bugün
- yeşil pasaportlu koca arayan hanım abla12
- yazarlardan akıl almak19
- anın görüntüsü11
- jose mourinho28
- hz ebubekir'in keşke öldürseydiniz dediği çocuk8
- fenerbahçe9
- islamcıların saç ile alıp veremediği nedir11
- gideon reid morgan jj silik yesin kampanyası8
- gideon reid morgan jj34
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması9
- siradansiradisibiri8
- kuresele yavsayan gotler tam liste24
- sözlük erkeklerinin fotoğraf atmaması18
- meral akşener11
- küresel ısınmanın erkek kökünü kurutacak olması11
- rte türkiyenin geleceğinin garantisidir16
- galatasaray'ın ünlü bir hakemle anlaşması15
- 4 israilli rehine için 274 filistinli ölmesi10
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı10
- beyler moralim bozuk yardımcı olur musunuz9
- türbanlı bacımızın milletin ortasında öpüşmesi22
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak23
- aydinoglu bombala22
- bik bik kiraz yerken siz fakirler ne yapıyorsunuz15
- erkeklerin çoğunun yalnız olması11
- bir kızın sizi sevip sevmediğini anlama yöntemleri9
- tebliğcilerin insanların giyimine karışması15
- üstteki yazar sevdiği ve sevmediği iki şey11
- allah'ı seven insan9
- vatanınızın kıymetini bilen diyen gurbetçi16
- ramazanda anne sütü içmeyen oruçlu bebek12
- atatürk'ün yabancılarla evliliği desteklememesi14
- tehlike içermeyen köpeği götüreni durdurmak15
- ellerim bos gonlum hos10
- ağzı göt gibi kokan erkek8
- 3 çarpı 3 çarpı 38
- lise mezuniyet törenleri11
- hapistekiler birbirine mi basıyor sorunsalı8
- sözlük bir tımarhane olsa doktoru kim olurdu12
- sokak köpekleri11
- magnum un 2 tl olduğu yıllar10
- erkekleri aşağılayan kadın9
- ali koç12
- sözlükten hatun kaldırmak24
- amerikan film klişeleri10
- magicovento14
- kuduz karantinası olan bölgeden 35 köpek almak13
- çağırılan yere gitmemek için bulunan bahaneler17
- en sevmediğiniz sözlük yazarları16
- herkesle iyi geçinmek13
hz. muhammed * in kızı fatma için dalga geçilmek için söylenen söz. telafuz edenleri kınıyorum. kınayalim
dalga geçmememiz gereken, bir renk ile kadın isminin birleşimi.
"ata binerim, silah kullanırım, muharebe bana düğün gelir"
cevaplarını veren karafatma'ya hayran kalan mustafa kemal,
"şu dakika da bütün kadınlarımız senin gibi olsalardı karafatma !"
kara fatma'nın kim olduğunu atatürkün hayatını okuyarak öğrenebilirsiniz.
"ata binerim, silah kullanırım, muharebe bana düğün gelir"
cevaplarını veren karafatma'ya hayran kalan mustafa kemal,
"şu dakika da bütün kadınlarımız senin gibi olsalardı karafatma !"
kara fatma'nın kim olduğunu atatürkün hayatını okuyarak öğrenebilirsiniz.
