kardeş

entry305 galeri23
    100.
  1. eve geç geldiğinizde yatağınızın üzerine şöyle bir not bırakıp gözlerinizi yaşartabilen insandır :

    abi yatağını açtım. hatta içinde bile yattım. Allah rahatlık versin. seni çok seviyorum.
    2 ...
  2. 101.
  3. 102.
  4. gerçek yüzünü yıllar sonra gördüğünde hayal kırıklığı yaratan akraba.
    kardeşine bile güvenme sözünün doğruluğunu yaşadığında yeryüzünde kimsenin kalmadığını düşündüren, senin dert ortağın olan,seninse onun çıkarlarına göre içtenliğini kullandığını anladığın acımasız varlık.
    olmasa da olur. kardeş olmadığı halde kardeşten öte dostların yerini tutar.
    0 ...
  5. 103.
  6. can yakandır. yan odanızdayken bile yabancı gibi olduğunuz, kavga etmeden, birbirinize inciten laflar söylemeden duramadığınız, sanki herkese iyi bir size kötü biridir. hayatta kıskandığınız şeylerin yanına bir de güzel abi/abla - kardeş ilişkileri eklenir. beraber film izlemek ister canınız, mutlu haberleri ilk size versin istersiniz, sarılıp öpüşen kardeşleri gördüğünüzde içiniz acır. neden, nasıl böyle oldunuz, yanlış nerede yapıldı bilemezsiniz ki düzeltesiniz birşeyleri. aynı karından iki yabancı da çıkabiliyormuş diyerek avunmaya çalışırsınız. gözleriniz dolarak asla başkaları gibi birbirini seven, koruyan, kollayan kardeşlerden olamayacağınızı anlarsınız.
    0 ...
  7. 104.
  8. saatin epey ilerlemesine, dayanılmaz bir yorgunluk ve uykusuzluk çekmeme rağmen hâlen daha elimde bir valiz sokakta gezinip duruyordum.

    kalacak yerim yoktu. her gece orada burada kalmaktan fena hâlde sıkılmıştım. fakat birilerine tamah etmekten başka çok yazık ki çarem yoktu. ya o soğukta ki bildiğin kış ortası, sokakta yatacaktım yahut kalacak yerim olmadığını bilen bir arkadaşımdan telefon beklemeye devam edecektim. hangisini yapmaya karar verdim ben bile bilmiyorken ikincisi oldu.

    -alo, abi nerdesin ?
    +dışardayım. (nerede olabilirim ki zaten!)
    -tamam, bekle ben geliyorum.

    arkadaşımın evine yaklaşık 10 dakika uzaklıktaydım. olduğum yer her zaman valizimle onu beklediğim parktı. orada olduğumu bildiğinden tam adres vermemiştim. ha bu 'her zaman' ise yaklaşık 1 aya tekabül ediyordu. cebimde tek kuruş paramın dahi olmadığı koskoca 1 aya.

    arkadaşım can telefonla konuştuktan sonra gelip beni aldı. can iyi bir çocuktu. genelde birlikte geçirdiğimiz vakitlerde yapacağımız herhangi bir şey için benim kararımı beklerdi. 'alsancak'a gidiyoruz' dediysem alsancak'a gider, 'bilmem kimle görüşücem, seninle şu saatte buluşalım' dediğimde hiç itiraz etmez, telefonuma 'ok' diye bir mesaj şeyederdi. benden sadece 1 yaş küçüktü. fakat bana karşı olağanüstü bir saygısı vardı. bu saygısı çoğu zaman hoşuma gitse de bazen bundan üzüntü duyuyordum. 'olm bi' kere de itiraz et lan' demişliğim çok olmasına rağmen hiçbir zaman itiraz etmiyordu. işin nedenine girmeyi çok denesem de hiçbir zaman sonuç alamamıştım. can, bana saygı duyuyordu işte. olay buydu. tamam belki bir arkadaşın bir arkadaşına saygı duymasından çok daha fazlaydı üslubu ama buydu işte. nedeni yoktu. beni inanılmaz bir biçimde sevip sayıyordu o.

    bu yüzden yaptıklarının karşılık beklentisi yahut bir kefaret nedeni ile olması gibi bir ihtimal -aklımın ucuna gelse de- tam olarak aklımdan geçmiyordu. altmetni kavrayabilmiştim çünkü..

