sonbahar veya ilkbaharda daha güzeldir..yazın bu zamanları tam bir cehennem..sıcaktan bir çok turistin fenalık geçirdiğine şahit oldum...çömlek yapmadan dönmeyin derim (avanos)..acayip eğlenceli..bir de turkuaz rengin ve nazar boncuğunun en çok yakıştığı yer..
bir günde gezilemeyen ve renkleriyle insanı mutlu eden.
avanos'tan başadık biz geziye. Her yerde aynı muhabbet: "Yerin yedi kat altında çömlek yapıyoruz, atölye de var. izlemek ister misiniz? Zamanımız kıymetli olduğu için sadece birine girdik. sahiden güzel ürünler var. çömlek yapması da çok zevkli ama biraz yetenek istiyor. Bir de CHEZ GALiP HAIR MUSEUM vardı o müzeye de gittik. giriş ücreti 2,5 lira. Sadece bir dolu saç var. Kimileri fotoğraflarıyla beraber koymuş. ben de telefon numaramı yazdım.* yanılmıyorsam yemeği de orda yedik. Hanımların bir şeysi vardı. Sanki evcilik oynuyoruz. su böreği istedik sadece bir dilim getirdiler, içli köfte dedik yalnızca bir tane getirdiler. Neyse yarı aç kalktık ordan da.
Ardından Zelve'ye gitmiş olmalıyız. işte asıl orda büyülendim. Nefisti. o peri bacaları harika.
ardından göremeye gitmiş olmalıyız. Milli park, atv ile vadileri gezme şansı. iki saati 60 lira dedi ama pazarlıkla ne olur bilemeyeceğim. Ha bir de balon vardı tabii. kişi başı 150 euro. değer mi bilemeyeceğim. gözümün önünde pilotun akrabaları bedava bindi. kedinin ciğere baktığı gibi baktım ben de. bi gel bekledim ama yok.
Göreme'den evvel bir de Çavuşin'e uğradık ama sanırım orda kilise vardı girişi 8 tl. müze kart şart yani. Kilisenin içinde de bir şey yok. Hani 8 liraya değmez.
Ha bir de göreme'de güzel alışveriş yerleri var. Özellikle kolyeler, küpeler...
Aslında daha orta hisar, uç hisar vardı ama bizim halimiz kalmamıştı. Bi de gelmişken asmalı konağı görelim dedik. Gördük, beğendik, büyülend,k geldik. Ürgüp'te de bayanlar sürekli dicle sürmesi satmaya çalışıyorlar. biri tutturdu ücretsiz gel makyaj yapayım diye. kıramadım da. güzel oldu ama.
Böyle bir yer yani güzel. en azından bir gün daha olsaydı daha güzel olabilirdi.
düzgün konuşunuz efendim. Bilirsiniz, anadolu nun adı, ayran döken nineye cevap veren askerimizin "ana dolu" artık koyma deyişiyledir. Kapadokyanın adı da buradan gelir. tabi bu tırt tespiti kendim yaptım canlar.
ayran doldu, kaba dök ya, demiştir askerimiz. yani koy da yolda da içeyim demek istemiştir. Bu yöremizin adı da buradan gelir. evet.
Bu olaya izin vermek, kapadokya'yı beton mezarlığına çevirmek nası bir cehalettir anlam vermenin imkanı yok. Bunlara imza atan kalemleriniz, parmaklarınızla birlikte kırılsın inşallah!
Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar aşındırılmasıyla ortaya çıkmıştır.
Türkiye'nin yeterince ismini duyuramadığı gerek tarihi açıdan gerekse kültürel bakımdan ülkemizin en köklü şehirlerinden birisi.
Gidenlere yeraltı şehirlerini gezmelerini ısrarla tavsiye ederim.
henüz gidemediğim bugün bir alışveriş merkezinde yine resimlerini görmem ile "mutlaka ama mutlaka gideceğim" diye geçiştirdiğim ülkemin güzel, güzide yeri.
efendim, tarihi eserleri "çanak çömlek" olarak gören başbakanın olduğu bir ülkede, romadan kalma kalıntıların üzerini kumla örtülmesi, hatta kanalizasyon açılması vs oluyor olması çok normalken, 60 milyon yıl önce şekillenen kapadokyanın tarihi eserleri, neolitik dönemden kalma kalıntılar falan var diye oraya çöplük yapılmasın mı ? bu ülkenin çöpleri nereye atılacak acaba ! http://gundem.milliyet.co....2013/1692698/default.htm
bu ironi için özür dilerim ama malumunuz. bu beyinlerle yaşıyoruz, yaşatılıyoruz.