komunizm inde insanları ne hale soktuğu denenmiş ve görülmüştür. (bkz: çin) (bkz: rusya) helen etkisinden kurtulamamıştır toplumlar. sonuçta uygulanan sistem hangi uçta olursa olsun ilk icraatları insan sömürmenin yolunu açmaktır.
büyük basındaki liberal köşe yazarlarının ***, kapitalizmin pisliklerinin ayyuka çıktığı dönemlerde savunma amaçlı yazılarında sıkça kullandığı ve fransa 68'den bir duvar yazısı olduğunu iddia ettikleri slogan.
"evet mevcut sosyal yapı boktan" itirafını "ama alternatifi de ondan aşağı kalır değil" çıkışıyla beraber verir.
kapitalist sömürü, kısaca işçinin artı değeri' ne kapitalistin el koymasıdır. ne var ki, kapitalist bunu böyle görmez, onun için bu durum girişimci kârıdır. işçi tarafından bakıldıkta hesap daha basittir; '20 sene önceki kıdem tazminatıyla bir ev alabiliyordum, şimdikiyle kooperatife bile giremiyorum' durumudur. türkiye açısından bakıldığında ise, işçi ve memur örgütlülükleri '89 darbesinden sonra dağıtıldığı için, sömürü oranı hep artma eğilimi göstermiştir. işçinin solcu veya sağcı olmasının hiçbir önemi yoktur, her ikisi de payına düşeni aynı oranda almaktadır.
ne toplumun yararını gözetme bahanesiyle insanların özgürlüklerini sınırlandıran, feodal düzenden bir farkı olmayan, rejim muhafızlarına yetki dağıtan bir düşünce*; ne de bireyin kimliğini öne çıkararak, millet kavramının içini boşaltan bir düşüncedir* aslolan. aslolan, her insanın içine hakkaniyet, adalet, dürüstlük ve aklı koyan güzide ütopya, yani islamdır. ve islam denince beyinlerde tam da onların* istediği gibi bir "yobaz" portresinin canlanması da dikkat çekicidir. din, ki gerçek olanı altın devirde çok kısa süreyle yaşanmıştır, bir siyasetüstü düzendir. insanların özlemini çektiği dünyanın şifresidir, eğer kutsala inanılıyorsa. geçmişi ve geleceği eksiksiz bilenin öğütleridir, eğer değeri bilinecekse.