    can'la beraber eve gittiğimizde sofradaki üçüncü tabak hazırda bekliyordu bile. can'ın annesi sebahat teyze bir ilkokul öğretmeni olarak emekliliğe gün sayan 40'larının sonunda iyi bir kadındı. her öğretmen gibi zengin değildi. can'ı kıtkanaat geçinerek okutup büyütmüştü. can'ın kişiliğini kimden aldığı çokça belli oluyordu. burada olmayı seviyor ve huzur duyuyordum..

    can'da benim gibi babasız büyümüştü ve benim kadar şanslı değildi zira benim iki ablam varken o tek çocuktu..
    artık yüzsüzlüğe bağlamış olsam da olayı çaresizdim ve bu insanlar da aynı benim onları sevdiğim gibi seviyorlardı beni. sıcak bir aile ortamı, o aile ortamının ikinci çocuğuydum kendi evimden ayrı geçen 1.5 ayım boyunca. kendi evimden ayrıydım çünkü evde tatsız bir takım şeyler yaşamıştım..

    akşam yemeğini yedikten sonra 'eline sağlık sebahat teyze' deyip can'la beraber odasına geçtik. can'a daimi olarak yaptığım gibi küçük bir minnet konuşması yaptım. bu her akşam isteyerek kendimi ortasına attığım boktan bir durumdu ama dedim ya, karşımdaki insanların iyi niyeti ve içtenlikleri içimi rahatlatıyordu. her sabah evden çıktığımda 'bugün bir hâl yol bulucam diyordum can'a. o da ben rahatsız oluyorum diye 'peki, ama bunun için hiçbir zorunluluğun olmadığını biliyorsun; bu evin kapısı her zaman açık ve akşam yemeğinde tabağın her zaman hazır' diyordu. can gerçekten bir 'arkadaş'tı ve başlarda kendisiyle ilgili olan düşüncelerim, sivri dilim aklıma geldikçe canım sıkılıyor, istemsizce kendime sövüyordum. ama önemi yoktu artık, can benim 'kardeşim' dediğim bir adamdı. ben kafamdan bunları süzerken can müzikçalara bir cd taktı. 'bu şarkı çok güzel bak günlerdir bunu dinliyorum, sende seversin' dedi. bir kadın fransızca bir şeyler sayıklıyordu. beğenmiştim. sevişme müziğine benziyordu. uzun süredir de kimseyle sevişmemiştim ama ne can ne de ben pek gey'e benzemiyorduk. ben şarkının adını soramadan hemen cümlesine devam etti '..geçen sene bir gece kız arkadaşımdan ayrıldığım için uyuyamayıp dışarı çıktım. bakkal kapanmadan bir bira aldım. sokakta oturup biramı yudumluyordum ve düşündüm, 'sevgili dediğin nedir ki, bugün var yarın yok. benim aslında sevgiliye değil bir dosta, bir kardeşe ihtiyacım var.. ama benim kardeşim yok..' diye. tam bu zamanlardı.. ne tuhaf, tam bir sene sonra, şimdi sen varsın..' gururlanmıştım. 'her zaman kardeşinim, kardeşim' diyerek zaten duygusal olan ortama bir doz daha duygusal bir ambiyans katıp tiyatral bir diyalog yarattım. sonra biraz daha takılıp uyuduk..

    ardından çok geçmeden bir gün evle sorunlarım çözüldü ve eve geri döndüm. can istanbul'a taşındı. bir müddet telefon ve msn ile iletişimde kalmaya devam ettik. birden telefonuna ulaşamamaya, msn'de online yakalamamaya başladım. üzgündüm. can gitmişti ve artık bir 'alo'muz bile yoktu. ne olduğuna dair asla net bir fikrim olmadı. facebook'ta ilk işlerimden biri 'can gelir' ismini aramak oldu. can gelmedi ama.

    kardeşim dediğim adamı kaybetmiştim ve işin acı tarafı ben kardeşimi sadece 2 aydır tanıyordum.
    5 ...
  9. 105.
  10. candır. aslandır. hayatın en önemli değeridir. özlenendir. asidir. özleyendir. en delikanlı, en canayakın, en dürüst, en baba arkadaştır. uzaktayken burunda tüten, yaklaşınca -zaman zaman- sinir eden ama yine de iyi ki varolan, iyi ki büyüyen ve iyiki adam gibi adam olandır. anne ve babanın büyük çocuğa en büyük hediyesidir. yadigardır. o gün gelip onlar göçünce geriye kalacak olandır. özlenendir...
    0 ...
  11. 106.
  12. ezel'den sonra kullanımı tavan yapmaya başlayacak kelime.

