şahsi olarak yaz aylarına aşık olsam da, kış hakkında asla vazgeçemeyeceğim şeydir kar.
cam kenarından, her biri eşsiz o tanelerin süsüzlmesini izlemek. koskoca kıyafetlerin, körpe bedenleri sarıp sarmalasını görüp, o güveni kendi bedeninde hissetmek ve sıcak sıcak servis edilmiş aromalı kahvenin dudaklarını yakmasına izin verirken, gözlerini kitaptan ayıralı dakikalar olduğunu farketmek gibisi yoktur.
hepsinden eğlencelisi de aslında dışarı çıkıp, soğuktan eller kızarana kadar kartopu oynamaktır.
Dök ey semâ -revân-ı tabiat gunûdedir-
(Dök ey gökyüzü -doğanın canlılığı uykudadır-
Hâk-i siyâhın üstüne sâfî şükûfeler!
(Siyah toprağın üstüne katışıksız çiçekler!)
Her şahsâr şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek! -
(Her ağaçlık yer şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek! -)
Bir tûde-i zılâl ü siyeh-reng ü nâ-ümid...
(Bir gölge yığını ve siyah renkli ve ümitsiz)
Ey dest-i âsmân-ı şitâ, durma, durma, çek.
(Ey kış göğünün eli, durma, durma, çek.)
Her şâhsârın üstüne bir sütre-i sefîd!
(Her ağaçlığın üstüne bir beyaz örtü!)
Göklerden emeller gibi rizan oluyor kar
(Göklerden emeller gibi dökülüyor kar)
Her sûda hayâlim gibi pûyân oluyor kar
(Her mutlu hayalim gibi koşarak düşüyor kar)
Bir bâd-ı hamûşun Per-i sâfında uyuklar
(Sessiz bir rüzgar tüylü bir kanatta uyuklar)
Tarzında durur bir aralık sonra uçarlar,
(Yolunda durur bir aralık sonra uçarlar,)
Soldan sağa, sağdan sola lerzân ü girîzân,
(Soldan sağa, sağdan sola titreyerek ve kaçışarak)
Gâh uçmada tüyler gibi, gâh olmada rîzân
(Bazen uçmada tüyler gibi, bazen dökülmede
)
Karlar, bütün elhânı mezâmîr-i sükûtun,
(Karlar, sessizliğin dualarının bütün nağmeleri)
Karlar, bütün ezhârı riyâz-ı melekûtun.
(Karlar, ruhların bahçelerinin çiçekleri)
Dök kâk-i siyâh üstüne, ey dest-i semâ dök.
(Dök siyah toprak üstüne, ey göğün eli dök.)
Ey dest-i semâ, dest-i kerem, dest-i şitâ dök:
(Ey göğün eli, izzetin eli, kışın eli, dök)
Ezhâr-ı bahârın yerine berf-i sefîdi;
(Bahar çiçekleri yerine beyaz kar)
Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümîdi.
(Kuşların nağmeleri yerine ümidin suskunluğunu.)
heyecan ile bursada bekliyorum kendisini, sakın geç kalma erken gel. isyan edicem bu sene de gelmezse adam gibi bir kar göremedik şehirde * okulu bırakıp erzurum a gidicem o derece yani.
cem adrian ın bir şarkısı benim için şu an "kar".
sürekli dinlemeye cesaret edemediğim ama her dinleyişimde içimde bir köşede kimseler duymadan, görmeden ağlama isteği uyandıran ve bazen de yaptıran, tarifsiz bir şarkı. insana hayatını gözden geçirtiyor bir kaç dakikada. fotoğraf gibi aklınıza kareler geliyor hayatınızdan.
işte böyle bir şey kar. benim için. şu an.
kardır yağan üstümüze geceden, yağmurlu, karanlık bir düşünceden, ormanın uğultusuyla birlikte. ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte. kar yağıyor üstümüze ...
uzun yıllardan beri ilk kez meterolojik tahminlere olan güvenimizi tam denilen saatte gelmesiyle haklı çıkaran, tatil döneminde yağma tercihiyle istanbulluların -bilhassa yöneticilerin- takdirini kazanan mevsimsel olay.