1
kara dutum, çatal karam, çingenem
nar tanem, nur tanem, bir tanem
ağaç isem dalımsın salkım saçak
petek isem balımsın a gülüm
günahımsın, vebalimsin...
dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
yoluna bir can koyduğum
gökte ararken yerde bulduğum
kara dutum, çatal karam, çingenem
daha nem olacaktın bir tanem
gülen ayvam, ağlayan narımsın
kadınım, kısrağım, karımsın...
2
sigara paketlerine resmini çizdiğim
körpe fidanlara adını yazdığım
karam, karam
kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
sıla kokar, arzu tüter
ılgıt ılgıt buram buram...
ben beyzade, kişizade,
her türlü dertten topyekünü azade
hani şu ekmegi elden suyu gölden...
durup dururken yorulan
kibrit çöpü gibi kırılan
yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan
artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan
sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum
netmiş, neylemii, nolmuşum
cömert ırmaklar gibi gürül gürül
bahtın karışmış bahtıma çok şükür...
yunmuş, yıkanmış adam olmuşum
karam, karam
kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
sensiz bana canım dünya haram olsun..."
karadut(morus rubra), amerika kıtasına özgü bir bitkidir. keşiflerden sonra buradan dünyaya yayılmıştır. meyveleri, kuşlar, kelebekler ve öteki böcekler için çok çekicidir. akrabası olan beyaz dutun(morus alba) yaprakları, tarihsel olarak çaydan sonra dünyanın en önemli ikinci yaprağı sayılabilir. çünkü, ipek üretiminde kullanılan ipek böcekleri bu yapraklarla beslenir.
ilginç bir aşk hikayesi kızın adı Tispe delikanlının ki ise ;Piremus idi. Bunlar yanyana evlerde otururlardı. Birlikte büyüdüler ve çocukluklarindan beri birbirlerine karşıaşk beslerlerdi. Fakat aileleri görüşmelerini istemezler birbirlerine uygunolmadıklarını düşünürlerdi. Oysa onlar birbirlerini ölesiye seviyorlardi. iki evinarasinda gizli bir çatlak vardı aileleri bunu bilmezler onlarda geceleriburda buluşur o aradanbirbirlerine seslerini duyurur aşklarını dile getirirlerdi. Bir gece ormandaki agacın altında buluşmaya kararverdiler. Tispe ağaca Piremus dan önce varmıştı. Gittiğinde avını yeni yemiş, agzından kanlar akan kocaman biraslanla karşı karşıya geldi.Korkarak bi mağaraya doğru koşmaya başladı. Farkında olmadanyolda boynundaki eşarpını düşürmüştü. O sırada Piremus geldi.Gördükleri karşısında donup kalmıştı. Kocaman aslan ağzındakanlarla birlikte biricik sevgilisi Tispe nin eşarpını parçalıyordu.. O an aklina gelen ilk ve tek sey aslanı Tispe yi öldürerekyediğiydi.Tispesiz yaşayamazdı. Aklından geçen sadece aşkı ugruna canınakıymaktı.Belinden hançerini çıkardı ve göğsüne sapladı.Kanlar içinde cansızbedeni yere düştü.Tispe ise korkusunu bi kenara atıp bir an önce aşkını görmekiçin mağaradan çıkmaya karar vermişti. Ağacın altına geldiğinde o korkunç sahneyle yüzleşti.Piremus un cansız vücudu yerdeydi ve elinde Tispenin düşürdüğüeşarpını tutuyordu.ilk önce genç kız olanlar karşısında ağlamaktan hiçbir şeyianlayamamıştı. Ama eşarpı ve uzaklaşan aslanı görünce anladı. Bir anmağarada düşündüğü o korkunç şey başına gelmişti. Ve onun öldüğünü düşünen Piremus aşkı uğruna canına kıymıştı. Tispe bir an bile düşünmeden hançeri aldı ve goğsüne götürdü... Onlarin aşkı ölesiye bir aşktı ve ölüm bile onları ayıramazdı. Eğer Piremus aşkı uğruna ölümü göze aldıysa o da hiç çekinmeden canınakıyabilirdi ve hançeri sapladı.Birden vucudu Piremusun bedeninin ustune yığıldı. O anda tanrılar bu yüce aşkı ölümsüzleştirmek istediler ve buçiftin üstünde duran ağacı onların aşkına adadılar. Piremusun kanını bu ağacın meyvelerine,Tispenin gözyaşlarını ise ağacın yapraklarına verdiler. O günden beri KARADUT ağacının meyvesinin çıkmayanlekesini(Piremusun kan lekesini), dut ağacının yaprakları,(Tispeningözyaşları) temizler.. Bilirmisiniz; dut ağacının meyvesinin lekesi çıkmaz amaelinize ağacın yaprağını alır ovuşturursanız lekenin gittiğini göreceksiniz! *
lezzetli mi lezzetli bir dut turudur.bir de hoş bi ekşiliği vardır ki insanın dusununce bile ağzını sulandırır.lakin lekesi cıkmaz ustelik damlatmadan yeme gibi bi imkanınız da yoktur.ama olsundur yine de yenilesi bir meyvedir.
