Gölge oyununun Anadolu'ya gelişiyle ilgili değişik görüşler ileri sürülmektedir. Bu görüşlerden birisi gölge oyununun Orta Asya'dan ve iran üzerinden Anadolu'ya getirilmiş olduğu şeklindedir.
Bu görüşü savunanlar, Orta Asya'da oynatılan "Çadır Hayal" ve "Kolkorçak" adı verilen kukla oyunları ile gölge oyunu arasında baş kurmuşlardır. Özellikle Çadır Hayali gölge oyunu olarak değerlendirilmiş. Türklerin Orta Asya'da gölge oyunu oynattıklarını, göçlerle de Anadolu'ya getirdiklerini ifade etmişlerdir. Bu görüşe bazı araştırmacılar da katılmıştır. Oysa çadır hayali, ipli kukla, Kolkorçakel kuklası olup, bugün de aynı isimde Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinden Özbekistan'da oynatılmaktadır.
Kukla ile gölge oyunu konusunda araştırmalarda ikisinin birbiriyle karıştırılmasının ve yanlış yorumlanmasının nedenlerinden biri "hayal" sözcüğünün hem kukla hem de karagöz oyunu için kullanılmasıdır. XVII. YY''da, ikisini birbirinden ayırmak için "Karagöz" ve "Kukla" terimleri kullanılmaya başlanmıştır. (And, Metin; Dünya'da ve Bizde Gölge Oyunu, Ankara 1977, Doğu Matbaacılık, 446+xxxıı s.262, Türkiye iş Bankası Kültür Yayınları)
Karagöz gölge oyununundaki karakterlerin sınıflandırılması Prof. Dr. Metin And tarafından şöyle yapılmıştır:
Oyunun hiç şüphesiz başrol oyuncusu Karagözdür. Saf ve iyi niyetlidir. Okumamış bir halk adamıdır. Hacıvatın kullandığı yabancı kelimeleri anlamaz ya da anlamaz görünüp, onlara yanlış anlamlar yükleyerek ortaya çeşitli nükteler çıkarırken bir taraftan da Türkçe dil kuralları ile yabancı kelimeler kullanan Hacivat ile alay eder. Her işe burnunu sokar,her işe karışır, sokakta olmadığı zaman da evinin penceresinden uzanarak, ya da içerden seslenerek işe karışır. Dobra, zaman zaman patavatsız yapısından dolayı ikide bir zor durumlarda kalırsa da bir yolunu bulup işin içinden sıyrılır. Çoğu zaman işsiz, geçim derdindedir . Başında ışkırlak adı verilen oynak bir şapka vardır. Ve Karagöz de böyle tanınır.Oyunda sadece Karagöz-Hacivat değil başka oyuncularda vardır.Yunan hırsızlar hacivat ve karagözümü alıp karagözis ve hacivatis adını vererek ülkelerine ait olarak gösterirler.
çipura balığına en çok benzetilen bir balık türüdür ama lezzet olarak çipuranın yanından bile geçmezdir. adana ve çevresinde tahta balığı olarak da anılır.
geleneksel türk tiyatrosunda bir gölge oyunudur. iki başoyuncusu vardır: karagöz ve hacivat. karagöz, okumamış halkı; hacivat ise aydın ya da yarı aydın kişileri temsil eder. yazılı bir metin yoktur. doğaçlama yoluyla oynatılır.
--spoiler--
hacivat: yazık karagöz yazık!.. şu dünyaya eşek geLdin eşek gideceksin..
karagöz: aa kerata! sen eşek geLip de sürücü beygiri mi gideceksin..
--spoiler--
Gölge Oyunu sanatı Orta Asya'dan Türkiye'ye göç eden Türkler tarafından getirilmiştir. Bir başka rivayete göre Yavuz Sultan Selim'in 1517'de Mısır'ı fethinden sonra bu sanat Osmanlı Devletinde gelişmiştir .
Gerçekte, Karagöz ve Hacivatın Bursada yaşamış karakterler olduğu ve Sultan Orhan Camii inşaatında çalıştıklarıdır. Bursa da, Atatürk Caddesindeki Şeyh Küşterinin (Küşterli Mahmud) mezarı bunun ispatıdır. Oyunlarda Şeyh Küşteri Meydanı diye başlanan birçok diyalog, Şeyh Küşterinin bu işin Piri ve yaratıcısı olduğunu vurgulamaktadır. Karagözün mezarı ise bugün çekirge caddesinde Karagöz ve Hacivatın Anıt mezarının bulunduğu bölgededir. Karagözün mezar taşı bugün Yeşilde bulunan Türk islam Eserleri Müzesinde bulunmaktadır.
Oyunun baş rolünde Karagöz ve Hacivat adlı iki zıt karakter vardır. Karagöz halkın ahlak ve sağduyusunun temsilcisidir. Özü sözü birdir. Hacivat ise medrese eğitimi görmüş, kaypak, düzene uyan entelletüel bir karakterdir. Diğer tipleri Tuzsuz Çelebi, Matiz, Beberuhi,Arnavut, Yahudi, Çerkez, Kürt, Laz, Tiryaki, Zenneler vb. oluşturur.
Türk el sanatlarının sahne sanatına dönüşümünün dünyadaki ilk ve tek örneği olan Karagöz Kukla Tiyatro oyunu ve oyunun figürleri, metin veya senaryoya göre sert ve kalın deriden kesilerek boyanır ve ışıklı perdeye yansıtılır. El ile hareketlendirilen, ses ve müziğe göre ustasının tarzına göre aktiflik kazanan kuklalar (tasvirler) perde yansımasında seyirci görecek biçimlerde karşı karşıya veya arka arkaya dururlar.
