insan, dünyası ile yüzleşiyor
Gündem nasıl da arındı, tek maddeye düştü. Dört milyar yıllık evrimi inkar edenler, kendini evrimleştiren bir virüse teslim oluyor!
Bütün dünya aynı gündem ile çalkalanıyor. Hiç bir şey, hiçbir mutluluk ya da felaket haberi bu kadar birleştirmemişti insanları.
Kapitalist rejimler ve inanç sistemleri hiç bu kadar sefil olmamıştı. insanlık var olan sistemlerin tümüyle yüzleşiyor!
Bir yanda dünyanın mücadele ettiği salgın hastalık, diğer yanda toplumsal düzen ve açlık! Kaos tehlikesi ve belirsizlik hiç bu kadar zayıf yakalamamıştı insanı.
En önemlisi de din ile bilimin yol ayrımı. Dünyada; savunma bütçesi ile sağlık bütçesi; silah sanayi ile, ilaç sanayi hiç bu kadar kıyaslanmamıştı!
Bilgi kirliliği, kapitalizmin kendini haklı çıkarmak için oynadığı bin bir türlü kirli oyun. Dünyanın her yerinde orduları demokrasi düşmanı diye satan kapitalist Amerika’nın sokaklarında ordu kol geziyor.
Öbür tarafta “sağlık hizmeti almak her insanın hakkıdır” diyerek muhtaçlara karşılıksız olarak sağlık ekibi ve ekipmanı gönderen sosyalist Küba.
Sistemler yüzleşiyor.
Bir tarafta Çin’e top yekun kimyasal, biyolojik, dijital savaş açılması… Öbür taraftan Çin’in bu saldırıları üstün gayret, kararlılık ve hızla bertaraf etmesi…
Bir ay önce battı denilen Çin’in dünyanın bir numaralı büyüğüne dönüşmesi… Hemen ardından isteyenlere; şeffaf bir şekilde deneyimlerini, sağlık ekibi ve ekipman yardımı göndermesi.
Salgının gerçekliğine karşın; hala daha yok biz bunun olacağını yıllar öncesinden biliyorduk, bilmiş idik, bilecektik diye ahkam kesenlerin, salgın için hiçbir önlem almamış olduklarını, Çin’den gelecek yardım uçaklarını dört gözle beklediklerini görüyor dünya.
Amerika’nın yıllarca filmle uyuttuklarına, Çin’in bilimle cevap vermesi ile yüzleşiyor dünya!
italya’da Avrupa birliği bayraklarının yerlere atılması, yerlerine Rusya ve Çin bayrakları çekilmesi.
Türkiye’de ise kendilerine milliyetçi diyen bir grubun salgın nedeni ile Çin bayrağını yakması. Gösteriden sonra Çin’den gelen maskeleri kapışırken birbirlerini ezmeleri.
O kişilerin; salgını durduran Çin’den aşının da gelmesini hep birlikte dua ederek beklemeleri. Cehaletin insana virüsten daha çok zarar verdiğine tanık oluyor dünya!
Alkol bütün kötülüklerin anasıdır diyenler evlerinde kolonya stokluyor! Faiz haram olmaktan çıktı; böyle giderse imamlar rakı şişesinde balık tutacak!
Altı bakanlığın bütçesine denk bütçeye sahip din işleri sadece dua edelim diyebiliyor. Artık kimse çaresizliğinde imamlara/camilere veya papazlara/kiliselere koşmuyor. Kimse tanrının takdiri deyip ölümü kabul etmiyor.
Herkes çare için, kontrol veya tedavi için hastanelere ve doktorlara koşuyor. Yıllarca camileri kapattılar yalanını söyleyenler, yalanlarıyla yüzleştiler, camileri kapattılar!
Kabe/Aziz Petrus meydanı kapatıldı. Herkes laboratuarlardan bilim adamlarının vereceği haberleri bekliyor. Demek ki ne imiş; bir ülkenin din adamlarından çok bilim adamlarına ihtiyacı varmış.
Camilere değil hastanelere/bilim merkezlerine ihtiyacı varmış. Bilim ve din yeniden yüzleşiyor.
Tuzu kuruyken makamlarından “okumuş insanın ferasetinden korkarım” diyenler, şimdi kıçları tutuşunca okumuş insanlardan medet umuyor!
Kızılderili reisinin biri beyaz, diğeri siyah iki köpeği varmış.
Hep boğuşurlarmış bunlar. Torunu hangisi kazanır diye sorunca dedesi: Elbette ben hangisini daha iyi beslersem o kazanır demiş!
Türkiye’nin; elbette yüzyıl öncesinden bugünler için görülen lüzum üzerine Atatürk zamanında kurulan Hıfzısıhha ile Diyanet kurumları arasında yaptığı tercih ve sonuçları ortadadır.
Hangisinin el üstünde tutulduğu ortadadır. 1928 yılında kurulan o sağlık ve bilim merkezini 2011 yılında kapatan zihniyet nedeniyle; Türkiye’de ortaya çıkan sağlıkçı eleman açığı kadar dinci eleman fazlası oluşmuştur. Dünyanın en fakir ülkesi bile salgın nedeni ile vatandaşlarının devlete olan ödemelerini altı ay istemezken, Türkiye’de bin yüz odalı saraylara, büyük uçakların filosuna itibar diyerek para harcayanlar; şimdi açlık sınırında, borç batağında yaşayan vatandaşlarından bağış adı altında para istiyor.
Öğretmenlerin, doktorların, memurların, işçilerin maaşları kesiliyor! Türkiye’nin kendini geri götüren her şey ile yüzleşmesi gerekiyor.
Dünyada ise bu salgın sınırları kaldırdı, sınıfları kaldırdı, ayrım yapmıyor. ikinci bir salgın dalgası, dini açıdan insanı özgürleştirecek ve böyle giderse dünyada sosyalist sistemi hakim kılacak!