kusurlu sözcüklerimin yarattığı darptan ben mesul değilim.
onu hakeden siz beş dakika sonra keseceği koyunun kafasını okşayan kasap psikolojisindeki insanlarsınız.
80'lerden itibaren düzenlenen tüm türban veyahut başörtüsü eylemleri ki buna boğaz köprüsü zinciri eylemi de dahildir, tüm kadınlar coplandı. çünkü ;o dönemlerde orak çekiç sembolune tapan siyasetçiler modaydı. yani polis amcalarınız işçi haklarını savunanlara cop takarken bu kadınlara elma şekeri dağıtmadı.
çelişiyorsunuz; kadın haklarını ihitiva eden entryler giren, tekel işçilerini mağdur gösteren demeçleri artılara boğulan sizler bir yerde kendi bokunuzda boğuluyorsunuz. gönül isterdi ki ,herkes sahip çıktığı değeri nara atmadan hakedebilsin ama yok.
sizler; döpyeslerinizle, rugan ayyakkabı ve balyazjlı saçlarınızla kariyer basamaklarını yalarken onlar hala eğitim hakkı diyorsa kusurlu sürücü onlar değil sensin yada ben. ne farkeder. burada hangimiz daha çok hak kazandığı mı hesap edelim. çalışan kadın, zeki kadın, kariyer yapan kadın, para kazanan kadın yolunda kullandığınız emniyet kemeri konumundaki saçlarınız kendini süpürge ediyor olabilir.inancında tanrı kavramı belki de yoktur. buna diyeceğim yok o da sendeki fikri fırsata çevirme zekası ama bu kadınların hala adı niye örümcek beyinli?
ki türbanlıya zaten hergün eylem.
başörtülerindeki çatal iğnelerini çözmek için kuytu aramak bu ülkede yapılan baba eylemdir arkadaş.!.
eğitim hakkı diye bağıran yosmaysa lugatınızda onlar, kusura bakmayın sizler de kabutone kumaştan yapılmış laiklikliği üzerine geçirmeyi elzem sayan dayatma laydi ve lordlarsınız.
kapalısın, barlara ve bir çok eğlence yerlerine başını kıçını açıp giriyorsun da, okula girerken açmak mı koyuyor sana? diye sormak istediğim kişi söylemidir.
park bahçede, orana burana ellettirirken hiç etrafından çekinmiyorsun ya da kapalıyken suratına bir ton makyaj sürüp parfümü üzerine dayayıp dolaşmaktan hiç utanmıyorsun bunlar da bizim zorumuza gidiyor mesela onu nasıl yapacağız?
90'li yillardan beri hic anlamadigim, hic de anlayamayacagim tartismadir.
1. Insanlarin ve hatta bir zeka sahibi olan hic bir varligin algilayabilecegi bir bilgi bu varliktan esirgenemez. ister basini kapar, ister ciplak gezer, isterse baska herhangi bir dis gorunuse burunebilir. bundan korkan rejim gotunden korkuyordur, yanlis zemin uzerine basiyor olmalidir; bu baska turlu izah edilemez.
2. Insanlara egitim haklari verildikten sonra kurumlar yapilari geregi gerekli kurallari koyacaktir. ancak bu demek degildir ki, milleti okutalim, sonra hic bir is bulamasin. hayir, bu dupeduz terbiyesizlik olurdu; kimin ne hakki var insanlari kandirip dort bes sene universite egitimi almalari arkasindan "ortulusun, bu ise giremezsin" demeye? bugunden yarina, belli iktidardan oburune degismeyen meslek prensipleri olacak, ve meslekler keyfi olarak insanlarin dis gorunuslerine gore ise alma/almama yapamayacaklar. ancak ayni meslekler, kisilerin islerini tam yapmasini saglayacak tedbirleri de alacak; eger asiri bir ornek vermek gerekirse, bas ortulu bayan urolog olarak mezun olup erkeklerin cinsel organlarini muayene edebiliyorsa kimse buna karsi cikamaz. yarin savas olsa, cepheden yarali askerler gelse basortulu bir doktor "ben bunlara dokunmam" diyebilir mi? demez. ve gundelik hayat ta bir cesit savastir zaten.
3. Eger siz "bu basortusu universiteye girerse butun kizlar basini ortmeye baslar" diye bir mantik ile rejim korumaya calisiyorsaniz, kusura bakmayin ama, bastan kaybettiniz demektir. mesela basortulu birinin basi acik biri ile tanisip ta basini acma sansi yok mudur? eger "yok" diyorsaniz, o zaman siz basi acik kizlariniza ulkelerinin gerceklerinden uzak fildisi kulelerde ayricalikli ve narin cicekler muamelesi yapiyorsunuz. sizin bu kizlariniz da sizden devraldiklari tedirginlik ve guvensizlik ile davranacaktir.
4. kendi elinizle rejim dusmanlari yetistiriyorsunuz. cunku baslari kapali oldugu icin egitim alamayan insanlara "bu rejim sizi istemiyor" diye acik mesaj veriyorsunuz. bu insanlarin sistemi benimseme sanslarini ellerinden aliyorsunuz. basortusunun karsisina "ataturk"u veya "cumhuriyet"i cikaranlar basortusu takan insanlar olmadi hicbir zaman: ancak bu kavramlar bu insanlarin karsisina ozgurluklerini engelleyen birer agirlik, birer barikat gibi dosendi. ne ataturk'un "basortusu takanlar universiteye giremez" diye bir beyanati oldu, ne de "cumhuriyet" rejimi ancak ve ancak acik basli insanlari kapsar diye bir usul vardir. uydurdunuz bunlari, simdi icinden cikamiyorsunuz.
5. uzak tutulan ve bastirilan bir sorun, sorun olma ozelligini kaybetmez. turkiye laik yapisi ile diger hicbir musluman ulkede yasanmayan bir gerilimi yasamaktadir; bu dogru. ancak bunu korkmadan cozume ulastirabilecek ulke de yine bu ulke olmak zorundadir. yoksa tarihte kendisi icin hazir bekleyen madalya orada oylece durmaktadir: "beceremedi". bunu mu soyletmek istiyorsunuz? ve beceriksizlik sadece laikligi kaybedip ulkeyi seriata teslim edince verilmiyor, ayni zamanda rejimin insanlarina saglayamadigi, ulastiramadigi haklar ve olanaklar varsa, bunlar da o "beceriksizlik" madalyasini hak ediyor.
6- teknolojiden yararlanin, teknolojiyi benimseyin. bugun klasik universiteler artik sembolik kurumlardir. yarin daha da semboliklesecektir. insanlar artik egitimlerinin cogunu internet'ten sagliyor, okula sadece diploma almak icin ihtiyac duyuyorlar. sokakta ve televizyonda karsiniza cikan insanlari bu sembolik kapilardan sokmamak ve onlari cezalandirmak sadece gereksiz bir gerilimdir. bati da bir cok universite simdiden online universite egitimi vermeye basladi, yarin bunlarin sayisi beton binalarin ogrenci sayisini asacak. bu ulke icin ayakta kalan tek sembol sekilcilik olacak.
7- universite kurumunun esas sorunu, derdi, tasasi, belasi "ne kadar bilim uretip uretmedigidir." geriye kalan her sey universite anlayisina, fikrine, tarihine, susuna busuna yabancidir, egretidir. molekul parcalama kapasitesine sahip bir insanin saci basiyla ugrasirsaniz daha az insan molekul parcalar, memlekette yayimlanan bilimsel makale sayisi dusuk olur. bu ulke kurulurken okullar da "ilim irfan yuvasi" ve "hayatta en hakiki mursit bilimdir" dusturlariyla kuruldu. ancak cumhuriyetin tum vatandaslari icin. siz bu rejime sahip ciktiginizi iddia ederken, aydinlanma saglamasi gereken kurumlari siyasi arenaya ceviriyorsunuz, esas amaci bozuyorsunuz.
insan aydinligina ve bu aydinlanmanin mantigina guvenen bir anlayis hicbir seyden cekinmez, kendisinden suphe etmez. boyle bir sorunu yirmi senenin ustunde bir zamanda cozemeyen bir ulke peki bu zaman zarfinda olayin sosyal ve kulturel boyutu ile ilgili bir calisma yapmis midir? o basortusune kapatilmis universiteler toplumun yasadigi bu gerilimin nedenleri ve cozum yollari uzerine bu zaman suresince bilimsel tahliller gelistirebilmis midir? nerede bu kurumlarin saygin ve kabul edilir raporlari? acin okuyalim; nerede bu aydinlanma?
iç burkan bir sorudur. dönüpte kendi okuduğum okulun koridorlarına baktığımda kendini podyumda sanan ve eğitimle hiçbir alakası olmayan, tamamen kendisini beğendirmeye okula gelen ve bunları da aldıkları notlarla tasdikleyen, toplumumuz ahlakını bozacak düzeyde açık saçık giyinen onca adına öğrenci denilen kız sürüsü varken sadece vicdani ve manevi olarak kendilerini rahat hissettikleri türbanı taktıkları için eğitimden mahrum kalmaları kabul edilemez bir durumdur. ama kimse merak etmesi er ya da geç, siz ne derseniz deyin türbanlı arkadaşlarımız eğitim haklarını söke söke alacaklardır.
-üniversite harcını yatıramıyorum, eğitim hakkım yok mu benim?
-şehir dışında kalacak kadar param yok, eğitim hakkım yok mu benim?
soruları cevaplandıktan sonra düşünülebilir. önce daha ciddi sorular olan bu gibi soruların cevaplanması gerekir.
sadece neden öğrencilerin isyan etmekte olduğunu anlamış değilim. o zaman devlet memurları da isyan etsin. (bkz: kapalıyım çalışma hakkım yok mu benim) hatta lise öğrencileri de isyan etsin. kapalı olanlar da kapalıyım diye kendini sütten çıkmış ak kaşık sanmasın. başörtülü insanların kapalı olmayan insanlara karşı ön yargılarının olduğu ve hatta bunları incitici şekilde dile getirdikleri de apaçık. o zaman seni nasıl o okula kargaşa yaratmayacağından emin olup soksunlar. madem dinine bağlısın, bak ne güzel örtünmüşsün de, günahını devlete bırak aç saçını oku okulunu. devlet düzenini bu tür boş işlerle bozmanın da alemi yok.
olmaz mı? hele bir de imamhatip mezunuysan filan babası var.avrupa da okullar kucak açmış seni bekliyor sadece beynindekilere bakıp üstündekilere bakmayarak.bırak türkiye laik kalsın beyin göçü kimin umrunda.
Olmazmı, açarsın başını girersin üniversiteye. Sonra çıkınca tekrar takarsın. Yada sadece kendi özel alanında yani evinde yaşarsın dinini, insanların gözüne gözüne sokmadan. Kimseye şov yapmaya yada dinini alenen belli etmeye gerek yok.
Kurallar var ve uyulması zorunlu. Nasıl bir bayan bikiniyle o üniversiteye giremiyorsa, sende başın kapalı girmeyeceksin. Budur.