Milli Mücadele'de çok kara Fatma vardır. Ama bunların en ünlüsü Fatma Seher (Erden) hanımdır. 1878'de Erzurum'da doğan fatma Seher kocası Derviş Efendi'nin ölümünden sonra Edirne'ye göç etmiş, izmit cephesinde erkeklerden daha kahramanca savaşmıştır. Hikayesine ilk kez Yeni inci gazetesinin Temmuz 1338 (1922) tarihli sayısında "Kahraman bir Mücahidemiz Fatma Hanım" başlıklı makalede rastlarız. Gazete H.M. imzasıyla çıkan yazıda, "Bu fedakar valide, Türk kadınının yalnız kahramanlar yetiştirmekle kalmadığını ve icab ederse bir dişi arslan gibi bizzat yurdunu müdafaa edebileceğini ispat etmiştir. Ne olursa olsun böyle bir silah omzundan aşağı, fişeklere sarılı, belinde uzun kaması ve tabancasıyla dağlı bir yiğit kıyafetinde bir Anadolulu kadın, ilk defa görülünce, insana evvela derin hayret hissi veriyor. Sonra bu hissiyat yavaş yavaş bir kahraman karşısında duyulan hürmet ve ta'zim hislerine karışıyor ve insan ne büyük bir milletin evladı olduğunu o vakit gurur iftiharla duyuyor..." diye başlar anlatmaya Kara Fatma'yı.
Kara Fatma 1944 yılında kaleme aldığı hatıralarında kendisine Kara Fatma adını, eylül 1919'da Sivas Kongresi sırasında karşılaştığı Mustafa Kemal'in verdiğini anlatır. Bu olaydan sonra Fatma Seher Hanım istanbul'a gitmiş, oradan Topkapılı Pire Mehmet ve Laz Tahsin'le birlikte 15 kişilik bir birlik oluşturarak izmit Cephesi'nde Gülbahçeli Murat Ağa'nın emrine girmiştir. Murat Ağa'nın yardımı ile birliğini 743 kişiye çıkaran Kara Fatma, Halit Paşa'nın kumandasında kahramanca savaşır.
Fatma Seher Hanım, 1 Mayıs 1922'de Meclis Başkanı Kazım (Özalp)Bey, Van mebusu Hasan (Hakkı) Bey ve sovyet Rusya seferi Aralov Yoldaş'ın bulunduğu 1 Mayıs işçi bayramında (kendisi çiçek bayramı der) girdiği bir atış müsabakasında üsteğmen rütbesiyle ve işlemeli gümüş bir sigaralık ile ödüllendirilimişti. Aralov hatıratında "Fatma Çavuş kısa boylu, zayıf, enerjik yüzlü, kara gözlü bir kadındı. Fatma'nın sırtında siyah bir ceket, altında çizgili bir eteklik vardı. Belindeki geniş kuşağında tüfek mermileri, kama, omzunda da kayış görünüyordu. Başını bir yemeni ile sarmıştı.
Kara Fatma kendi hatıralarında "Vatanın büyük kurtarıcısı Ebedi şefin layık olmadığım büyük iltifatı beni son derece sevindirmişti. Esasen bütün emel ve arzum yapmış olduğum hizmetten hiçbir menfaat beklemiyordum. Bu itibarla taltif edilmiş olduğum rütbemin mukabilinde verilecek maaşımı Kızılay'a terk etmekle son vatani görevimi yaptım".der ama bu yüce gönüllüğü kendisine pahalıya mal olacaktır. 5 Temmuz 1923'te Tanin gazetesindeki bir haberden sonra kara Fatma'dan haber alınamaz. Yedigün dergisinin muhabiri Mekki Bey, Kara Fatma'yı 1933 yılında istanbul Galata'daki Rus Manastırı'nda bulur. Derginin Ağustos 1933 tarihli 22. sayısında yayımlanan mülakattan Kara Fatma'nın, Milli mücadele sırasında bir çatışmada iki elini ve akli dengesini kaybeden kızının çocukları ile birlikte nasıl bir sefalet içinde yaşadığını öğreniriz. 