Bir çilingir olarak bu kişilerin sayesinde geçimini sağlıyorum. Anahtar da çoğaltıyorum fakat ayda yaklaşık 20 kişi kapıda kalıyor. 200 liradan 4000 lira aylık garantim var sağolsunlar.
Karsi komsunun dikizleme ihtimaline dayanarak kafayi kapiya gommemek icin direndigim durumdur. Muhtemel "her gel evladim sizinkiler gelene kadar "diyen samimi komsuya "yok ya gelirler simdi iyiyim zaten yeni geldim "diye yalani siktıgim sinir andir .
yalnız yaşamıyorsanız; eve birkaç saat erken gireceğim diye çilingire 40 lira para bayılmak yerine gidip bi çarşı turu atın, karnınızı doyurun üstüne de güzel bir kahve için. zaten o zamana kadar kiminle yaşıyorsanız o eve gelmiş olur.
kapıda kalınca gidebilecegin bi komşun yoksa, biraz da kendini sorgulamalı insan, neden bu kadar güvensiz olduk diye.
Sahi neden insanlar bu kadar birbirinden uzak ve mutsuz?
şimdi ablacım o bacaklardan 150 kilo olduğun anlaşılıyor. vücut yağ kaplı yani. dolayısıyla pek üşüyeceğini düşünmüyorum. ha çok sabit kalırsan göt donmaz lakin hafif bi titreme gelebilir. adet nasıl geçer o da çok hakim olmadığım bir husus geçiyorum. kapıda kalmana üzüldüm. ayrıca çocuk her türlü olur takma kafana. kapıda kalmışın bi çare düşünmüyor hala bişeyler yemekle meşgulsün be ablacım. müstehak sana.
tanım yapayım entari silinmesin: insanı zor durumda bırakıp kapının önünde saatlerce oturtma süreciyle birlikte götün donmasına ya da ince bir titremesine sebep olan elim durum.
Ablam ve eniştemin iki çocuklarını bana bırakıp bir organizasyona katıldıkları bir gün başıma gelen olay. Şöyle ki aceleyle hazırlanan ablam ve eniştem kapıdan çıkarken iki yaşındaki yeğenim ağlarsa onu hemen karşıdaki bakkala götürüp bir şeyler alabileceğimi, onlar gelene kadar idare edebileceğimi söyleyip çıktı. ilk bir saat her şey sorunsuz ilerlerken küçük yeğenim ağlamaya başladı. Sorumluluk sahibi bir teyze olarak ben de anahtar almadan altı yaşındaki abisini evde bırakarak -hemen döneceğim için bir sorun görmedim- gidip güzel güzel çikolata aldık. Buraya kadar her şey güzel ama hep açık olan apartmanın dış kapısı kapanınca zili çalmak zorunda kalmam, otomattan kapıyı açmayı bilmeyen yeğenimin evin kapısını kapatıp dış kapıyı açmaya gelmesiyle ortada kaldık. Sonrasında bakkala sığınmamız, ablamı eniştemi aramamız, telefonu duymamaları, eniştemin gelmesi, vinç çağırıp balkondan girip kapıyı açması, bakkala gidersiniz dedikten sonra keşke anahtarı da al deseydim demesi ve ardından pişman bir adet ben, mutlu yeğenler.
lisedeydim. lise bahçesinde halı saha vardı, o gün beden eğitimi dersinde halı sahada maç yaparken ayağımı çok fena burktum. topallayarak yürüyebiliyordum. normalde eve yürüyerek giderdim ama minibüse bineyim dedim.
lise kapısının önünden bizim evin yönünde giden 2 tane minibüs var. biri bizim mahalleye gidiyordu. hiç bakmadan yazılara "bir öğrenci "diyip parayı uzattım. baktım minibüs bizim mahalleye girmedi. yanlış olana binmişim. cebimde para da yoktu. mecbur yürüyerek eve döndüm, okuldan eve yürüsem daha kısaydı.
Ne anlamlar barındırıyor içinde bu söz. Kapıda kalmak kimisi için anahtarların kaybolması kimisi için umutlarının kaybolması. Ruh hali ile anlam bulur kelimeler anlatılmak istenenin dışında yeni anlamlar beliriverir zihnimizde. Nasıl hissediyorsan öyle anlamak istersin objektif bakamıyorken. Çünkü genellikle duygular anlamlı kılar sözcükleri. "Kapıda kalmak" sözü şuan benim için içinde sevdiğim her şeyin kilitli kaldığı anahtarlarının ise çook gizli bir yerde saklı olduğu durumu ifade ediyor.
Sinir edici bir durumdur. bir dönem beraber kaldığım arkadaşın yanına anahtar almak gibi bir özelliği yoktu. bir gün kimsenin olmadığı zaman dışarıda kalmış. telefonla arıyor gel diye. ben de o gün bir misafirimi almış dışarıdayız. bırakıp gelemem sen yakınsın yol üzerinden al dediysem de kabullenmek istemedi. en sonunda yanıma geldi. bekle beraber gidelim dedimsem de nedense anahtarı da almadı. akşam eve gittiğimde kapının kırılmış olduğunu gördüm. zor insandı, anlaşmak zor.