Bugün amca olarak dördüncü günüm ve işe gidip geldiğim için hastalık bulaştırma korkusuyla yeğenimi göremedim daha. Karantinada olsaydım en azından görmeye giderdim.
bizde değişen bir şey yok günlük rutin aynen devam allaha şükür.
Allaha şükür çünki maalesef bu dönemde bu rutinini devam ettiremeyen bir sürü arkadaşımız oldu işinden gücünden olduğu için.
Millet işe niye gidiyoruz diye isyan ediyor ancak gidecek işi kalmayanlara baktıkça bu karantina günlerinde devam edecek bir işim olduğu için seviniyorum.
çok pis baş ağrıları ile geçmektedir. alışmamış g.t de don durmaz derler ya. yıllar yıllar boyunca haftanın 5.5 günü çalışıp şimdi bir anda evde oturmak zorunda kalınca baş sırt ve oturma organı ağrıları peydah oluyor. özellikle baş ağrısı fena. camdan balkondan dışarıyı kesmek de yetmiyor illa bir yerlere gideceksin illa bir şeyler ile meşgul olacaksın. amcalara sokağa çıkıyorlar diye kızdık ilk başlarda ama bir yandan da hak vermeye başladım ufak ufak. 4-5 saatten fazla durulmuyor evde.
kendi adıma konuşmak gerekirse geçen sürede kendi kendime konuşmada ustalaştım.
yalnızca durum bildirimleri yapmakla kalmayıp (örn. ayy kahve çok sıcakmış, ne biçim şarkı ya bu vb.) artık ismini mono-diyalog koyduğum kendi kendine çift taraflı şekilde konuşmayı da keşfetmiş bulunmaktayım. Kendi kendime bugüne kadar yaptıklarımdan on kat iyi espri yapıyor ve bu muazzam esprilere bir saat güldükten sonra yanımda kimse olmadığı - esprimi kimse duymadığı için hafif hüzünleniyorum.
bundan bir sonraki adım delirmek diyorlar ama, hayırlısı.
Başlarda resim çizebiliyor, kitap okuyabiliyor, izlediğim şeylere odaklanabiliyordum. Eeh ama çok sıktı artık. Valla yıldım. Ne zaman biteceği belli olsa katlanabiliriz bence ama böyle zor.
şahsım adına son günlerde tahammül sınırları aşılmaya başlanmıştır.
hani tamam bir şekil sineye çekiyordum, okumadığım şeyleri okurum izlemediğim şeyleri izlerim falan kandırıyordum kendimi, artık ciddi manada balkona çıkıp "haaayııııııııııııııııır" diye bağıracak noktaya geldim.