boğazı vapurla geçerken yapılmadığı durumlarda eksik kalan aktivitedir.
Ne kadar bildiğin odun da olsanız, boğazlı yünlü kazağınız ve biraz gevşetilmiş atkınızla vapurda tam camın kenarındasınızdır. Bir taraftan çıkartmış olduğunuz paltonuzu yanınıza katlayarak koymuş, tek elinizde kulpundan değil de elinizi ısıtmak istermişçesine avuç içinizle tuttuğunuz salep fincanını ağzınıza götürmekte, diğer elinizle de kitabınızın sayfasını çevirmektesinizdir. Bir anlığına başınızı sola doğru çevirip camın kenarında bir parça simit kapmak için birbirleriyle yarışan martılara bakarsınız.
Eğer yanınızda bir karşı cins var ise bu durumunuzdan fena etkilenecektir. Ve yine eğer bir vapur yolculuğunda bu şekilde bir erkek görürseniz o benimdir...
nedense bana hep ankara'yı hatırlatan eylemdir. ankara hiç bulundum mu, hayır bir kaç saat dışında hiç bulunmadım. karını filan da görmedim. ama kar yağarken salep içmek benim için ankara demek. sıcaklığı, soğuk karın samimiyetinde vücut bulan cumhuriyetin başkenti demek. salep ve kar.
böyle bir haz başka bir şeyde yoktur heralde. müthiş birşey ya bu.
perde açık olacak, dışarı izlenilecek ve dışarda gökten dökülen kar taneleri. elde buharı görünen bir kupa dolusu salep. üzerinde birazcık tarçın. koku müthiş, ee görüntü müthiş. daha ne olsun yahu.
şu anlattığım sahneleri bırakıp sözlüğe bile koşmam ya. ama bir şey eksik sanırım. sesi fazla açılmamış, enstrümantal bir de müzik olacak yani bence olmalı, işte o anda değmeyin keyfime.
salep bitene kadar sizi bir süreliğine hayattan uzaklaştıran eylemdir.
böyle dışarıya bakarsınız huzurlu bir beyazlık görürsünüz, otururken üstünüze örttüğünüz battaniyeye daha da sıkı sarılırsınız garip bir mutluluk oluşur o an kendi kendinize gülümsersiniz. dışarı baktıkça içiniz üşür, üşüdükçe salep içersiniz. o yumuşak tadıyla huzur verir. hafif tarçın kokusunu da yavaşça içinize çekersiniz.. çok güzeldir. ve kısa süreliğine de olsa o 10 dakika dünya çok daha güzel bir yerdir sizin için.
tipik görüntü: dışarıda kar yağar. tam camın önüne yerleştirilmiş bir koltukta, üzerine bir battaniye almış, elinde saleple ya dışarıyı seyreden ya da kitap okuyan insan."
hoş ve yaşanması gereken bir an.