55 yaşındaki Kara Fatma yerde, torunları ise tahta kerevetin üzerine serili çuvalın üzerinde yatmaktadır. "iş bulamıyorum ki...Kapıcılık kolculuk bulsam...Çöpçülüğe de razıyım. Kızımla torunlarıma bakayım.." der öfkeli be kırgın bir ses tonuyla. Bir eliyle göğsündeki istiklal madalyasını gösterir ve "bütün sefaletimi unutturan, beni yaşatan bu istiklal madalyasıdır, açım ama şerefliyim! der. Mekki Bey gördüklerini sütunlarına yansıtsa da hayırsever insanlara sesini duyuramaz. Kara Fatma'nın yoksulluk içindeki yaşamı yıllarca sürer. 1944'te içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıyı azaltmak için hatıralarını yayınlamak zorunda kalır. 66 yaşında yeniden hatırlanıp Defterdarlık'ta bir işe yerleştirilir. Bu da derdine çare olmaz. istanbul Şehir Meclisi üyesi Yekta Ragıp Önen'in çabalarıyla bir miktar daha para toplanır ama yeterli olmaz. DP Kars mebusu Tezer Taşkıran ve Rize mebusu izzet Akçal'ın konuyu TBMM gündemine getirmesi üzerine, 22 Şubat 1954 tarihinde Fatma Hanım'a 170 lira 'ömür boyu' maaş bağlanır ama Kara Fatma'nın ömrü bu maaşı almaya yetmez. Kara Fatma 2 temmuz 1955'te istanbul Darülaceze'de vefat eder ve kasımpaşa'daki (Şimdi var olmayan) Kulaksız mezarlığına defnedilir. (Zeynep Kutluata,Sabancı Üniversitesi'nde 2006 yılında kabul edilmiş lisansüstü tezi,Taraf Gazetesi,8 Mart 2009)
Başka bir ülkede olsa adına heykel dikilecek kahramanlarımızı sefalet içinde öldürüyoruz. Amerikan süper kahramanlarının olmayan hayatlarının hikayelerini ezbere biliriz de kendi gerçek süper kahramanlarımızı tanımayız. Başka milletlerin kahramanlarının hikayelerini sinemalarda seyrederiz de kendi kahramanımızın adı bir böceği çağrıştırır sadece.
Kara Fatma 1944 yılında kaleme aldığı hatıralarında kendisine Kara Fatma adını, eylül 1919'da Sivas Kongresi sırasında karşılaştığı Mustafa Kemal'in verdiğini anlatır. Bu olaydan sonra Fatma Seher Hanım istanbul'a gitmiş, oradan Topkapılı Pire Mehmet ve Laz Tahsin'le birlikte 15 kişilik bir birlik oluşturarak izmit Cephesi'nde Gülbahçeli Murat Ağa'nın emrine girmiştir. Murat Ağa'nın yardımı ile birliğini 743 kişiye çıkaran Kara Fatma, Halit Paşa'nın kumandasında kahramanca savaşır.
Fatma Seher Hanım, 1 Mayıs 1922'de Meclis Başkanı Kazım (Özalp)Bey, Van mebusu Hasan (Hakkı) Bey ve sovyet Rusya seferi Aralov Yoldaş'ın bulunduğu 1 Mayıs işçi bayramında (kendisi çiçek bayramı der) girdiği bir atış müsabakasında üsteğmen rütbesiyle ve işlemeli gümüş bir sigaralık ile ödüllendirilimişti. Aralov hatıratında "Fatma Çavuş kısa boylu, zayıf, enerjik yüzlü, kara gözlü bir kadındı. Fatma'nın sırtında siyah bir ceket, altında çizgili bir eteklik vardı. Belindeki geniş kuşağında tüfek mermileri, kama, omzunda da kayış görünüyordu. Başını bir yemeni ile sarmıştı.