    -kardeş yemek hazır mı?
    -ne kardeşi mahmut karınım ben senin karın...
    5 ...
  13. 107.
  14. ayrı kalındığında kıymeti bilinenmiş kardeş dediğimiz şey. zaten biz insanların özelliği değil midir bu da? elimizdekinin değerini onu kaybedince anlıyoruz. kardeşin değeri de ondan uzak geçirilen her saniyede anlaşılıyormuş.
    onsuz geçen her gün eksik geliyor insana. nefret ettiğiniz davranışları bile size sevimli gelmeye başlıyor bir süre sonra. yanında olsam da yine kavga etsek diye düşünmediğiniz an olmuyor.
    gıcık gıcık gülüşleri kulağınızda her an. söylediği incir çekirdeğini dahi doldurmayacak laflar size ne kadar anlamlı geliyor. yaptığı rezalet esprileri bile komik bulmaya başlıyorsunuz bir süre sonra.
    yanımda olsun da yine başımı şişirsin istiyorsunuz. harry potter'ı defalarca anlatsın, star wars'u dilinden düşürmesin istiyorsunuz. yeter ki yanınızda olsun.
    gece film izlerken yine omzunuzda uyuyakalsın, siz onu yavaşça uyandırıp yatağına yatırmak istiyorsunuz. ama uzakta sizden. yapamıyorsunuz. kalbinizi sanki bir şey delip geçiyor.
    sinir olduğunuz ses tonunu duyunca gözyaşlarınıza zorla hakim oluyorsunuz. yanında olsam da yine beni rahat bırakmasa, onunla oyun oynamam için baskı yapsa, gece yarısı beraber yemek yapıp yeseniz istiyorsunuz.
    bir şey isteyeceği zamanki hareketleri gözünüzün önüne geliyor bazen yol ortasında gülüyorsunuz kendi kendinize.
    yarıyıl tatilinden dönerken tekrar nisanda eve gidebileceğinizi öğrendiğinde verdiği tepkiyi her dakika yeniden, yeniden yaşıyorsunuz: "ama nisana çok var!"
    biliyorsunuz eve gittiğinizde yine kedi-köpek misali kavga edeceksiniz. ama birkaç dakika içinde yine eskisi gibi olacaksınız.
    onu sanki küçücük bir bebekmiş gibi uyurken izleyeceksiniz. alnına bir öpücük kondurup, üstünü üşümesin diye örterken "seni çok seviyorum" diyeceksiniz onun sizi duymayacağını bile bile.
    o sizin daima en değerli varlığınız olacak. kendinizden daha çok önemseyeceksiniz onu. çünkü canınızdır o.
    ağladığında ondan daha fazla ağladığınız, mutlu olduğunda sevincine ortak olduğunuz kişidir. vazgeçilmezdir. birtanedir.
    5 ...
  15. 108.
  16. 109.
  17. ezel 'den sonra boku çıkan kelimedir , üstelik sonraki ş harfinide uzatırlar sokucam somağına yumruğu.

    (bkz: somak)
    0 ...
  18. 110.
  19. kardeşler mecburi kardeştir ama dostlar seçilmiş kardeştir..
    0 ...
  20. 111.
  21. yıllarca yediginiz ictiginiz ayrı gitmez fakat yıllar sonra yediginizin ictiginizin hesabı yapıp hakkını ister şeklinde abisine ihanet eden olmasada olurdu dedirten ve kendisini sildirten kişi.(yaşanmıştır)
    0 ...
  22. 112.
  23. doğduktan 3 yıl sonra gerçekten bir kardeşim olduğunun farkına vardım nedense. sanırım insan idrak edemiyor nasıl bir duygu olduğunu başlarda, hele sizin de yaşınız küçükse sonradan anlıyorsunuz. insan kardeşiyle biyolojik olarak bağlı değil herşeyiyle bağlıdır, aynı topraktanız lafı kardeş için yaratılmıştır adeta.
    0 ...
  24. 113.
  25. ne atılır, ne satılır.
    günahları sevapları kötü huyları iyi karakterleri yani herşeyleri kabul edilenlerdir kardeşler. *
    0 ...
  26. 114.
  27. en yakin akrabadir.
    ne olursa olsun, o bir ayri sevilir, kollanir.
    0 ...
  28. 115.
  29. gelir öper. sonra şu tespiti yapıp yarar :

