Cevabı hayır olan soru. Zaten binlercesini bilmeden basarak öldürüyoruz. Bir tanesi için adımı kesmek tribünlere oynamaktır. Niyet denilen şey insanın kendisini rahatlatması için uydurulmuş bir şey.
adımımı kesmekle kalmaz; onlara basmadan ilerlemek için parmak ucunda yürüme, yetmiyorsa üç adım atlama, yetmiyorsa uzun atlama falan yapabilirim. sayıca çok yoğunlarsa sırıkla bile atlarım oradan.* yeter ki birine zarar gelmesin.
asla.
ayakkabılarımız ütü gibi pürüzsüz demirden yapılmıyor. ayak altında karıncanın girebileceği bir sürü boşluk var.uğraşsanız bile karıncayı kolay kolay ezemezsiniz.
kimisinin katil kanuni ve de katil yobazbaşı ebussuud arasındaki iki yüzlü şiirleşmeleri tekrar tekrar girmeyi marifet sandığı mevzudur.
birisi öz oğullarını, bebek yaştaki torunlarını bile katleden bir katil, diğeri "bu katliamlar islam'a uygundur" fetvası veren azmettirici... kalkmışlar karıncanın hesabını dert eder görünümü vererek bir şeyler saçmalıyorlar.
iki yüzlülüğün bu kadarına mı, yoksa bunca iki yüzlülüğün marifet sayılmasına mı pes diyeyim bilemedim.
Kanuni, sarayının önündeki bir bahçeye kendisine hediye edilen bir armut ağacını diker. Zaman zaman onun büyüyüp büyümediğini kontrol eder. Her nasılsa karıncalar armut ağacına musallat olmuş, kabuklarını kemirerek ağaca zarar vermekteler. Kudretli Sultan, çok önem verdiği armut fidanının gözünün önünde sararıp solmasına daha fazla razı olmaz ve bir çare aramaya koyulur. Sonunda Şeyhülislam Ebussuud Efendi’den karıncaları bertaraf etmek için yazdığı şu beyitle fetva ister:
“Drahta ger ziyan etse karınca
Zarar var mıdır anı kırınca”
Ebussuud Efendi de bir beyitle Kanuni’ye şu tarihi cevabı verir:
“Yarın Hakk’ın divanına varınca
Süleyman’dan hakkın alır karınca”
karınca için yan basıp kötürümlü gibi göründüğümüz bile oldu np.
bi de kelebeği öldürmeye çalıştığı için hıyarın tekiyle münakaşamız mevcut.
hayır zaten 2-3 güne ölüyorlar amk. rahat bırakın hayvanlar işlerinde güçlerinde d: