kapitalizm de komünizm de bir boka yaramayacak sistemlerdir. ki ikiside denenmiş ve başarısız olmuştur.
günümüzde uygulanması gereken ekonomik sistem atatürk döneminde de uygulanan ve alparslan türkeşin ''9 ışık'' adlı kitabında da değinmek istediği sistem olan solidarist korporatizmi yani ulusal kalkınma modelidir.
korporatizm=anti marksist ve anti liberalist yani ne sol ne sağ anlayışıdır yani devletçiliktir-karma ve milli ekonomidir. solidarizm ise pasifizmdir, sınıf çatışması değil dayanışmasını öngörür.
atatürkün de bu sistemin üzerinde durduğunu biliyoruz. cmuhuriletin ilk yıllarında ağır sanayiye önem veren gazi paşa, uçak fabrikaları silah fabrikaları kurmuştur... ancak bu kurulan fabrikalar menderes döneminde kapıtılmıştır... ondan sonra gelenler ağır sanayi yerine daha soyut ve yapay olan bir ekonmik kalkınma strtajesini yürürlüğe koydular.
istemeyerek edit: anlaşılan bu sikimsonik iki sitemin de baya taraftarı varmış. teşekkürler türkiye.
komunizmde bireyler calisir, burokratlar ve domuzlar kazanir ve yer.
bir digeri diğerinden farkı yoktur. sonucta ilkin hiç olmazsa kafani calistirirsan iyi bir yaşamin olur. digerinde ise it kuyrugu gibi ne uzar ne kısalirsin, en fazla kendini avutursun.
fakirdik ama mutluyduk tatavasindan yolsuzluktan cok calismaktan gümbürdersin.
ve komünizm düşüncesini kapitalizm sisteminin insanlıkta açtığı yaralar yaratmıştır.
komünizm düşüncesinin sahneye çıktığı ana kadar entelektüel olarak "yeterli şekilde" anlaşılıp tanımlanamamış olan kapitalizm sistemini ise "şu ana kadar var olan düşünceler arasında" en doğru şekilde komünizm düşüncesi anlamış ve tanımlamıştır.
kapitalistim deyince "oo parayı götürüyorsun" denir komunistim deyince linç edilir.
"komunist" sözcüğünün küfür olarak kullanıldığı ülkemde kapitalistlerin ülkeyi getirdiği hal ortadadır.
aynı temeller üzerine kurulmuş iki ekonomik sistem. ikisinde de ülkenin başında olan insanlar kendilerini değil de ülkeyi düşünüyorsa, YANi MiLLiYETÇi iSE*, ülke öyle ya da böyle refaha erişir**. diğer yandan ikisi için de geçerli olan başka bir gerçek var ki ikisinde de ülkenin başında kendi çıkarlarını düşünen insanlar olunca halk çok zulüm görmektedir.***
kaostan kaynaklanan duzenden yararlanan kan emici sozde asil ve aydin kisilerin bu dunyanin basina ordukleri coraplardan yanlizca ikisi. Cefasini da biz gibi 3.dunya ulkeleri ceker bunun.
siyahla beyaz arasındaki fark kadar çoktur. biri renklerin hepsini soğurur**, diğeri ise yansıtır. garip şeylerdir, herkes yorum yapmaya kaasar fakat beceremez.
başlangıcta ikiside aynı ananın çocuklarıydı aslında ikiside dünya düzeni için kurulmuş sistemlerdi. ama burjuva ve paranın cazibesi ve mutlak güç arayışında olanlar tercihini kapitalimden yana kullandı gerçi kullanmalarıda gerkiyodu çünkü en karlı araçlar ve yönetimler kapitalizmdeydi. şimdi iki eski düşman eski diyorum çünkü artık ve malesef kominizm yok.
o zamanlar çayırların yeşili daha yeşil, gökyüzünün mavisi daha maviymiş, denizler bile daha suluymuş. yaşlılar daha genç, gençler alabildiğine yaşlıymış. herkes mutlu mesut yaşıyor, günlük işlerini hallediyor, akşam evde yemeğini yiyip, horul horul uyuyormuş.
şehirlerin birinde iki aşık varmış. kapitalizm ve komünizm. birbirlerini deliler gibi seviyorlarmış ama öyle böyle değil, bokunu çıkarırcasına. kapitalizm sevgilisine sürekli paha biçilmez hediyeler alıyormuş, komünizm de sevgilisine eğitim, sağlık gibi hizmetler veriyormuş. ikisi de mutlu, her akşam kumrular gibi sevişiyormuş.
sonra bir gün komünizm hastalanmış, yataklara düşmüş. beklemiş ki sevgilisi gelsin, kendisini iyi etsin, elinden tutsun. ama kapitalizm gelmemiş. "hasta sevgiliyi ne yapayım" demiş "bana yaren mi yok?". komünizm buna çok içerlemiş ama belli etmemmiş. bir gün alacağı intikamı düşünerek güçlenmiş güçlenmiş ve yola düşmüş. yolda siniri geçsin diye herkese sataşmış, kimini dövmüş, kimini yemiş.