Kara Fatma kendi hatıralarında "Vatanın büyük kurtarıcısı Ebedi şefin layık olmadığım büyük iltifatı beni son derece sevindirmişti. Esasen bütün emel ve arzum yapmış olduğum hizmetten hiçbir menfaat beklemiyordum. Bu itibarla taltif edilmiş olduğum rütbemin mukabilinde verilecek maaşımı Kızılay'a terk etmekle son vatani görevimi yaptım".der ama bu yüce gönüllüğü kendisine pahalıya mal olacaktır. 5 Temmuz 1923'te Tanin gazetesindeki bir haberden sonra kara Fatma'dan haber alınamaz. Yedigün dergisinin muhabiri Mekki Bey, Kara Fatma'yı 1933 yılında istanbul Galata'daki Rus Manastırı'nda bulur. Derginin Ağustos 1933 tarihli 22. sayısında yayımlanan mülakattan Kara Fatma'nın, Milli mücadele sırasında bir çatışmada iki elini ve akli dengesini kaybeden kızının çocukları ile birlikte nasıl bir sefalet içinde yaşadığını öğreniriz. 55 yaşındaki Kara Fatma yerde, torunları ise tahta kerevetin üzerine serili çuvalın üzerinde yatmaktadır. "iş bulamıyorum ki...Kapıcılık kolculuk bulsam...Çöpçülüğe de razıyım. Kızımla torunlarıma bakayım.." der öfkeli be kırgın bir ses tonuyla. Bir eliyle göğsündeki istiklal madalyasını gösterir ve "bütün sefaletimi unutturan, beni yaşatan bu istiklal madalyasıdır, açım ama şerefliyim! der. Mekki Bey gördüklerini sütunlarına yansıtsa da hayırsever insanlara sesini duyuramaz. Kara Fatma'nın yoksulluk içindeki yaşamı yıllarca sürer. 1944'te içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıyı azaltmak için hatıralarını yayınlamak zorunda kalır. 66 yaşında yeniden hatırlanıp Defterdarlık'ta bir işe yerleştirilir. Bu da derdine çare olmaz. istanbul Şehir Meclisi üyesi Yekta Ragıp Önen'in çabalarıyla bir miktar daha para toplanır ama yeterli olmaz. DP Kars mebusu Tezer Taşkıran ve Rize mebusu izzet Akçal'ın konuyu TBMM gündemine getirmesi üzerine, 22 Şubat 1954 tarihinde Fatma Hanım'a 170 lira 'ömür boyu' maaş bağlanır ama Kara Fatma'nın ömrü bu maaşı almaya yetmez. Kara Fatma 2 temmuz 1955'te istanbul Darülaceze'de vefat eder ve kasımpaşa'daki (Şimdi var olmayan) Kulaksız mezarlığına defnedilir. (Zeynep Kutluata,Sabancı Üniversitesi'nde 2006 yılında kabul edilmiş lisansüstü tezi,Taraf Gazetesi,8 Mart 2009)
Başka bir ülkede olsa adına heykel dikilecek kahramanlarımızı sefalet içinde öldürüyoruz. Amerikan süper kahramanlarının olmayan hayatlarının hikayelerini ezbere biliriz de kendi gerçek süper kahramanlarımızı tanımayız. Başka milletlerin kahramanlarının hikayelerini sinemalarda seyrederiz de kendi kahramanımızın adı bir böceği çağrıştırır sadece.
kurtuluş savaşında bir efsanedir o. gerçek bir efsane...
milli mücadele yıllarında bayan askerlere verilen isim. öyle ki böyle bir gazimiz erzurumlu kara fatma rus ortodoks kilisesinse sefaletle hayata veda etmiştir.
birinde çarşafıma dolandığını ve hunharca parçalandığını düşündüğüm tiksinti böcek. nasıl mı anladım uyandığımda bacağı bacağıma yapışıktı.
birinde de ezmişliğim vardır kendilerini ıy.
birinde de ezmişliğim vardır kendilerini ıy.
adını duyduğum anda beni kaşındıran mahlukat. genellikle geceleri ortalarda dolaşan, ezildiğinde 'cıtırrr' diye ses çıkaran, yakından bakıldığında antenlerinin olduğu tespitine vardığım haşere.
birde bunlar ölmeden ters dönüyorlar onu çözemedim ayakları takılıp düşüyorlar galiba. sonrada dönemiyorlarmı diye merak ettiğim hayvandır.
birde bunlar ölmeden ters dönüyorlar onu çözemedim ayakları takılıp düşüyorlar galiba. sonrada dönemiyorlarmı diye merak ettiğim hayvandır.
