Sene 1918... Birinci Dünya Savaşı yeni bitmiş... Yıllarca süren savaşın tahribatı henüz devam etmektedir. Bu sırada Doğu Cephesi'nin önde gelen kahramanlarından 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa, hüzün doludur.... Neden olmasın? Rusların işgaline ve Ermeni çetelerin katliamlarına maruz kalan topraklarda on binlerce çocuk öksüz ve yetim kalmıştır... Sıcak bir ana kucağından, baba ocağından mahrum bu çocuklar Karabekir Paşa' yı harekete geçirir.
Spora ve sanata büyük önem veren, edebiyatla uğraşan, şiirler yazan, at binmenin yanında bisikletle gezmeyi, yüzmeyi seven Kazım Karabekirin, savaşın etkileri üzerinde taşıyan yetim, 4bin erkek 2 bin kız olmak üzere, 6 bin şehit çocuğa sahip çıkar."Çocuk Davam" dediği bu olay için tüm imkanlarını seferber eder. Yetimleri ileride kültürlü, bilgili ve iş sahibi insanlar olmasını sağlayacak eğitim yuvaları kurar. Yeme, içme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşıladığı bu okullarda önemli dersler arasında spora da yer alır. Bedensel eğitimin önemini bilen Karabekir Paşa, ata sporumuz güreş de dahil olmak üzere binicilik, cimnastik, eskrim, savunma ve su sporları yapıldığı bu eğitim yuvalarını yurt dışından özel eğitmenler getirir.
Yetim çocuklar, eğitmenlerini tamamladıktan sonra ülkenin değişik yerlerine ve ihtiyaç duyulan iş alanlarına istihdam edilir. Bir kısmı askeri liselerde eğitim görülür. Öyle ki, eğitim almaları için yurt dışında gönderilenler de olur. Karabekir Paşa; okulumuzdaki eğitim modelini "Hafızalarını tahriplerinden korunmasını, spor ve musikiye önem verilerek, ruhun,dinamiğin ve vücudun beraberce feyiz almasını sağlamak lazım" cümlesiyle ifade eder.
Karabekir Paşa'nın kütüphanesinde o çocuklara yazışmalara da yer alıyor. "Paşa Baba" diye hitap ediyor yetimler; kendilerini sefaletten kurtaran Kazım Karabekire...