- lekesi ellerden zor çıkar.
- hamileler ellerine bulaştırırsa bebeğe de bulaşır, bebek o izle yaşar.
(hamileler nerelerine bulaştırırsa bulaştırsın bebeğin o yerinde o renkte iz oluşur.)
bir zamanlar birbirlerine aşık iki genç vardı.
kızın adı tispe delikanlınınsa piremus. komşu olduklarından birlikte büyüdüler.
çocukça başlayan aşk ateşi, serpildikçe onlarla birlikte büyüdü.
aileleri hiç istemezdi görüşmelerini.
birbirlerine uygun olmadıkları düşünülürdü nedense ?
...oysa onlar ölesiye bir aşk beslemeye başladılar birbirlerine.
ikisinden başka kimselerin bilmediği bir sırları vardı.
iki evin arasındaki gizli çatlak. bazı geceler gizlice bu aralıkta buluşur,
birbirlerine seslerini duyurup aşklarını sözcüklere dökerlerdi.
bir gece ormandaki ağacın altında buluşmaya karar verdiler.
tispe, ağaca piremusdan önce varmıştı. gittiğinde, avını yeni yemiş,
ağzından kanlar akan kocaman bir aslanla karşı karşıya geldi.
korkarak bir mağaraya doğru koşmaya başladı. boynundaki eşarp,
farkında olmadan düşüverdi.
o sırada piremus geldi gördükleri karşısında donup, kalmıştı. kocaman aslan, ağzında kanlarla birlikte, biricik sevgilisi tispenin eşarbını parçalıyordu.
o an aklına gelen ilk ve tek şey, aslanın tispeyi öldürerek yediğiydi.
tispesiz yaşayamazdı.
aklından geçen, sadece aşkı uğruna canına kıymaktı.
belinden hançerini çıkardı ve göğsüne sapladı.
kanlar içindeki cansız bedeni yere düştü.
tispeyse korkusunu bir kenara atıp, bir an önce aşkını görmek için mağaradan çıkmaya karar vermişti. ağacın altına geldiğinde, o korkunç sahneyle yüzleşti. piremusun cansız vücudu yerdeydi ve elinde tispenin düşürdüğü eşarbı tutuyordu.
tispe sevdiği gencin elindeki eşarbı ve uzaklaşan aslanı görünce anladı herşeyi. tispe bir an bile düşünmeden hançeri çekip çıkardı ve kendi göğsüne götürdü. yaşadıkları ölesiye derin bir aşktı ve onları ölüm bile ayırmamalıydı. az sonra sevgili piremusun bedeninin üstüne yığıldı. o anda yaratıcı bu yüce aşkı ölümsüzleştirmek istediler ve bu çiftin üstünde duran ağacı, onların aşkına adadılar. piremusun kanını bu ağacın meyvalarına, tispenin gözyaşlarınıysa, ağacın yapraklarına verdiler. o günden beri kara dutun çıkmayan lekesini, dut ağacının yaprakları temizler...
bilir misiniz dut ağacının meyvasının lekesi çıkmaz ama elinize ağacın yaprağını alır ovuşturursanız, lekenin yok olduğunu görürsünüz. *
ayvalık'tan dönerken yol üzerindeki tezgahlardan alınan konsantresi resmen kendine hayran bırakmıştır. sıcak yaz günlerinin vazgeçilmezi haline gelmiştir. bunu alkollü yapmaları lazım diyodum şarabı varmış, denemedim. ilk iş o da denene.
bedri rahmi'nin evliyken yabanci bir kizla yasadigi aski icin yazdigi siirdir.
karisi bu iliskiyi affetmis ve kendisinden ayrilmamistir. yillar sonra bir toplantida herkes bedri rahmi'den bir siir okumasini rica etmistir. ustad ayaga kalkmis ve karadutu okumustur. karisi tabii durumu anlamis, bu siir kendisine degil, bedri rahmi'nin unutamadigi sevgilisine yazilmistir.