Üzerimde, nereme koyacağımı bilemediğim emanet!
Bir karganın oyunu gibi yani
Parıltılı eşya hırsızlığı
Siyah bir kuş ömrünün hazine tasası.
''Damla kendini tamamlayınca, damlar'' diyor Asaf
Ne de çabuk tamamlıyor bu kez,
Her yer viran,
Suda boğulan ayaklarım üşümüyor artık
Boynuma doladığım, ışıltılı taşlar!
Biri kopup düşünce yere,
Camımın önüne koyuyorum
Ey karga, izle; ve gelip al diye!
Saklandığım yerden sakladıklarımı çıkarıyorum
Uzun ömrünü kıskandığım ''lanetli''ye inat
Sevmek
Ve kötü bir adamın yerine de koyabiliyorum kendimi artık
Bir şeyler değişiyor içimde; biliyorum!
Buğulanmış bir camın körlüğüne
içimde ısınmış nefesi ekliyorum
Yok oluyorum ve de
Dışarıdaki karganın gözünde
Göz göze geliyoruz yine de
Emanetin hırsızlığı olmaz dercesine
Cam önünden topluyor
içimden düşen her şeyi de
''Can cana, cam cama'' diye sesler çıkıyor evimden
içki kadehleri çarpışırken
Üşüse de dışarıda o, biliyorum
Bu sevgi ''cam''dan öte...