bir de bunun kaplumbağayı göle atmak versiyonu vardır.
küçükken göl kenarında gördüğüm birkaç kaplumbağa kabuğunu babama sormuştum, köylülerin tarlasındaki ekinleri yediği için kaplumbağaları göle attığını söylemişti, ufak çaplı bir şok yaşamıştım.
çocukken yapardım yalan yok çok zevk verirdi. tabii gülmezdim sadistçe bir zevk alırdım sadece. şöyle ki ters çevirdikten sonra üstüne çok ağır bir taş koyardım, kolları ve bacaklarıyla debelenip dururdu ama o kısa uzuvları ile nereye erişsin zavallıcık öyle ters bir şekilde kan beynine gidiyordu eli mahkum. sonracığıma tazyikli su ile kaplumbağayı uçurduğumu da bilirim. böyle de eğlenceli ama biraz kötü kalpli çocuktum işte. şimdi öyle değilim çok iyi bir insanım gerçekten. ha unutmadan son bir şey bazen de otoyolda ters çevirip bırakırdım araba gelene kadar kurtuldu kurtuldu yoksa çat çut kabuklara elveda. bazı insanlar insaflı oluyor da arabayla etrafından dolanıyordu ama bir kere bile inip kurtaranı görmedim.
edit: bir insanın ne kadar acımasız ve vicdansız olabileceğini göstermek amacıyla böyle gerçek dışı bir yazı yazdım. trollük amacında değilim ama bunu gerçekten yapıp yüreği hiç sızlamayacak o kadar çok insan müsveddesi var ki. allah'a sitem etmemek elde değil bunları yaratırken bizden azıcık vicdan alıp da bunlara niye vermedin yarabbim diye.
harika bi olay. kaplumbağanın acizliğine bakıp kahkahalar atmak, ötesi var mı yahu? geçen 5 tane serseri arkadaşımla içki içip kahkaha atarak arabayla kız kovalıyorduk, eğlenecek daha değişik şeyler bulalım derkene ormana girdik. orada ne kadar kaplumbağ varsa ters çevirdik ve karşısına geçip umarsızca güldük. paramın karşısında aciz kalanlara güldüğüm çok olmuştu da bu ayrı bi komik geldi bünyeme.