BiR KARAFATMA'NIN Günlüğü
Dün gece yine ölümle burun buruna geldim. Kendime bir zarar geleceğinden değil ama karım Cemile ne yapar sonra.
Biz akşam yemeğimizi genelde saat 23-24 gibi yerdik, ama ev sahiplerimizin misafiri geldiğinden geç vakitlere kadar oturup yatmadılar. Neyse ki misafirlerin gitmesiyle birlikte uykuya daldılar. Bir süre ortalığın sakinleşmesini bekleyip,
yiyecek toplamaya başladım.
Bugün misafirler geldiği için menü çok zengindi.Pasta ve börek kırıntılarına bayılırız. Her neyse ben nevaleyi toplarken birden mutfağın ışığı yandı ve "Aaaaaa! Karafatma" diye bir ses duydum. Salak adam, ben bir erkeğim Fatma da nereden çıktı. Benim adım ismail. Böyle şeyler delikanlıyı bozar. Hadi beni karımla karıştırdın diyelim. Sen ne kadar korkak bir adamsın. Benim kaç katım büyüklüğünde olmana rağmen bu bağırış da ne böyle? O korkunç sesin kesilmesiyle birlikte,sanki ben ona bir şey yapmışım gibi beni kovalamaya başladı. inanın o kadar da dikkat ediyorum, tabak, çanak, bardak üzerinde dolaşmamaya. çünkü bu dingilin karısı çok titiz. Bazen diyorum ki bu gıcıkların misafiri
geldiğinde git ortalarda dolaş böylelikle utanılacak duruma düşsünler. Ama yapamıyorum işte. Ne olursa olsun, ekmek yediğin tekneye kötü gözle bakmamak gerekir.
Ben eve geldiğim ilk yılları hatırlıyorum da ne güzeldi o günler. Rahmetli kayınbabam ve kayınvalidem beni evlerine kabul etmişlerdi. O zamanlar rahattık, çünkü ev sahibimiz Rıza amca kördü. Bu sebeple evin her yerinde serbestçe dolaşabiliyorduk. Hatta Rıza amcayla aynı sofrada yemek yediğimiz günlerde oldu. Gerçi bizleri görebilseydi nasıl davranırdı bilmem ama o hep yüreğimizde yaşayacak. Rıza amcanın durumu pek iyi sayılmazdı, memur emeklisiydi. Bu ev de rahmetli karısınınmış, bu yüzden yiyecek konusunda bu kadar fazla seçeneğimiz yoktu. Ama daha mutlu ve huzurluyduk. Rıza amca bir gün görünmez kazaya kurban gitti. Gerçi onun için bütün kazalar görünmezdi. Rıza amcanın toprağa verildiği gün biz de oradaydık. Karşı komşusu Osman Zeki bey bize geldiğinde ceketini asmıştı. Biz de bunu fırsat bilip ceketin cebine girdik. Ardından Osman Zeki beyle birlikte mezarlığa doğru yola koyulduk.
Rıza amcanın üç tane oğlu vardı ama bugüne kadar sadece nüfusta gözüküyorlardı. Hayırsızlar daha ilk günden evi satışa çıkardılar. Evi şu anda oturan adam ve karısı satın aldı. Eve ayak basmalarıyla kayınbabam ve kayınvalidemi öldürmeleri bir oldu. Adam sonra iğrenerek cansız bedenleri kağıda sararak çöpe attı. Sanki kendisi çok temizmiş gibi. Halbuki tuvaletten çıktıktan sonra ellerini yıkamadığına defalarca şahit oldum. Şimdilerde kendine üzerinde rahmetli kayınvalidemin resmi olan bir ilaç almış, durmadan üzerimize sıkıp duruyor.
Kayınvalidem Sultan hanım gençliğinde fotomodel olduğu için bu tür ilaçların üzerinde resmi bulunuyor. Hatta bir iki reklam filminde de oynamıştı. Ama evlenince mecburen bırakmış. Çünkü kayınbabam tam bir Osmanlı erkeğiydi.
