tarihe baktığımızda her zaman bir ekonomik sistemin var olduğunu görüyoruz. önce köleci sistem vardı. kölelerin hiçbir hakları yoktu , sadece emeklerini verirlerdi. daha sonra feodal sistem geldi. feodalizmden sonra merkantalizme geçildi ki işte burada kapitalizmin tohumları atıldı. devlet ile tüccarların çıkarları örtüşüyordu. ticaretin bir gelir kaynağını olduğunu düşündüler. tüccar kazandıkça devlet zenginleşecekti, devlet güçlendikçe de tüccarların imtiyazları artacaktı. tekelcilik vardı, devlet müdahalesi vardı. ithalat yasağı vardı. merkantalizmi fizyokratlar izledi. onlar da “bırakınız girsinler, bırakınız alsınlar “ politikasını izledi. (bu politikayı hatırlarsınız. reklamı bile olmuştu geçenlerde. alın verin ekonomiye can verin.sanki alacak gücü var ya halkın ak ) neyse. daha çok tarıma önem verdiler.
daha sonra ise keynes kapitalizmin temellerini kurdu. neo klasikler geldi. kısacası günümüzdeki karşılığı kapitalizmi kurdular. şu anki sistem. üretim dolaşım bölüşüm sunuldu. bunlardan birisi tıkanırsa kapitalizm batardı. şu an işliyor fakat kapitalizmin simge ülkesi amerika çok zor durumda. işte devletleştirme politikaları uygulandı. gerçi yine sattılar bankalarını o da ayrı ama artık emeğin sömürülmesi geçti. bilgi çağına girildi. eğer kapitalizm biterse yerine ne gelebilir? marksist sistem gelebilir mi? uygulanabilir mi tüm dünyaya bu da ayrı bir konu. ben kendim herhangi bir sistem görüşü belirtmedim.sadece tanım yaptım.