sonra kapitalizmin evine gelmiş ama oha. ne evi, adam onca zaman sonrasında resmen şato yapmış. bir de içinde tek kalıyormuş, yani ara sıra bir kaç kişiyi çağırıyormuş ama one night stand, stand up. müthiş bir şaşaa, bir lüks içinde yaşıyormuş. komünizm bunu görünce "püüü, ben bu sidikliyi mi sevmişim senelerce, kapısındaki köpeğinin açlıktan kemikleri sayılıyor, şunun sefasına bak, sefa sirmen." demiş. içeri girmek istemiş ama mahzun bakışlı bekçiler izin vermemiş. "sizin içeriye her hangi bir şekilde girmeniz yasak ama dışarıda buluşabilirsiniz. kapo abi sizi gölün kenarında bekliyor" demiş ve eliyle "nah şurda" diye gölü göstermiş.
komünizm homur homur söylenerek göle gitmiş. bakmış ne görsün, kapitalizm gölün kenarına oturmuş, göle maya çalıyor.
"seni bulduğuma sevineyim mi ağlayayım mı eski sevgili?" demiş "herhalde kafayı tırlatmışın, allah'ından bulmuşun diycem ama allah'a inanmıyorum".
"görmüyon mu akıllım, göle maya çalıyorum" demiş kapitalizm.
"ahahahah, allah'ın gerizekalısı, bak yine allah dedik hadi hayırlısı, ulan göl maya tutar mı, püüüü, bir de senin koynuna girdik senelerce"
"ulan angut, tutmasa bile tuttururum ben, öyle bir pazarlarım ki ben bu gölü, bir günde kapış kapış gider, sen hala tırı vırı yap. ya tutarsa hiç demiyorum bile, şaşkınlıktan altına sıçma diye."
komünizm anlam veremeyerek şaşkın bakışlarla çömelmiş, kamburu çıkmış, pis pis sırıtan eski sevgilisini seyretmiş.
neysa kapitalizm işini bitirmiş kalkmış ayağa, beraber şatoya doğru yürümüşler. o sırada karşıdan gelmekte olan azgın bir çocuk sürüsü görmüşler, karşıdan balici gibi geliyorlarmış. komünizm biraz tırmış ama kapitalizm şehvetle sırıtarak "gelin bakalım piç sürüsü" demiş. çocuklar gelince bunlara sormuşlar "ya bize bir kaç düdük lazım da, siz bulabilir misiniz agalar?" demiş çocuklardan birisi. komünizm demiş ki "ben getiririm ama önce paraları göreyim lütfen" kapitalizm hemen "evlatlarım siz onu stiredin. ben size hemen bulurum, para mühim değil sonra verirsiniz. siz şunları imzalayın, ben bulurum." çocuklar sevinmiş "yaşa be abi, kralsın kral" demişler. kapitalizm pis pis sırıtır.
"olum manyak mısın sen, ya paraları yoksa. nasıl ödeyecekler düdüklerin parasını" demiş komünizm.
"sen de ne dırdırcıymışın be. iyi bırakıp gitmişim. görürsün az sonra" demiş kapo.
saraya gitmişler tekrardan. komunizm dışarda beklemiş, içeriye almazlar onu. sonra kapitalizm dışarı çıkmış. adi ama süper görünümlü düdükler yapmış hemen içeride. balici çocukların yanına gitmişler tekrardan. çocuklar bunları görünce bir sevinmiş bir sevinmiş, gözleri parlamış çocuklara has bir şekilde. tam düdükleri alacaklarken kapitalizm imzalı kağıtları çıkarmış. "sen balici 1, şu düdüğü almışın, karşılığında benden şu kadar kredi çekmişin. şu kadar faiziyle şu kadar borcun var. ödemezsen hakkında yasal işlem başlatırım elimde senedin var, skertirim seni de yedi ceddini de..." böyle böyle herkesin senedini çıkarmış kapitalizm ve herkes eli mahkum daha da borçlanmış kapitalizme, içlerinde düdüklerine kavuşmanın verdiği buruk sevinçle.
komünizm dayanamamış artık buna, arkasına dönmüş ve gitmiş, giderken bir de boka basmış. önüne geleni tokatlamış, hepiniz bu adama hizmet ediyorsunuz, şerefsizler diye diye. biraz paranoya yapmış haliyle. kendi evine dönmüş. iyice içine kapanık olmuş. kimseyle görüşmemiş, herkese soğuk ve ters davranmaya başlamış ve gün be gün kendini harap edip, yataklarda acı içinde ölmüş.
kapitalizm ise büyüdükçe büyümüş, şatosunu büyütmüş. eski sevgilisinin ölüm haberi üzerine ise bir oh çekip yemeye devam etmiş.