aşk mektubu değildir, iş mektubu sayılabilir az biraz. dün akşam muhteşem yüzyıl dada kendine yer bulmuş, manası itibariyle yarmıştır ;
bu kadar zaman erlik davası güder, merd-i meydanım dersin. şimdiğe değin kaç keredir ki üzerine geliyorum, ama ne senden ne de senin karındaşından nam ü nişan yok. size saltanat ve erlik davası haramdır! askerlerinden belki avretinden dahi utanmaz mısın? belki avrette gayret var, sende o da yoktur... er isen meydana gelesin! hak teala hazretlerinin takdiri ne ise yerine gelsin. seninle saltanatı beç sahrasında üleşelim. yoksa meydanı aslandan boş buldukça, tilki gibi fırsatla avlanmayı erlik sayma! bu kere dahi meydana gelmezsen avretler gibi iğ ve çıkrık alıp, bundan sonra padişahlık tacını takmayasın ve erlik adını ağzına almayasın!
kanuni, şarlken e kısaca ; kaç kilo taşak var olm sende, gel bakim sen şöyle demiştir. ama şarlken gelmemiştir.
rakibi tahrik ederek savaşa çekmeye yönelik içeriğe sahip bir mektuptur. ayrıca şarlken 'e tercüme edilmiş yani yabancı dildeki karşılık olan hali gayet merak edilen mektuptur.
kanuni'nin mektubu, kültürel paylaşım yapmak üzere yazmadığını bilmeyenlerin kültürlerden falan bahsettiği mektuptur. kanuni, o mektubu, defalarca zorlamasına rağmen savaş meydanına çıkmayan şarlken i gaza getirmek için, aşağılayıcı biçimde yazdırmıştır lakin, şarlken denen yüzsüzde gram gurur, erkeklik olmadığından bunu da duymazdan gelmiştir. düşman orduları toprağında cirit atarken, sarayında kös kös oturan imparatoru hiç bir kültür hoş karşılamaz.
Kanuni keskin zekasını kullanmıştır. bir gaz vermiştir, tutarsa savaşı 5-0 önde başlatacaktır. Gaza gelmez ise de böyle tarihe yazılan bir meydan okuma olarak kalacağını düşünmüştür ileri görüşlülüğünden diyorum bunu böyle düşünmüştür diye ki güzel bir tarihsel olay olmuştur.
savaş sanatını icra ederken bir satranç oyunu oynar gibi hamleler yapılır, adımlar atılır. kanuni de kışkırtma, gaza getirip sinirlendirme oyununu oynamıştır. ama karşı tarafın da hamleleri fena değil, kaybedeceğini bildiği savaşa girmiyor. haa kimisi buna korkaklık der, kimisi kurnazlık der, kimisi hainlik der. sonuç itibariyle süleymana kendini dürtdürmemiştir.