Bugüne kadar rahmetli Rıza amcanın anısına bu evde oturduk, artık daha fazla dayanacak halimiz kalmadı. Eşe dosta haber saldık. Kendimize göre bir ev bulur bulmaz taşınacağız buradan. Belki de sizin evinize yerleşiriz hayat bu belli mi olur? KARA iSMAiL ,Kara Fatma(cemile)'nın eşi.
Dün gece yine ölümle burun buruna geldim. Kendime bir zarar geleceğinden değil ama karım Cemile ne yapar sonra.
Biz akşam yemeğimizi genelde saat 23-24 gibi yerdik, ama ev sahiplerimizin misafiri geldiğinden geç vakitlere kadar oturup yatmadılar. Neyse ki misafirlerin gitmesiyle birlikte uykuya daldılar. Bir süre ortalığın sakinleşmesini bekleyip,
yiyecek toplamaya başladım.
Bugün misafirler geldiği için menü çok zengindi.Pasta ve börek kırıntılarına bayılırız. Her neyse ben nevaleyi toplarken birden mutfağın ışığı yandı ve "Aaaaaa! Karafatma" diye bir ses duydum. Salak adam, ben bir erkeğim Fatma da nereden çıktı. Benim adım ismail. Böyle şeyler delikanlıyı bozar. Hadi beni karımla karıştırdın diyelim. Sen ne kadar korkak bir adamsın. Benim kaç katım büyüklüğünde olmana rağmen bu bağırış da ne böyle? O korkunç sesin kesilmesiyle birlikte,sanki ben ona bir şey yapmışım gibi beni kovalamaya başladı. inanın o kadar da dikkat ediyorum, tabak, çanak, bardak üzerinde dolaşmamaya. çünkü bu dingilin karısı çok titiz. Bazen diyorum ki bu gıcıkların misafiri
geldiğinde git ortalarda dolaş böylelikle utanılacak duruma düşsünler. Ama yapamıyorum işte. Ne olursa olsun, ekmek yediğin tekneye kötü gözle bakmamak gerekir.
Ben eve geldiğim ilk yılları hatırlıyorum da ne güzeldi o günler. Rahmetli kayınbabam ve kayınvalidem beni evlerine kabul etmişlerdi. O zamanlar rahattık, çünkü ev sahibimiz Rıza amca kördü. Bu sebeple evin her yerinde serbestçe dolaşabiliyorduk. Hatta Rıza amcayla aynı sofrada yemek yediğimiz günlerde oldu. Gerçi bizleri görebilseydi nasıl davranırdı bilmem ama o hep yüreğimizde yaşayacak. Rıza amcanın durumu pek iyi sayılmazdı, memur emeklisiydi. Bu ev de rahmetli karısınınmış, bu yüzden yiyecek konusunda bu kadar fazla seçeneğimiz yoktu. Ama daha mutlu ve huzurluyduk. Rıza amca bir gün görünmez kazaya kurban gitti. Gerçi onun için bütün kazalar görünmezdi. Rıza amcanın toprağa verildiği gün biz de oradaydık. Karşı komşusu Osman Zeki bey bize geldiğinde ceketini asmıştı. Biz de bunu fırsat bilip ceketin cebine girdik. Ardından Osman Zeki beyle birlikte mezarlığa doğru yola koyulduk.
Rıza amcanın üç tane oğlu vardı ama bugüne kadar sadece nüfusta gözüküyorlardı. Hayırsızlar daha ilk günden evi satışa çıkardılar. Evi şu anda oturan adam ve karısı satın aldı. Eve ayak basmalarıyla kayınbabam ve kayınvalidemi öldürmeleri bir oldu. Adam sonra iğrenerek cansız bedenleri kağıda sararak çöpe attı. Sanki kendisi çok temizmiş gibi. Halbuki tuvaletten çıktıktan sonra ellerini yıkamadığına defalarca şahit oldum. Şimdilerde kendine üzerinde rahmetli kayınvalidemin resmi olan bir ilaç almış, durmadan üzerimize sıkıp duruyor.
