büyük bir kahramanlık göstererek botun benzin parasını da kendi krediy kartıyla ödeyen ve kardak kayalıklarına çıkarak türk bayrağını diken askerdir. ancak bugün darbeci diyerekten yargılanmaktadır.
zaten nerede bir halk kahramanımız var ergenekon denilerek içeri tıkılıyor. sanki bütün kahramanlarımız suç işlemiz birer teröristmiş gibi muamele görüyorlar.
Dönemin başbakanı tansu çiller'dir. ''O bayrak inecek, o asker gidecek'' kelimeleri ile akıllarda yer edinmiştir.
...''1996'da Kardak Krizi sırasında Yunan Hükümeti'ni geri adım atmaya zorlayan bir çıkış yapmış ve 24 saat içinde Yunan bayrağı Kardak Adaları'ndan inmiş, Yunan askeri de geri çekilmiştir
"Can veririm ama çakıl taşı vermem." (Kardak Krizi sırasında söylediği bir sözdür)
çok maharetli bi şey yapmıştır! denizin ortasında sikindirik bi kayalığın ne aptalca sorunlara yol açtığını bize gösteren askerdir. yazık o kayaya çıkmak için harcanan yakıta vs.. nerden baksan angutca bir eylemin oyuncağı olan asker...
edit:eksilemişler çok da sikinde şu an herkesin kardak kayalıkları. doğru, insanlar acaba yunanlılar bayrak çekmiş midir diye yatamıyolardır muhtemelen.
tabi bayrak diken vaftiz edilmiş gibi olur, bir daha istese de suç işleyemez.* sorun aslında basit türkiye'de asker kendini ülkenin tek sahibi olarak görüyor, bir sorun olduğunda kurtarıcı da ta kendileri. birinin bir şeyler yapması gerekiyordu ve yaptı.
bi de savunuyosunuz. denizin ortasında bi kayalık ya.
hakimiyet derdine mi düştünüz gider uluslararası alanda halledersiniz meseleyi. çocuklar gibi sen önce bayrak diktin ben senden 10 dakka önce diktim ne demektir ya? devletin parası mı kalmamışmış,böyle şeylere 25 senedir para harcanıyo zaten. bi de bunu mu savunacağız?
bugün kimsenin siklemediği ama sikliyomuş gibi davrandığı bir kayalıkta hiçbir anlamı olmayan bir işi yapan askerdir.
denizin ortasındaki sikindirik bir kaya olmakla birlikte, uluslararası anlaşmalar ve tüm haritalarda açık ve net bir şekilde görüleceği üzere, yunan adasıdır.
bu adaya giden çıkan 3-5 askeri barbaros hayreddin paşa sanmak bildiğin anokrizmdir. saçmalamamak lazım.
kardak kayalıklarına çıkarak türk bayrağı diken 12 askerin hepsinin şüpheli bir şekilde ölmesi öncelikle incelenecek konu olmalıdır. bu askerlerin hepsi kendi alanının dahisi. ülkesi için tehlikeleri göze alan, zor görevlerin başarıyla üstesinden gelen insanların çok iyi korunması gerekmez mi? bu insanlara zarar verenlerin en kısa zamanda
-istihbahrat görevlileri aracılığıyla- karşılığını görmesi gerekmez mi?
üst düzey yöneticilerin bu konuyla ilgili hangi araştırmaları başlattıkları merak konusu. bu konunun araştırılmadığına, üstünün örtüldüğüne ihtimal dahi vermek istemiyorum. görsel ve/veya yazılı basında konuyla ilgili açıklamalara yer verilse, askerlerimizin öldüğünü öğrendiğimiz yerden karşılığında nelerin yapıldığını da öğrenmiş olsak, içimiz rahatlasa...
Yaptığı pek beğenilmeyen, hor görülen askerdir.
Ergenekon ve Balyoz mağdurudur bir çoğu.
işte o askerlerden birinin adı da Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen'dir.
1996 yılında yaşanan Kardak krizi sırasında, Yunan botlarını atlatarak kayalıklara Türk Bayrağı çeken ekipte yer alan askerlerden biriydi.
Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde Yunanistan 8 darbeci askerimizi iade etmeyeceğini bildirmesinin ardından genelkurmay başkanı Hulusi Akar da Kardak Kayalıkları yakınına giderek gözlemlerde bulunmuş ve hemen bir Yunan Sahil Güvenlik botu peydahlanmıştır.
Hani beğenmiyorduk ya askerimizin Kardak'a çıkıp bayrak dikmesini ve küçümsenecek bir şey gibi bakıyorduk ya... işte Yunanistan bu kadar basit bakmadı meseleye ve onunla birlikte yaklaşık 20 adaya daha asker çıkarttı. Bayrak ta dikmedi. Zemine Yunan bayrağı çizip boyadılar ki olası benzer bir olayda Yunan izleri hemen silinmesin. Bazı adalara da bayrak dikmekle de kalmadılar, karakol yaptılar, silah koydular. Artık o kadar da basit değil yani o adalara çıkmak. Aydın'da, izmir'de sit alanı olarak görünen adalara şu an gidemediğimizi bir çok Türk vatandaşı bilmiyor bile.
Aslında bakılacak olursa Yunanistan'ın hiç bir açıklama yapmadan işgal ettiği bu adalar cumhuriyet tarihinin yaşanan en büyük toprak kaybı olarak nitelendirilebilir.
Hani biz askerimizin bayrak gitmesine "iyi bok yemişsiniz" tavrı takınıyoruz ya işte yunanistan 2004 yılından itibaren o beğenmediğimiz adalara el koymaya başladı. Bu konuda hiçbir açıklama yapılmıyor, verilen soru önergeleri cevaplanmadan reddediliyor.
Durumu zaten Kardak'a bayrağı diken askerimiz Ali Türkşen sosyal medyada aşağıdaki mesajıyla özetlemiş
"Dün başkanlık yokken iki üsteğmen on astsubayla gittiğin kayalığa, bugün omzu yıldızlar geçidi general ve amirallerinle gidemiyorsan arıza sistemde değil yönetenlerdedir"
Başlığı canlandırmak için değil de araştırırken bir şey daha çıktı karşıma.
Kardak kayalıklarına düzenlenen operasyonda görevli askerlerimizden biri de SAT komandosu Kıdemli Başçavuş Sadettin Doğan'dı.
Sadettin Doğan'da Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmatlar yüzünden istanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianameyle Deniz Kuvvetleri bünyesinde kurulan Ergenekon örgütü'ne dahil edilmişti. Kardak Kayalıkları'nda beraber görev yaptığı SAT komandoları Levent Bektaş, Emre Onat, Ercan Kireçtepe, Eren Günay, Mustafa Turhan Ecevit, Ergin Geldikaya, Ferudun Arslan, Halil Cura ve Ali Türkşen ile irtibatlı olduğu öne sürülmüş ve hakkında Ergenekon üyesi olmak suçundan 15 yıla kadar hapis cihazı istenmişti. Yaşanan gelişmeler sonrası 2012 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nden istifa etmişti.
Sadettin Doğan 2014 yılı Mayıs Ayı içinde Somali'nin BAşkenti Mogadişu'da Türk Hava Yolları bürosunda güvenlik şefi olarak görev yaparken içinde bulunduğu araca yönelik silahlı saldırı saldırıda başına isabet eden 4 kurşun nedeniyle 42 yaşında yaşamını yitirdi.