evet arkadaşlar, kapitalizm denen canavar içindeki çürüklere rağmen nasıl hala yıkılamadı dersiniz? herkes fakir herkes aç herkes bu sisteme sövüyor. sadece türkiye değil bütün kapitalist sistemlerdeki ast üst sınıf ilişkisine ve astın hep aç hep yoksul olmasına rağmen bu sistem nasıl hala ayakta durabiliyor?
cevap basit, kapitalizm bizlere her zaman şaşaalı hayatı gösterir ve siz de bir gün böyle olabilirsiniz der. bir gün yolda yürürken zengin birine rastlayabilirsiniz feriha gibi ve hayatınız tamamen değişir. lotoyu tutturursunuz zengin olursunuz. okursunuz eşşekler gibi yıllarca çalışırsınız ve en sonunda üst seviyesine erişebilirsiniz. her zaman yoksul her zaman aç kalmayacaksınız der. ama ast kesimin %90'ı hep aç ve yoksul olarak sona erdirirler yaşamlarını. bu bir aldatmaca ve kandırmaca daha doğrusu baş kaldırılmaması için bir uyutmacadır.
çöpten ekmek toplayan kaç kişi köşeyi dönebilmiştir ki kısacık hayatlarında...
--spoiler--
Kapitalizm çöküyor diye kimse acele sevinmesin...
ABD'de sokaklarda 3-5 protestocuya karşi, apple mağazalarında i-phone kuyruklarinda 1000'lerce insan var. hatta protestocular bile eylem sonrası i-phone kuyruğuna giriyorlardır. insanoğlunun yaratıcılığı ve doyumsuzluğu var oldukça kapitalizm de varolur..
insanlık var oldukça hiçbir insan evladı kapital sistemi yıkamaz.
kapital sistem dediğin yalnız ücretli işçiyi durmadan ücretli işçi olarak yeniden üretmekle kalmaz. aynı zamanda sermaye birikimiyle orantılı olarak daima bir nispi ücretli işçi nüfusunu da üretir. böylece emeğin arz ve talep yasası doğru çizgi üzerinde tutulur. ücret salınımları kapitalist sömürü için doyurucu sınırlar içerisine alınır ve en sonunda emekçilerin kapitalizme toplumsal bağımlılığıyla bu vazgeçilmez koşul güvenceye alınmış olur. memleketteki kurnaz ekonomi politikacılarının alıcıyla satıcı arasında, yani aynı derecede bağımsız iki meta sahibi, meta-sermaye sahibi ile meta-emek sahibi arasında serbest bir sözleşme şeklinde gösterdiği bu ilişki aslında tam bir bağımsızlık ilişkisidir. ama sömürgelerde bu güzel hayal yıkılır. bu durumda mutlak nüfus sömüren yurda göre çok daha büyük bir hızla artar. çünkü pek çok emekçi bu düzene hazır yetişmiş insan olarak adımını atar. ama emek pazarı gene de daima gerektiği kadar dolu değildir. emeğin arz ve talep yasası parçalanmıştır.
bir yandan eski dünya durmadan sömürüp sermaye yatırır, öte yandan ücretli emekçinin ücretli emekçi olarak yeniden üretilmesi aşılamayan engellerle karşılaşır. peki sermaye birikimine oranla sayıca daima fazla ücretli emekçi üretimine ne oldu? işte bu sorunun cevabı başlıkta sorulmuş olan sorunun cevabıdır.
bugün işçi statüsünde olanlar yarın kendi hesabına çalışan zanaatçı konumuna yükseliyorlar. bunlar emek pazarından çekilmiştir artık. bu emekçierin sermaye yerine kendi hesabına çalışan, kapitalist beyler yerine kendilerini zenginleştiren bağımsız üreticilere sürekli dönüşümü emek pazarının koşulları üzerinde çok olumsuz etkiler yaratıyor.
ücretli emek arzı ne sürekli ne düzenli ne de yeterlidir. emek arzı daima sadece küçük değil güvensiz ve belirsizdir de. kapitalist ile emekçi arasında bölüşülen ürün büyük olduğu ölçüde emekçi de o ölçüde büyük bir pay almakta ve o hızla o da kapitalist olmaktadır. bunların hepsi servet yığma peşinde.