bu aslında bir kabile reisinin beyaz insana bakışıyla da anlatabililir.Yani yapraklarla bezenmiş-herkeste bulunan organlar- vücudumuz olsaydı en azından birbirimize aynı renklerle bakabilirdik.üstünlüğümüzü ticari mal parçaları belirlemezdi.Bir kızılderili nasıl ki onu sömürmeye çalışan bireylerin tanrısını reddettiyse bir kabile reiside onların kağıt parçalarını benimseyememiştir.Ve bireyler aslında o kağıt parçalarına tapmaktansa tanrıya tapmadığı halde tanrıya tapmayı tercih etmelidirler.Madem ki dinler tanrıya muhtaç olunduğunu söylemektedir o halde paraya muhtaç olmaya başlayan bu bireyler ona taptıklarını farketmemişler midir hala? inançların bile sömürülmesi çok doğaldır ki bireylerinde geleceğini sömürmektedir.Bir kesimin önüne her şey hazır gelmekte dipte bulunanlar ise daha doğarken gelecek kaygısıyla yoğrularak dünyaya gelmektedir.Eşitsizliğin ve adaletin olmadığı bir düzende kaygılar ve kavramlarda farklılaşır duruma gelmiştir.Enayi kavramı iyi niyeti ezmiş yok etmiş,büyük olan da küçük olanı sevmek benimsemek yerine devirmeye başlamıştır.Dolayısı ile birer deney tüpü olan bireylerin sihir güçleri farklılaşmaya başlamış ve atılan zarlarda kimilerine altı kimilerine bir gelmiş kimilerine için atılan zarlar ise alanın dışına çıkmıştır.Bu zarı yöneten hangi ilahsa belki de oda adil olmayı becerememiştir.Üstünlükleri belirleyen renklerse boya onu da siyaha beyaz içinde kaybolsun..
bir insanin hastalandiginda calisamayacagi, psikolojisi musait olmadiginda verimli olamayacagi, surekli yaris ati gibi kosturulmaktan bir sure sonra yorulacagi ve arkadan gelen genc atlarin kosuda yer almasi uzerine diskalifiye edilecegi, hergun yarin para kazanabilir miyim yoksa ac mi kalacagim, kirami faturalarimi odeyebilir miyim yoksa evin elektrigi kesilecek mi ve bunun gibi bircok insancil gerekcenin umursanmadigi kapitalist yani paranin efendi oldugu sistemde, insanlarin gelecek kaygisinin oldukca derin olmasi konusudur.