"politik faaliyetin, inanca bağlılığın, insan yazgısı üzerindeki etkilerini bir cinayet soruşturması ekseninde okura sunuyor. KGB, MiT gibi iktidarı korumakla görevli örgütlerle, TKP gibi iktidarı yıkmaya çalışan devrimci bir örgütün anlayışını karşılaştırıp, bireyin tarihsel olayların rüzgarında nasıl savrulduğunu, kendi varlığını koruyabilmek için, toplumsal olana duyduğu gereksinimi akıcı bir dille soluk soluğa anlatıyor.
(Arka iç Kapak)
yalnızken hissedilebilecek en güzel ve en derin duyguları en iyi şekilde; bir akşam zamanı, hafif rüzgarlı bir havada hissettirebilen koku. bu öyle bir koku ki iki saniyede bile başka diyarlara götürebiliyor. tuhaf, anlaşılması güç ama güzel.
burnunuza is kokusuyla karışık dolan kar kokusu hüzünlendirir , hele de sokakta, mp3 çalarınız ,siz ve köpeklerin olduğu bir saatte dışarıdaysanız, daha bir etkileyici gelir koku, danny elfman fonda ,sokaklar bembeyaz , tam film karesi diye düşünürken ,bir yandan da gelen köpek sürüsünden nasıl kaçacağınızı düşünürsünüz, sabahın beşinde onlar bile uyuşuktur tabi siz farkında bile değilsiniz.
ahmet ümit'in görece basit romanı olup, rusya'da komünizm üzerine eğitilen gençlerin hem bağlarını, hem de gizli düşmanlıklarını anlatan cinayet romanı.
ne çok kötü, ne çok iyi diyebileceğim roman. öncelikle sürükleyicilik bakımından hakkını vermek lazım. elimden bırakmadan okudum bitirdim. tabi bunda romanın, üzerine bir şeyler okumayı sevdiğim unsurlardan ( sscb, kgb, tkp, sovyet rusya, mit vs...) bahsetmesinin de etkisi vardır muhakkak. ayrıca yazarın anlatımı, üslubu da gayet hoştu. bunlar artı tarafları. ama hani özellikle bu tip romanlarda hikayenin sonu çok önemlidir ya işte o noktada biraz sıkıntılı bir roman. bu arada unutmadan lenin enstitüsü' nde öğrenciymiş, roman karakterleriyle aynı yerde yaşıyormuş gibi hissettiriyor insana bazen.
ahmet ümit'in arka fonda 1986 yılının sovyet rusya'sını kullandığı, güzel bir polisiye kitabı.
hem sovyet rusya'nın ömrünün son zamanlarından izler bulacağınız hem de darbeden 6 yıl sonra tkp'nin var olma mücadelesine gerçekçi bir şekilde şahit olacağınız bir kitap. ahmet ümit'in beyoğlu rapsodisi ve istanbul hatırası kitaplarındaki gereksiz diyaloglar bu kitapta karşınıza çıkmaz. kahramanların her cümlesi, cinayetin çözümünde kullanılan bir ipucudur aslında. tam katili buldum dediğiniz anda ahmet ümit size oyun oynamaya başlar ve kitabın sonuna kadar kafanızdaki soru işaretleri azalmaz.
bu adamın en sevdiği özelliği budur: okuduğum 3 romanında da sonu çok mantıklı ve akıllıca bağlıyor. en azından merak duygusunu son bölümlere kadar asla düşürmüyor. türk edebiyatı'nın agatha christie'si olarak gayet başarılı polisiye romanlar yazmakta.