Odama girmiş ve yanlış kişiye çatmıştır. Kendisini ibret-i alem olsun diye kaplumbağama yem edeceğim. Ama tabii ilaç sıkmadan nasıl yakalayacağımı pek bilmiyorum, deneyip göreceğiz.
birazdan dayak yiyecek sinektir.
allahıma ne var ne yok giricem manyağa. la oğlum senin amacın ne?
bu hayattaki maksadın ne?
sessizce kon bir yerde dur.
beni ne sakinleştirebilir ki şu an ne?
ya sabır la havle.
yaz mevsimini sevmememe neden olan hayvanlardan biridir. elimle yakalayip bir güzel islatiyorum bu meretleri. sonra camdan aşağıya atıyorum. kurtulan kurtuluyor kurtulamayanı da kediler yiyor. *
işkence çektirmek istediğim arsız varlıklardır.
Nereye gidersem gideyim peşimdeler efendim. Üzerime üzerime geldikçe, her dokunuşunda beynimde adeta şok etkisi yaratıyor. Hiçbir hayvandan nefret etmediğim kadar nefret etmeme neden oluyor. Kafasını koparmak istediğim ama yapamadığım her dakika bin bir çeşit işkenceye maruz kalıyorum resmen.
Canlı canlı yakalayıp aynı işkenceleri yaşatmak istiyorum. Yok yok, aynı da değil, daha da kötü acılar yaşatmak istiyorum. Örneğin; toplu iğneyi tam ortasından geçirmeyi, kapalı bir fanusa hapsolup nefessiz kalıp boğulmasını izlemeyi ve ateşler içinde yanmasını izlemeyi çok istiyorum. Ama olayın psikolojik boyutuna bakacak olursak, kaşıntı tozu enjekte etmek, kanatlarını kesince her türlü reflekse maruz kalmalarını da istiyorum.
bir kanadında hastalık diğer kanadında da hastalığın şifasını taşıyan yaratıktır.
eğer çorbanıza düşmüşse diğer kanadını da batırın, yok ben buna katlanamam derseniz çorbayı döküp yenisini isteyin. zira şifanın hangi kanadında olduğu bilinmemektedir.