Sinirlenirsin tekme yumruk döversin sonra bir şey olunca kardeşine kafanı dağlara taşlara vurursun o yüzden fevri davranmamak,sinirlerimize hakim olmamız gerekiyor.
12 yaşlarında abimle kahvaltı sofrasında oturuyoruz. şakalaşmadan başladık. yumurtayı bitirdin dedim. elinde kahvaltı için kullandığımız küçük bıçaklardan vardı. vururum bunu sana dedi. vuramazsın dedim. bacağıma hafifçe vurdu. gergin kısma denk geldiği için biraz açıldı yara haliyle. abimdeki yumurtaya devam ediş beni daha da üzdü. bir de ağlama zırlama deyişleri. hem vuruyor hem ağlama diyor. bu sadece tatlı bir olay. abim canımı yakanın dünyasını yakar esasen. kendisiyle inatlaşmamam gerektiğini o gün anladım.
yıllar sonra çekirdek aile fertleri yurdun dört bir tarafa dağıldığı zaman insan pişman oluyor.insan özlemle keşke zamanında kardeşime daha iyi davransaydım diyor.Aile her şeyden önemlidir.
bende çok olurdu bu. abla kardeş atışmasında hep ben yenerdim. abla yerde yalancıktan -anneye yaranmak için- kıvranır, ölesiye ağlar, arada bir sesini çıkarmaz- ki en komik sahnedir- küçük kardeş ne yapacağını şaşırır. gider kolonya getirir 'ama ilk sen başlattın, ağlama annem duymasın ya. acıyo mu ya' diyerek yalvarılır. en fazla bir gün abla konuşmaz. daha nice roundlara ortam hazırlanmıştır.
Dövdükten 10 dakika sonra 'salak ya hakettin ama, demeseydin sende öyle, sen bana iyi davransan bende sana iyi davranırım, hem sende bana vurdun' şeklinde dindirmeye çalıştığım duygu seli.
geriye dönüp düzeltebilmeyi o kadar isterdim ki bunu. çocukluk yıllarında baya baya vururdum kafasına kafasına.
çocukluk işte falan diyerek avunmak da yetmiyor. belki de ta o zamanlardan geliyor kardeşle şu anki uzaklığımız maddi manevi.