türkiye sevdalısı, devletine milletine bağlı insanlardır.
bu sebepten ötürü bir takım hakaretlere maruz kalan insanlardır bunlar.
garibanlardır.
arkalarında ne avrupa birliği, ne abd ne de israil durur bunların.
akılsızlardır.
akılsızlıkları yoksulluktan ileri gelmektedir bir yerde.
arkadaş garibansın işte. al eline bir keleş çıksana dağa, isyan etsene.
yok köyünde oturur öylece bir de evladını askere yollar ki vatan uğruna şehit olsun.
isyan etsene arkadaş, isyan et ki devlet sana inek versin, koyun versin, teşvik versin, korucu maaşı versin.
bak o zaman bütün dünyanın nasıl ilgi odağı oluyorsun. ab fonlarından nasıl yararlanıyorsun gör.
al bir iki doktoru öğretmeni dağa kaldır.
bir de örgüt kur "karadeniz kurtuluş örgütü" diye. ne işin var uğraşıyorsun çayla, fındıkla, mısırla arkadaş...
çok asabidirler. mısır ekmeğiynen ev yoğurdu favori gıdalarıdır. artvinli olanları özbeöz laz, gürcü, megrel olabilirler.
ha bu arada 12 da akillari durmaz, oni da nerdan doğurdunuz?
tüh, son bir saatim kaldi.*
not: özbeöz laz kiziyim.
unutmadan, çileli insanlardır.
uçurumdan düşmemek için kendilerini bağlarlar.
Sokağa çıktığımda her seferinde iyi ki burda nefes alıyorum dedirten insanlardır.
"az" la başlayan cümleleri " da"yla harmanlayan (bkz: az bak daa),
Kendi şehrinde yediği pide dışında hiç bi pideyi beğenmeyen( ben dahil),
Durduk yere müşteri olarak girdiğiniz mağazada bile sizi rahatlıkla azarlayabilen,
Ne zaman öfkeleneceğini asla kestiremediğim,
Trabzonspor maçı olduğunda 1.Dünya savaşına haırlanır gibi birlik beraberlik içinde olan
Ve kendini tanımayan insanlar tarafından kadınları "Fadime" erkekleri "Temel" sanılan fikri de zikri de kendinden menkul insanlardır.
Ki ben her gün yüzyüze olup içinde bulunduğum bu kalabalığı çok seviyorum.
(balığın "Al bagaayim ha buni" diyerek satıldığı bi yerde balığın tadı da başka adı da).
benim belleğime hep kazım koyuncu gibi fikri sönmez gibi kazınmıştır.
çok azını gördüm kaypak olan, hain olan, fesat olan. genelde mert insanların yurdudur.
arızalıdır. kafa bi değişik çalışır, ancak özellerdir. zekilerdir. aranılasıdırlar. sıcaktırlar, şeytan tüyü vardır herkes sever. bu yörenin müziği bile çoook güzeldir ve o da insanına benzer, arızalıdır tüm tonlar ve notalar ve ritimler, batu dünyasının natural hali yoktur, ancak daha dinlenilesidir, zira bunu batılı müzisyenler bile kabul etmiştir.
genelde laz sanılırlar karadenizliyim dediğinizde alacağınız ilk tepkilerden biri budur ama hepsi laz değil. tüm karadenizliler laz değildir.
balık, mısır unu başlıca yiyecekleridir.
düşüncelidir.
yolunuz düşerse uğrayın bi fındık bahçelerine.
her bahçede kenara köşeye sıkıştırılmış su şişeleri görürsünüz.
olur da yolu düşer birisinin, su bulamaz diye.
sinirli, aksi gibi dururlar ilk bakışta.
her an patlamaya hazır bomba misali.
her an kavga etme potansiyeline sahip gibi.
ancak saman alevi gibidir sinirleri.
iki dakika sonra, sanki az önce bağırıp çağıran kendisi değilmiş gibi gelir yanınıza.
turşuyu soğanla kavurmak kavramı karadeniz insanına hastır.
kış aylarında; mısır unu ile kızartılmış taze hamsisi, yaz aylarında; dondurucularda saklanmış balıkları eksik olmaz sofralarından.
karalahananın adı pancardır onlarda.
kim karalahana derse anlaşılır yabancı olduğu.
sıcakkanlıdırlar. sizi hiç tanımasınlar, annenizi babanızı, sülalenizi sorup soruşturdukları yetmediği gibi kendi hayatlarını da anlatırlar bir çırpıda.
mert, dürüst, espirili ve yaratıcılardır. rize de gökyüzüne yürüyen evi görünce sürrealist bir resim sanmıştım meğer gerçekmiş. helal olsun onlara. birde ev ev diye ağlayan sırtımızdaki kambur pkk lıları görüyorum. arada dağlar kadar fark var. biri yaratıyor biri devamlı ağlıyor.
Renkleri karadeniz gibi olmasa da coşkunlukları, heyecanları ve kıpır kıpır oluşları karadeniz gibidir.
Konuşmaları ard arda gelen dalgaların hızıyla ve yüksekliğiyle yarışır sanki.