkiye'de yalnızca ve yalnızca mizah dergileri ile bilinen mizahi resimdir. açıkçası hoş bir tabir olmasa da popüler kültürün etkisiyle karikatür-mizah dergileri geniş bir okuyucu kitlesine ulaşabilmektedir. bu karikatürün geniş kitlelere ulaşması açısından iyi olmasına rağmen ülkedeki yüzlerce karikatür ustasının bilinmemesi veya belli kesim tarafından takip edilmesi gibi bir sonucu beraberinde getirir.
yurt içi ve uluslararası karikatür yarışmasına katılan, ödül alan karikatürler ve bu yarışmaların albümleri incelenirse karikatürlerdeki mesaj olsun, çizgi kalitesi olsun dergi karikatürlerine göre çok daha üstün olduğu anlaşılır.
karikatürün daha geniş kitlelere ulaşması dileğiyle...
insanın yüzünde tatlı bir tebbesüm bırakabilen, çizilen resimi konuşturarak bir geyik kombinasyonu oluşturulan mizah türüdür. bu işi yapanlara karikatürist adı verilir. son zamanlarda bu işi gerçek anlamıyla yürütebilen dergi sayısı ise azalmıştır.
okuması birkaç saniye, çizmesi birkaç saat veya saatler alan, çizmekten delirircesine zevk aldığım, hayatım boyunca çizmek istediğim bir şeydir sanattır bambaşka bir şeydir karikatür.