Çanakkale hariç büyük Misya sahasını ele geçiren Karası Beyliği, 1302-1308 tarihleri arasında Bizans imparatorluğunun önce Alanlara daha sonra Katalanlara dayanarak Türk beylikleri üzerine yönelik seferleri sebebiyle bir durgunluk dönemi yaşamıştır. Bu dönemden sonra beylik tamamen bağımsız oldu ve ortadan kalkan Selçuklu Saltanatı ile bağlarını kopardı. Kısa sürede sınırlarını genişletti ve biri Balıkesir biri Bergama olmak üzere iki merkezden yönetilecek bir beylik haline gelmiştir.
Karası Bey döneminde beylik; Bizans ve Bulgar baskısı ile Rumeli, Moğol baskısı ile Anadoludan göçler almıştır. Bu göçler ile beylik güç kazanmış ve nüfuzunu arttırmıştır. Karası Bey 1328 yılından önce vefat etmiştir. Vefatından sonra beyliğin başına kimin geçtiği ile ilgili net olarak bir kaynak bulunmamaktadır. Bu dönem için Karası Beyliği tarihinde üç isim geçmektedir. Bunlar Yahşi, Dursun ve Demirhan Beylerdir. Bunlardan sadece Yahşi Bey Karası Beyin oğlu olarak bilinmektedir diğer iki beyin oğulları olup olmadığı şüphelidir. Yahşi Bey, Bergama ve çevresinin, Demirhan Bey de Balıkesir ve çevresinin idaresini elinde bulunduruyordu. Dursun bey ise bir iyi niyet veya tabiiyet işareti olarak Osmanlı merkezine gönderilmiştir.
1328de III. Andronikos Bizans tahtına geçtiği sıralarda izmir, Aydınoğlu Umur Bey tarafından zapt edildi. Öte yandan 1326de Bursayı fetheden Osmanlı genişlemeye devam ediyordu. III. Andronikos gelişen Osmanlı akınları ve ele geçirdikleri yerlerde bağımsızlık amacı güden Latinlere karşı öncelikle bunların çevresindeki Türkmen beylikleri anlaşma yoluna gitmek istedi. Bu doğrultuda ilk teşebbüsü 1328de Bigaya gelerek Karasıoğlu Demirhan Bey ile bir saldırmazlık anlaşması yapmasıdır. Ancak, Batı Anadoludaki beyliklerin faaliyetleri ve başarıları doğrultusunda Venedikliler, Cenevizliler, Rodos Şövalyeleri ve Latinler rahatsız olmuştu. Bu durum karşısında 1327 yılında Venedikliler, Rodos Şövalyeleri ile Bizans imparatorluğunu da içine alan haçlı ittifakı kurmayı düşündüler. Papa XXII. Johannesin teşebbüsü ile 1334 yılında Haçlı ittifakı yapıldı. 1334 Eylülünde Haçlılar Edremit Körfezi civarında Bergama emiri Yahşi Beyin komutasındaki Türk Donanması ile savaşa girişti. Türkler ağır bir kayba uğradı. 3000 asker şehit düşerken 100 kadar gemi tahrip edildi. Haçlıların Ege Denizindeki bu başarısı geçici bir süre Türk yayılmasını durdurdu. Edremit Körfezinden ayrılan Yahşi Beyin donanması izmir Limanına sığındı. Haçlı donanması da onları takip etti. 17 Eylül 1334te izmir Limanına sığınan Türk donanması ile Haçlı donanması arasında bir çarpışma meydana geldi. Kara çıkartması denemesi başarısız olan Haçlılar, Aydınoğlu Umur Beyin Birgiden dönmesi esnasında geri çekildi. Yahşi Beye bir daha böyle bir güce erişemeyecek şekilde darbe vuran Haçlılar, Türk denizciliğinin gelişmesinin de bir süre durmasına neden oldu.
Kısa sürede kendini toparlayan Karasıoğulları Trakyaya yönelik akınlara devam ettiler. III. Andornikos 1341 yılında ölünce yerine oğlu V. Ioannes Palaiologos geçmiş, henüz küçük olduğu için Kantakuzenos vasisi olmuştur. Bu sırada Bizans imparatorluğu Balkanlardan ve Anadoludan tehdit altındaydı. Karası ve Saruhan beylikleri Trakyaya yeni bir sefer hazırlıkları içindeydiler. Kantakuzenos bir yandan Orhan Bey ile antlaşma yolu ararken bir yandan da Saruhan ve Yahşi Beylere karşı donanma hazırlanması için komutanını görevlendirmiştir. Bu esnada Kantakuzenosun aniden Geliboluya gitmesi gerekti çünkü Yahşi Beyin büyük bir askeri kuvvet ile geldiği haberini almıştı. Burada cereyan eden savaş sonrasında Türkler yenildiler. Arka arkaya iki mağlubiyet alan Yahşi Bey adamlarının çoğunu kaybetmişti. Bu doğrultuda ümitsizliğe düşerek barış istemek zorunda kaldı. Bu suretle Kantakuzenos ile bir daha taarruz etmeyeceğine dair söz vererek bir anlaşma yaptı. Bu anlaşmadan sonra Yahşi Bey hakkında bir bilgi veya belgeye rastlanılmamıştır. Kantakuzenosun eserinde 1343 yılında Asya ve Truva emiri olarak Süleyman Beyin adının geçmesi muhtemelen Yahşi Beyin vefat ettiğinin göstergesidir.