Kayınvalidem Sultan hanım gençliğinde fotomodel olduğu için bu tür ilaçların üzerinde resmi bulunuyor. Hatta bir iki reklam filminde de oynamıştı. Ama evlenince mecburen bırakmış. Çünkü kayınbabam tam bir Osmanlı erkeğiydi.
Bugüne kadar rahmetli Rıza amcanın anısına bu evde oturduk, artık daha fazla dayanacak halimiz kalmadı. Eşe dosta haber saldık. Kendimize göre bir ev bulur bulmaz taşınacağız buradan. Belki de sizin evinize yerleşiriz hayat bu belli mi olur? KARA iSMAiL ,Kara Fatma(cemile)'nın eşi.
evdeki zor yaşam şartları dolayısıyla lağım faresi büyüklüğünde acayip bir hayvana evrimleşebilir.
Ayrıntılı bilgi aşağıdaki linkte bulunabilir.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Hamam_b%C3%B6ce%C4%9Fi
http://tr.wikipedia.org/wiki/Hamam_b%C3%B6ce%C4%9Fi
akrep ile birlikte en çok korktuğum böcek.
bacakları ve sert kabuğu olan ki; bazı türleri mutasyona uğrayıp kanatlanan, genelde pis ortamlarda üreyip çoğalan, meskun mahallerde takılmayı tercih etmeyen, siz onu o da sizi gördüğü an ökçenizin üzerinde yükseldiğinizde, ayağınızın altında oluşan boşluğu sakin bir liman olarak algılayıp oraya saklanmayı tercih eden gerizekelı bir yaratıktır.
sinek ilacıyla ölmeyen böcek. (tecrübeyle sabittir.)kutuyu boşalttım hala bacaklarını oynatıyor şerefsiz.
avuç içi büyüklüğüne ulaşmış biriyle gecenin bir yarısı rastgelinildiği vakit saçları beyazlatma potansiyeline sahiptir. kaçma veya öldürme yolları ise yarım kutu sprey böcek ilacından geçer. tabi öldürdükten sonra onu köşesinden alabilecek mangal yüreğiniz varsa. unutmadan asırlardır evrilmemesi sebebiyle insanlara psikolojik baskı uygulamasını da bilir bu böcek.
(bkz: nah eşek kadar böcek)
kurtuluş savaşında 300 kişilik müfrezesinin başında birçok cephede çarpışmış kahraman türk kadınıdır. bursa beşevlerde heykeli vardır. tamamı kadınlardan oluşan birliği ile düşman cephesine çıkartma yapmış aralarında birde subayın bulunduğu 25 yunan askerini esir alarak geri dönmüştür.
Karaböcek demeyi daha uygun bulduğum; adını duyduğum anda bile tırsmama neden olan hayvan.en korktuğum şey.
siz onların peşinde koşmayın, onlar sizi uygun bir yerde beklesin istiyorsanız, evi ilaçlatana kadar en iyisi için: (bkz: çift taraflı bant)
Kara böceklere neden kara Fatma diyorlar ki? Belki erkektir, belki adı kara murattır, belki gururu inciniyordur değil mi?
genelde hamam böceği ile karıştırılan top yuvarlayıcı yada halk dili ile bok böceği.
Kara Fatma (Fatma Seher Erden), 1888 yılında Erzurum'da doğdu. Balkan,Kafkas ve Kurtuluş Savaşı cephelerinde görevler alarak, adını tarihin sayfalarına altın harflerle, bir Türk kadın kahramanı olarak yazdırmıştır.
ingilizcesi tahminim black fatma müthiş bir ingilizceciyim.
baharın gelmesiyle her an evin bir yerinden çıkacakmış izlenimi veren iğrenç böcektir.
güncel Önemli Başlıklar