Karagöz'ün oynatıldığı beyaz perdeye "ayna" adı verilir. Hayal Perdesi; adı da verilen ışıklı 85X125 cm. boyutlarında ki tahta tezgahta yansıma olarak gösterilir. Figürler deliklidir ve bu deliklere uygun uzunluktaki tahta çubuklar geçirilir. Perdeler önceleri 2 x 2,5m iken sonraları 110 x 80m ebadında yapılmaya başlanmıştır. iç tarafta perdenin altında kurulmuş "peş tahtası" vardır. Oyunda bunun dışında zil, tef, kamış, nareke (düdük), perdeyi aydınlatacak kandil veya ampul vardır. Bunlar peş tahtası üzerinde bulunur. Oyunda kullanılan tasvirler 32-40 cm büyüklüğünde olup genellikle manda, sığır ve deve derisinden yapılır. Deriler özel bir yöntem ile şeffaf hale getirilir. Daha sonra "nevregan" adı verilen ucu keskin bıçaklarla işlenir. Parçalar birbirine kiriş veya katküt adı verilen iplerle bağlanır. Daha sonra tasvirler çini mürekkebi veya kök boya ile boyanır.
Karagöz'de işlenen konular komik öğelerle verilir. Çifte anlamlar, abartmalar, söz oyunları, ağız taklitleri belli başlı güldürü öğeleridir :
Hacivat'ın semai söyleyerek perdeye geldiği, perde gazelini okuduktan sonra Karagöz'ü çağırdığı ve Karagözle Hacivat'ın kavga ettikleri giriş bölümüne mukaddime denir. Bu bölümde Hacivat'ın söylediği perde gazelinde oyunun bir öğrenme aracı ve gerçeklerin göstergesi olduğu belirtilerek felsefi tasavvufi anlamı vurgulanır.
Muhavere bölümünde, bu oyunun baş kişileri olan Karagöz ve Hacivat arasında geçen salt söze dayanan olaylar dizisinden sıyrılmış somutlaştırılmış ikili konuşma yer alır. Muhavere tekerleme biçiminde de olabilir. Bu bölümde Karagöz ve Hacivat'ın kişilik özellikleri ve yaratılış açısından birbirlerine karşıt özellikleri vurgulanır. Muhavereler oyunla ilgili olabildiği gibi, ilgisiz de olabilir. Bunun yanısıra çifte Karagözlü muhavere, gelgeç muhaveresi ve ara muhavere çeşitleri de vardır.
Asıl hikayenin anlatıldığı, diğer tiplerin perdeye geldiği bölüme fasıl adı verilir. Oyun buradaki konuya göre isim alır. Fasılın sonunda oyuncular bir biçimde perdeden ayrılır. Hacivat ve Karagöz kalır.
Oyunun sonunun haber verildiği Karagözle Hacivat arasında geçen bitiş bölümünde seyirciden yapılan hatalar için özür dilenip bir sonraki oyunun duyurusu yapılır ve oyun sona erer.
Karagöz'de hiciv ve taşlama vardır. Bu taşlamalar mizahi bir üslupla devlet yöneticilerine kadar uzanmıştır.
Karagöz, saray tarafından ilgi görmüş ve desteklenmiştir. Yapılan şenliklerde, şehzadelerin sünnet düğünlerinde Karagöz gösterilerine yer verilmiştir.
Karagöz özellikle istanbul Merkezli Osmanlı kültürüyle bütünleşmiştir. istanbul'un yaşamını Karagöz oyunlarında görmek mümkündür. Ağalık, Büyük Evlenme, Kayık ve Tahmis bunlardan bazılarıdır. Ferhat ile Şirin, Balıkçı, Cazular, Kanlı Nigar, Leyla ile Mecnun, Ters Evlenme, Tahir ile Zühre, Yalova Sefası, Karagöz'ün Yazıcılığı, Karagöz'ün Aşıklığı, Karagöz'ün Hekimliği vb. Karagöz'ün bilinen diğer oyunlarıdır.
Oynatanlar ise Hayali (Usta), Çırak (Yardımcı), Sandıkkar (2. Yardımcı), Yardak (Hanende), Dayrezen=Dairezen (Def Çalan) ve Hammaldır. (Karagöz Zembilini Taşıyan)
Osmanlı Dönemi'nin en önemli eğlence türlerinden olan Karagöz, Ramazan'lar da, sünnet düğünlerinde, şenliklerde, kahvehanelerde ve bahçelerde oynatılmaktaydı. Dönemin toplumsal olaylarını eleştirel bir gözle konu edinen Karagöz'ün yaygın olarak istanbul'da oynatıldığı bilinmektedir. Anadolu'nun diğer kentlerine ise turneye giden sanatçılar aracılığı ile yayılmıştır.
Günümüzde ülkemizi tanıtıcı sanatların başında gelen Karagöz turistik otel ve lokantalarda oynatılmaktadır. Radyo ve daha çok televizyon aracılığı ile seyirciye ulaşmaktadır.
Karagöz çalışmaları Uluslararası Kukla ve Gölge Oyunu Birliği (UNIMA) Türkiye Milli Merkezi Başkanlığı ve Kültür Bakanlığı'nca yürütülmektedir.
mırmır balığının olduğu her yerde rastlanabilen balıktır. Adını kuyruk kısmındaki siyahlıktan alır. Çipurayla yakın akraba olmasına rağmen tadı çipuraya göre lezzetsizdir. Sahil bölgelerinin kıyı kesimlerinde en çok rastlanan balıklardan biridir.