emekçilerin, üretim araçlarını ellerinde bulunduranlar tarafından sömürülmesi yoluyla sistemli bir biçimde artıdeğer elde edilmesine, ve bu artıdeğerlerin önemli bir bölümünün ek sermaye haline yeni bir artıdeğere dönüştürülmesine dayanan ve kendi iç çelişkilerinden dolayı yıkılmaya mahkum, siyasi, iktisadi ve ekonomik rejim.
veya zenginin daha zengin olduğu fakirin ise daha da fakirleştiği düzen.
üretim biçiminin geldiği son nokta fakat bilim bize gösteriyor ki insanlık var oldukça ilerleyecek ve kapitalizmin içinde uyuyan tohumlar canlanıp kabuğu parçalayacak. geçmişte örneğin feodalite döneminde yaşayan insanlar için o düzeninin zamanla değişip yok olması imkansız oalrak göründüyse bugün de olan aynıdır kapitalizm sanki asla bitmeyecek ,çözülmesi ve yerine başka bir üretim biçiminin gelmesi imkansız gibi görünür.
insanların her türlü olumsuzluğu yüklediği ekonomik sistem. ama biraz derin düşünen, şikayet edilen durumların kapitalizm'den değil, hukuksuzluktan kaynaklandığını anlar. bu tür sorunları batı dünyası yaşamıyor, doğu dünyası yaşıyor. çünkü doğu insanı şark kurnazıdır, uzun vadeli düşünemez, hep en kısa yolu düşünür. hukuktan önce cemaatini dinler. boşuna bu ülkenin aydın insanları hukuk devleti istemiyor. hukuk güçlü olursa biz de batı gibi bunun meyvelerini ve güzelliklerini almaya başlarız. ama onca hukuksuzluğu görüp hala bütün boku kapitalizme atmak aslında herkesin kendi içindeki kurnazlığıdır.
valla türk milleti yarın sosyalist ya da komünist olsun, bu hukuksuzluk ile çok daha beter olur. tepede bir kaç bürokrat ve akrabaları milyoner olurlar. halk da eşit ama aç bir şekilde yaşamaya devam eder.
"Para arttıkça ona olan sevgi de artar." rus atasözünde söylenildiği üzre Kapitalizm, gücünü de buradan alıyor... Ona olan sevgiden. Bir de kimseye esasında faydası bulunmayacak, sadece birilerinin cebini daha da şişirmekten başka bir işe yaramayacak şeyler üretmekten. koltuk sevdası da buna en iyi örnek. herkesin kendisini düşündüğü gerçeği.
seks köleliği, organ ticareti, beyaz kadın ticareti, genelev, porno filmler, pornografi... gibi insanlık onurunu ayaklar altına alan şeylerin yaratıcısı olan sistem. bir çok dinci ve sağ görüşlü kafasızlar tarafından böyle meyveleri vermesine rağmen şiddetle savunulması anlaşılır gibi değildir.
üretim araçlarının çoğunluğunun özel mülkiyete dayalı olduğu ve serbest piyasa kurallarına dayalı sosyo-ekonomik sistemdir.
kapitalizm tarihsel süreç içerisinde muazzam büyüklükte bir meta birikiminin oluştuğu toplumda doğdu büyüdü ve gelişti. bir kar topu gibi devindikçe büyüdü ve büyürken de marx' ın tespit ettiği gibi toplumun tüm yapısını değiştirdi.
verimli ve kaliteli çalışan insanları ve kurumları ödüllendiren, insan ihtiyaçlarının sınırsız, doğal kaynakların sınırlı olduğu görüşü üzerine kurulmuş sistemdir. kapitalist bir sistemin başarılı olmasında en önemli unsur hukuktur. haksız rekabeti ve tekelleşmeyi önleyemeyen bir hukuk ile kapitalist sistemde büyük sorunlar yaşanır. bu hukuk sistemi amerika birleşik devletleri, avrupa ve japonya gibi gelişmiş ülkelerde başarı ile uygulanmaktadır. maalesef dünyanın geri kalanında bu şekilde başarılı sistemler yoktur. küresel şirketler bu ülkelerde hukuksuz işler yapabilmekte ve tekelleşebilmektedirler. tekel şirketlere izin verilen ülkelerde de rekabet olmadığı için verimlilik ve kalite çok düşüktür.
türkiye'de yasaların nasıl işlediğini görebilmek için eminönü'ne ya da kadıköy'e gitmek yeterlidir. kaçak elektronik eşyalar, saatler satan dükkanlar her sokakta rahatça bulunabilir. inşaat sektöründe yasal kurallara uyan, ruhsatlı bina bulmak neredeyse imkansızdır. türkiye'de hala türk telekom gibi büyük, tekel durumunda şirketler de vardır. her olumsuzluğu kapitalizm ve emperyalizme yormadan önce biraz da bu ülkede hukukun nasıl işlediğini düşünmek gerekiyor.