    -öpünce nasıl gözlerini çatıyo ama.*
    1 ...
  30. 116.
  31. Aynı bir okadarda farklı olduğun diğer yarındır. Asla dediğin her şeyi onun için yapabileceğin, çok kızdıran, çok güldüren, sevilesi, öpülesi, mıncıklanası varlıklardır. Hayatın anlamıdır.
    0 ...
  32. 117.
  33. ramiz dayı sayesinde berbat bir şekilde söylenmeye başlayan kelime.

    (bkz: kardeeeeeş)
    0 ...
  34. 118.
  35. Yeni ise, anne ve babanın doğum kontrolünde başarısız olduğunun göstergesidir.

    (bkz: Gene mi ya, gene mi ya!)
    0 ...
  36. 119.
  37. bizde küçüklere söylenen, yabancılarda hem büyüklere hem küçüklere söylenen hitap biçimi.

    (bkz: brother)
    (bkz: bro)
    (bkz: sister)
    (bkz: karındaş)
    (bkz: abi)
    (bkz: abla)
    (bkz: kardaş)
    (bkz: gardaşşşşşşş)
    0 ...
  38. 120.
  39. on sekiz yaşına gelmiştir, konservatuarda okur bu hayvan.
    ama tuvaletin deliğini bulup da oraya sıçmak konusunda zorlanır. buzluğun kapağını açık unutur o buzdolabının dibine koyar. alt kapının kolu yıvış yıvış buzlu su içindedir, arkasından toplayan amele vardır ya nasılsa. açlıktan gözü döner, bu yaşta hala ocağı açmaya tırstığı için bir şey ısıtıp yemez. sanki grizu madeni bizim mutfak amına koyim, kol gibi ankastre ocak işte. tıraş olur banyo aynasının önü kıl dolar. aynı amele temizler bunu da. keyif pezevengi olduğu için bilgisayar karşısında tatlı yer, sonra ben kitaplarımın arasından çikolataya bulanmış tatlı kaşığı ayıklarım. yine de gider 39 derece ateşliyken sorarım "karnın aç mı?" diye bu puşta, "hmmm, ne yiyebiliriz?" diye menü ister ağzına tükürdüğüm. sonraki gün sürüne sürüne işe gider gelirim, kapıya çıkıp "bir daha ne zaman çamaşır yıkıyoruz?" der her türlü ev işini takım oyunuyla eğlenceli hale getiriyormuşuz gibi.
    bu itliklere kopukluklara rağmen sövmeye çekinirsiniz kardeşe. kırılır, üzülür, gücüne gider diye. uyurken gider bakarsınız. onun rezil ettiği her yeri temizlersiniz. başkası yapsa kafasını gözünü yaracağınız ne kadar hıyarlık varsa hepsini bunun elinden afiyetle yersiniz. kardeş işte.
    0 ...
  40. 121.
  41. gogıla 'kılıçlı savaş filmleri' yazabilecek tek kişidir.
    3 ...
  42. 122.
  43. yaşanan ne kadar kötü şey olursa olsun
    herkesten önce gelen ve daima yanında olacak kişi.
    0 ...
  44. 123.
  45. kan bağı bulunan, farklı yaratımlarda meydana gelmiş, içgüdüsel olarak bağlılık hissi uyandıran varlık.
    0 ...
  46. 124.
  47. tartışmanın ortasında -daha doğrusu kendi kendinize konuştuğunuzda, ha duvar ha kardeş aynı şey- sizin söylediğiniz cümleye adam akıllı cevap vermesi gerekirken "hav" veya "miyav" diyen varlıklardır. cümle kurmadan yoksundurlar. adam gibi kurduğunuz cümleye "hav" demesi ile sizi yıkandır.

    (bkz: utanmak)
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük