1
kara dutum, çatal karam, çingenem
nar tanem, nur tanem, bir tanem
ağaç isem dalımsın salkım saçak
petek isem balımsın a gülüm
günahımsın, vebalimsin...
dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
yoluna bir can koyduğum
gökte ararken yerde bulduğum
kara dutum, çatal karam, çingenem
daha nem olacaktın bir tanem
gülen ayvam, ağlayan narımsın
kadınım, kısrağım, karımsın...
2
sigara paketlerine resmini çizdiğim
körpe fidanlara adını yazdığım
karam, karam
kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
sıla kokar, arzu tüter
ılgıt ılgıt buram buram...
ben beyzade, kişizade,
her türlü dertten topyekünü azade
hani şu ekmegi elden suyu gölden...
durup dururken yorulan
kibrit çöpü gibi kırılan
yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan
artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan
sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum
netmiş, neylemii, nolmuşum
cömert ırmaklar gibi gürül gürül
bahtın karışmış bahtıma çok şükür...
yunmuş, yıkanmış adam olmuşum
karam, karam
kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
sensiz bana canım dünya haram olsun..."
bir zamanlar birbirlerine aşık iki genç vardı.
kızın adı tispe delikanlınınsa piremus. komşu olduklarından birlikte büyüdüler.
çocukça başlayan aşk ateşi, serpildikçe onlarla birlikte büyüdü.
aileleri hiç istemezdi görüşmelerini.
birbirlerine uygun olmadıkları düşünülürdü nedense ?
...oysa onlar ölesiye bir aşk beslemeye başladılar birbirlerine.
ikisinden başka kimselerin bilmediği bir sırları vardı.
iki evin arasındaki gizli çatlak. bazı geceler gizlice bu aralıkta buluşur,
birbirlerine seslerini duyurup aşklarını sözcüklere dökerlerdi.
bir gece ormandaki ağacın altında buluşmaya karar verdiler.
tispe, ağaca piremusdan önce varmıştı. gittiğinde, avını yeni yemiş,
ağzından kanlar akan kocaman bir aslanla karşı karşıya geldi.
korkarak bir mağaraya doğru koşmaya başladı. boynundaki eşarp,
farkında olmadan düşüverdi.
o sırada piremus geldi gördükleri karşısında donup, kalmıştı. kocaman aslan, ağzında kanlarla birlikte, biricik sevgilisi tispenin eşarbını parçalıyordu.
o an aklına gelen ilk ve tek şey, aslanın tispeyi öldürerek yediğiydi.
tispesiz yaşayamazdı.
aklından geçen, sadece aşkı uğruna canına kıymaktı.
belinden hançerini çıkardı ve göğsüne sapladı.
kanlar içindeki cansız bedeni yere düştü.
tispeyse korkusunu bir kenara atıp, bir an önce aşkını görmek için mağaradan çıkmaya karar vermişti. ağacın altına geldiğinde, o korkunç sahneyle yüzleşti. piremusun cansız vücudu yerdeydi ve elinde tispenin düşürdüğü eşarbı tutuyordu.
tispe sevdiği gencin elindeki eşarbı ve uzaklaşan aslanı görünce anladı herşeyi. tispe bir an bile düşünmeden hançeri çekip çıkardı ve kendi göğsüne götürdü. yaşadıkları ölesiye derin bir aşktı ve onları ölüm bile ayırmamalıydı. az sonra sevgili piremusun bedeninin üstüne yığıldı. o anda yaratıcı bu yüce aşkı ölümsüzleştirmek istediler ve bu çiftin üstünde duran ağacı, onların aşkına adadılar. piremusun kanını bu ağacın meyvalarına, tispenin gözyaşlarınıysa, ağacın yapraklarına verdiler. o günden beri kara dutun çıkmayan lekesini, dut ağacının yaprakları temizler...
bilir misiniz dut ağacının meyvasının lekesi çıkmaz ama elinize ağacın yaprağını alır ovuşturursanız, lekenin yok olduğunu görürsünüz. *
şair ressam bedri rahmi eyüboğlu" nun bir ermeni kızına olan aşkından ilham alarak yazdığı söylenen uzun bir şiiri. bestelenerek türk halk müziğine aktarılmıştır.
---
karadutum, çatal karam, çingenem
nar tanem, nur tanem, bir tanem
ağaç isem dalımsın salkım saçak
petek isem balımsın a gülüm
günahımsın, vebalimsin.
dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
yoluna bir can koyduğum
gökte ararken yerde bulduğum
karadutum, çatal karam, çingenem
daha nem olacaktın bir tanem
gülen ayvam, ağlayan narımsın
kadınım, kısrağım, karımsın.
sigara paketlerine resmini çizdiğim
körpe fidanlara adını yazdığım
karam, karam
kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
sıla kokar, arzu tüter
ılgıt ılgıt buram buram.
ben beyzade, kişizade,
her türlü dertten topyekün azade
hani şu ekmeği elden suyu gölden.
durup dururken yorulan
kibrit çöpü gibi kırılan
yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan
artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan
sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum
n'etmiş, n'eylemiş, n'olmuşum
cömert ırmaklar gibi gürül gürül
bahtın karışmış bahtıma çok şükür.
yunmuş, yıkanmış adam olmuşum.
karam, karam
kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
sensiz bana canım dünya haram olsun.
---
ihanetin şiiri.
dışı seni içi beni yakar denilebilecek öykülere örnektir.
şiiri okuyan, duyan beğeniyor.
şiiri yazan, yazdıran, aldatanın utanmazlığı aşk hikayesi diye dayatılıyor. aldatılanın mağduriyeti hiç hatırlanmıyor.
belki de bu tür eserlerin çıkışına sebep olan öyküleri öğrenmemek daha iyidir. insana, sevgiye, aşka dair duygu düşünce ve inancımız sarsılabiliyor.