Her ne kadar, çok yanlışları bulunsada ve düzeltilmesi gereken bir sistem olsada, bu yanlışların çözümünün kapitalizm yerine yeni bir sistem getirmek olmamalıdır. koca bir toplumu ve sistemi yeniden kalıba dökmek, tüm gelenekleri,inançları ve kültürü değiştirmek ne kadar zordur. eminim ki tüm toplumu yeniden inşa etmeye kalkışanlar, ona yarardan çok zarar verir. Toplumdaki düzeni bir anda değiştirmek yerine, sorunları yavaş yavaş ortadan kaldırarak bu düzene uyum sağlamak en mantıklı yoldur. insanlar bu sistemi değiştirmek için harcadıkları eforu, biraz da bu sistemde iyi bir yere gelmek için harcasalar daha mantıklı olmaz mı?. Tabiki bu emellerine ulaşmak için başkalarını sömürmemeliler veya insan aklına kilit vurmamalılar. Kısacası bu sistem tamamen değiştirilmesi gereken bir sistem değil, alışılması ve üzerinde ufak değişiklikler yapılması gereken bir sistemdir. Zaten hangi sistem zamanla kendisini yenilemez ve gelişmelere ayak uydurmazsa, gerici ve muhafazakar bir sistemden farklı olabilir mi?.Bu sosyalizm içinde geçerlidir(muhafazakar sosyalizm, gerici sosyalizm).
zamanında devletçiliği yerin dibine vuran mahfi eğilmez gibi kapitalizm ekonomistleri, bugün ağız birliği yapmış gibi "devletin istihdam yaratması gerektiği" yönünde beyanatlar veriyor. bunların arasında bankacılar da var. şaka mı bu!
halkın içinden bir insanı 24 saat s*** potansiyeli olabilen sistemi savunmak belki de s*** severler felsefesini doğruluyor. he patronlar, siyasetçiler, askerler savunur onu anlarım.
iş gücünün yani insanın olmadığı zamanlarda devreye girecek sistem. dünya bununla kurtulacak...
komünistim komünistim diyen şahsiyetler neden komünist? -hepsi fakirlerde ondan. vereceksin milyarlarca parayı bak işçi, emek, hak diye geziniyorlar mı ortalarda? komünizm diye bir olgu yoktur bu dünyada. olmasını beklemeyiniz. belki başka hayatlarda... ha komünizmmiş kapitalizmmiş, faşizmmiş bir tanesi var mı insanın kötü olmasını isteyen hepsi yerinde sistemler hepsi aynı şeyi tekrar ediyor lakin biri burdan gösteriyor biri şurdan aslında gösterdikleri hep aynı; bu göt sikilecek kardeşim öyle ya da böyle...
boyle alelade tanımı yapıldıgında etkılerıne vakıf olunamayacagını düşünduğumden kısa ve öz bir şekliyle, insanın kendine yakışanı giymemesidir, seklınde tanımlayacagım kavram.
temelinde liberalizm vardır. liberalizim temelinde de "bırakın yapsınlar, bırakın geçsinler." sözü yatar.
yani temel anlamda özgürlüktür. kapitalizmde öngörülenler şunlardır:
girişimciliğin, meslek seçiminin ve meslek icraasının serbest olmasıdır.
piyasaya giriş çıkış serbesttir.
özel mülkiyet ve miras hakkı vardır.
ayrıca piyasa ve faaliyet mekanizması vardır. yani doğaldır. piyasaları otomatik olarak kendini dengeler.
liberal felsefenin hukuk alanındaki yansımasıdır.yani kanun önünde eşit ve özgür yaşam hakkına sahiplerdir.
kapitalist ekonomik doktrine göre insanoğlu minimum çaba ile maksimum fayda elde etmeye çalışır.
teoride kapitalizm gördüğünüz gibi iyi bişeydir. dediğim gibi sadece teoride. fakat, 19. yüzyılda durum iyice değişti.
uygulamaya geçince şöyle bir durum ortaya çıktı:
işverenler işçileri sömürmeye başladı. feodal düzen ve lonca sisteminin çökmesiyle de sanayileşmenin olduğu yerlere göçler iyice arttı. bu da işsizlik sorununu ortaya çıkardı. para sahibi işverenler de bu işsiz insanları vahşi bir şekilde kullanmaya başladı.
bir benzetmeyle durumu şöyle açıklayayım: işçiler; makinenin ustasıyken, makinenin dişli parçası haline geldi.
emeğe verilen değer azaldı ve işçi ücretlerinde büyük bir düşüş yaşandı.
başımızdaki krizde bile marx ın kitaplarının seri üretime geçmesine neden olan sistem, herkes das kapital okuyacak diye kendini kırdırdı, bundan yağlı ballı çıkan yine kapitalistler oldu, ne saçma iş ne acayip dünya döngüsü anlamadım gitti.