ağırlıklı olarak edebiyat kitaplarını ve yazarlarını tanıtan, bunun yanında edebiyat dışı ürünlere ve yazarlara da yer veren, en kapsayıcı tabirle bir kitap programı.
hazırlayan ve sunan doğan hızlan. genç bir sunucu daha var ki daha çok genç yazarlarla röportajları yapar. doğan hızlan ise yaşıtlarıyla, sohbet havasında konuşur.
Algı kalıbı aynı olan ama yaşadığımız duygular farklı olan olaylar yaşarız. örneğin ; yağmur yağması " algı kalıbı " ama iki farklı anı...
birisinde arkadaşınız sizi ekler diğerinde aynı arkadaşınız ile mutlu olmuşsunuzdur.
ama o an ki duygunuz neyse yaşatılan diğer duyguyu göz ardı edersiniz. Aklınıza gelse bile, bu ruh halinden kaynaklanıyor... Bazı durumlar da eğer çıkarcı bir insan değilseniz hala arkadaşken bunu yapmak erdemdir... Ama kazık yemişseniz biraz saflıktır.
O an ki ruh halinize göre yalpayabilirsiniz. bunu yapmakta ya da duygunuz ile diğer duyguya anlam da yükleyebilirsiniz... bu bir yalpalanmadır.
Yapılması gereken diğer duygu da yaşatılanlara bakmak ve o duyguyu hissetmek.
kavga durumlarında, gayet işe yarıyor bende.
aşk acısında yarar mı ? bilemiyorum...
girdiğim isimsiz bir Word dosyasında. telefonun not defterinde. yada bir defterin arka sayfalarında yakalıyorum bazen kendimi yazdığım saçma sapan şeylerle.
az önce müzik klasörümden çıkan 4 lük.
kızıl bir gök getiriyorsun. ardından ağaçlar alev alıyor. şehri bırak, beni al diyorsun. gök yanıyor. uçaklar iniyor. atlar koşuyor. Halep, Şam yahut Türkiye. diyorsun, olan bize oluyor. herkes konuşuyor. kavgaysa kavga, duaysa dua ancak herkes konuşuyor. çıkmadan evlerden, sokaklarda dolaşmadan gün bitiyor. diyorsun, evet akşam oluyor. kızıl bir gök, haşim'inki gibi. denizler çirkin ve tuzlu. havada ağır koku. semt beni çağırıyor diyorsun. ömrünün ne kadarını yaşadın. kaç kapı süpürdün. ve niçin karıncalandın, niçin karardın. zaten geleceği Yok kimsenin, kaldırın sofrayı!
Bedenleşmiş zikirleri vardı, tüm gücünü bakışlarında kaybetmiş adamın.
Oturup sıralamıştı sırdaş menfaatlerini bir bir.
Kalbi Tüm tik taklara vezir.
Kâhyası olduğu bir vitr.
Tüm el değmemiş varlığını selamlıyor kederden.
Uzak bir tepe gibi kederi, ona yakın, ona uzak.
Tutunamadığı bir gün ışığı çoktan örtmüş yine helâl lokma yüzleri. Sevdiğine mi yanmalı, yandığına mı?..