"yuruyen merdivenlerden ve asansorlerden cikip inen insanlar, araba suren insanlar, garaj kapilarini uzaktan kumanda ile acan insanlar.. sonra yaglari eritmek icin jimnastik salonlarina gidilir. 4,000 yil sonra bacaklarimiz olmayacak, ordeklere benzeyecegiz. butun turler kendilerini yok ederler. dinozorlarin da sonu boyle oldu. canli namina ne varsa yediler, sonra birbirlerini yemeye ba$ladilar. ve sonunda tek dinozor kaldi, o orospu cocugu da acliktan oldu."
26/09/91, the captain is out to lunch and the sailors have taken over the ship
''Zehirlenmiş gibi hissediyorum kendimi bu akşam. Üstüme işenmiş gibi; iliklerime kadar yorgunum. Tamamen yaştan kaynaklanmıyor ama payı olabilir. Kitle, benim için zor olan iNSANLIK, o kitle sonunda kazanıyor galiba. Sorun herşeyin onlar için yinelenen bir gösteri olmasında sanırım. Tazelik yok içlerinde. Mucizenin kırıntısı yok. Kendilerini öğütüp duruyorlar, üstelik üstüme. Farklı BiR insan görsem devam etmek için güç bulacağım kendimde. Ama öyle bayat, öyle kasvetliler ki. Heyecan yok. Gözler, kulaklar, bacaklar, sesler var ama...hiç. içten içe pıhtılaşıyor, kendilerini yaşadıklarına inandırıyorlar. Gençken daha iyiydi; arayış içindeydim. Geceleri sokakları dolaşırdım...kaynaşırdım, dövüşürdüm, arardım..Hiçbirşey bulamadım. Kadınlara gelince, her kadın bir ümitti ama çok sürmedi. Durumu hayli çabuk kavrayıp RÜYALARIMIN KADINI'nı aramaktan vazgeçtim; kabus gibi olmayan bir kadın kabulümdü. insanlara gelince; artık hayatta olmayan ölümsüzlerde buldum ne bulduysam-kitaplarda. Klasik müzikte. Güç verdiler bana. Ama sihirli kitapların sayısı sınırlıydı, bir süre sonra tükendiler. Yıkılmaz kalem klasik müzikti.''
kendimize işkence etmek için kullanmak isteyeceğimiz bir şey hep bulunur sanırım. hipodromda başkalarının hislerini paylaşırsın; o ümitsiz karanlığı, pes edip vazgeçmenin kolaylığını. bahisçilerin dünyası gerçek dünyanın makul ölçülere indirgenmiş şeklidir; hayatın ölümle sürtüşmesi ve kaybetmesidir. sonuçta kimse kazanmaz. geciktirmektir tek isteğimiz, o göz kamaştırıcı ışıktan gözlerimizi bir an için kaçırmak. allah kahretsin, amaçsızlık üzerine düşünürken sigaramın yanık ucu parmağıma çarptı. bu da beni uyandırıp sartre havasından çıkardı. mizah gerek bize, kahkaha gerek. eskiden daha çok gülerdim, herşeyi daha çok yapardım. yazmak hariç. artık yazıyorum, yazıyorum ve yazıyorum. yaşlandıkça daha çok yazıyor, ölümle dans ediyorum. iyi bir gösteri. iyi de yazdığımı düşünüyorum. bir gün "bukowski ölmüş" diyecekler ve gerçekten keşfedilip yaldızlanacağım. ne fayda? ölümsüzlük fanilerin aptal bir icadıdır. hipodromun işlevini anlayabiliyor musunuz? dizelerin yuvarlanmalarını sağlar. talih kuşu. bülbülün son ötüşü. ağzımdan çıkan her söz mükemmeldir çünkü yazarken kumar oynarım. çok fazla yazar çok dikkatli yazıyor. çalışıyorlar, öğretiyorlar ve başarısız oluyorlar. alışılagelmiş kalıplar ateşlerini söndürüyor.
burada ikinci katta macintosh'umla mutluyum şimdi. dostumla.
ve radyoda mahler çalıyor; kolaylıkla süzülen, büyük risklere giren bir müzik. risk gereklidir bazen. şimdi de o güçlü uzun dalgaları gönderiyor. sağol mahler; senden ödünç alıyorum ve borcumu asla ödeyemeyeceğim.
çok fazla sigara içiyorum, çok fazla içki içiyorum, ama çok fazla yazmam mümkün değil. durmadan geliyor ve doyamıyorum ve herşey mahler'e karışıyor. bazen durdururum kendimi. dur bir dakika derim, git yat ya da dokuz kedini seyret ya da karınla otur biraz. ya hipodromdasın ya da macintosh'un başında. ve dururum, frene basıp park ederim. kitaplarımın devam etmelerine yardımcı olduklarını söyleyen mektuplar alırım bazen. benim de devam etmeme yardımcı oldular. yazmak, atlar ve dokuz kedi.
bu odanın küçük bir balkonu var, şu anda kapısı açık ve harbor karayolunda seyreden arabaların ışıklarını görebiliyorum. sonu gelmeyen bir ışık akışı. bu kadar insan. ne yaparlar? ne düşünürler? hepimiz öleceğiz, hepimiz, ne sirk! bunu bilmek birbirimizi daha çok sevmemiz için yeterli bir neden olmalı, ama değil. son derece önemsiz şeyler bizi dehşete sürükleyip dümdüz ediyor, yutuyor.
devam et mahler! harikulade kıldın geceyi. durma, orospu çocuğu! durma!"